Mehmet Ali Güller

Erdoğan’ın NATO karnesi

09 Aralık 2019 Pazartesi

NATO’nun Londra zirvesine dair iktidar cephesinden yapılan değerlendirmeler çok çarpıcı. Özetini ise AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş yapmış: “Cumhurbaşkanımız dünyadaki egemen güçlere karşı meydan okuyor!

Peki, öyle mi? Erdoğan egemen güçlere karşı meydan mı okudu?

 

Londra’da sıfır kazanım!

 

Türkiye’nin Londra zirvesinde iki hedefi vardı: 1. Bizzat Erdoğan’ın ifade ettiği gibi NATO, YPG’yi terör örgütü olarak kabul etmezse, Türkiye NATO’nun Baltık savunma planını veto etmeyi sürdürecekti! 2. AKP hükümeti müttefiklerinden Suriye’de güvenli bölge konusunda siyasi ve mali destek istiyordu.

Meydan okumayı geçtik, zirveden kazanım elde edilip edilmediğinin somut göstergesi bu iki talep için NATO üyelerinden bir destek alınıp alınmadığıdır. Bakalım:

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg: “Türkiye Baltık planına yönelik engellemeyi kaldırdı. YPG’nin terörist olarak tanımlanması konusu zirvede görüşülmedi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar: “Nihai noktada mutabakat sağlanamadı. Terörle mücadele konusunda yalnız bırakıldık.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan: “İsim vermeyeceğim, sadece bir ülke ‘Size (güvenli bölge konusunda) gerekli desteği vereceğiz’ dedi.

Sonuç ortada!

 

Tersine imza

Aslında Erdoğan’ın toplamda tüm NATO karnesi bu şekildedir.

Londra’ya giderken “YPG’yi terör örgütü kabul etmezlerse, Baltık planını veto edeceğiz” deyip, YPG terör örgütü ilan edilmediği halde Baltık planını kabul etmeleri kimseyi şaşırtmasın.

Daha önce de Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in adaylığına karşı çıkıp ardından NATO genel sekreterliğini onaylamamışlar mıydı?

Hatta en vahimi, “Ne işi var NATO’nun Libya’da?” diye tepki gösterdikten kısa bir süre sonra “NATO Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil etmek için oraya gitmelidir” diye bir gerekçe üreterek Libya’yı bölen haçlı harekâtına dahil olmamışlar mıydı?

Geçelim ve asıl meseleye gelelim:

 

NATO nedir?

Genellikle şöyle bilinir: “NATO Sovyet Rusya tehdidine ve Varşova Paktı’na karşı bir askeri savunma örgütüdür.

Bu tanım üç kere yanlıştır: 1. NATO savunma örgütü değil, saldırı örgütüdür. 2. NATO 1949’da, Varşova Paktı ise 1955’te kurulmuştur. 3. NATO sadece askeri bir örgüt değildir, ondan daha önce ve önemli olarak siyasi bir örgüttür.

Ve bu özellikleri nedeniyle NATO, ABD’nin Avrupa’yı denetim altında tutma ve üye ülkelere Amerikan çıkarlarını kabul ettirme örgütüdür.

İşte Gladyo ve türevi örgütler bu nedenle NATO ülkelerinde vardı, vardır!

 

Çok merkezli dünya ve NATO

 

Fakat NATO, ABD hegemonyasının zayıflaması ve dünyanın iki kutupluluk halinin çok merkezli bir yapıya dönüşmesi nedeniyle önemini kaybetmektedir. Avrupa ülkeleri, bu yeni dünyanın gereği olarak, daha bağımsız hareket etmeye çalışmaktadır.

İşte ABD ile AB arasındaki Avrupa ordusu, İran’la nükleer anlaşma, savunma harcamalarına ayrılan pay konusu; ABD ile Almanya-Fransa ikilisi ve Türkiye arasında Rusya’yla ilişkilere bakış farkı konusu; ABD ile Almanya arasındaki Kuzey Akım-2 projesi konusu; ABD ile Türkiye arasında S-400 ve Türk Akımı projesi konusu; ABD hegemonyasının zayıflaması ve beş merkezli yeni bir dünyanın kurulmakta olmasıyla doğrudan ilgilidir.

Dünya egemenliğini kolayca devretmeyecek ABD için NATO öyle kolayca vazgeçilecek bir örgüt değildir. ABD mümkün oldukça, bu örgütü “transatlantik” ittifakı sürdürebilmek için kullanacaktır.

İşte son Londra zirvesi bu nedenle kritik önemdeydi.

 

NATO’nun yeni hedefi: Çin

 

Ve o öneme uygun olarak NATO ilk kez Çin’i “risk potansiyeli” tanımlayarak ve resmi olarak bir belgesine dahil ederek, fiilen hedef düşman ilan etti.

Böylece önümüzdeki 30 yılı Çin-Rusya işbirliğine karşı mücadele dönemi olarak gören ABD, bunu NATO’ya da kabul ettirmiş oldu.

İşte Ankara’nın NATO’da bir kazanım elde edip etmediği aslında bu gerçeğe bakılarak incelenmelidir. O halde olan şudur: Ankara, Suriye’de işbirliği yaptığı Rusya’yı Baltık’lardan tehdit eden bir planı ve ekonomi çıkarlarının bulunduğu yeni dünyanın öncü kuvveti Çin’i hedef alan bir belgeyi imzalamıştır!

Önemle belirtelim: ABD’nin Çin-Rusya ittifakına karşı başarı şansı olmadığı koşullarda Amerikan gemisinde kürek sallayan, gemiyle batar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları