Mehmet Ali Güller

Erdoğan’ın gösterdiği iki harita

26 Eylül 2019 Perşembe

Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, iki harita gösterdi.
İkisi de bölgemizle ilgili; biri doğrudan, diğeri dolaylı ülkemizi ilgilendiren iki harita...
İlkiyle başlayalım...

İsrail’in işgal haritası
Erdoğan’ın elinde tutarak BM Genel Kurul üyelerine ve dünyaya gösterdiği ilk harita, İsrail’in çeşitli dönemlerini gösteren haritaydı.
Benim de yıllar önce İsrail’in işgaline ve yıllar içinde genişlemesine işaret ettiğim bir yazımda kullandığım o harita, İsrail karşıtı çevrelerde yaygınca bilinen bir işgal haritasıdır.
Erdoğan haritayı göstererek şunları söyledi: “Bugün adaletsizliğin en çok yaşandığı yerlerden biri, İsrail işgali altındaki Filistin topraklarıdır. Ben merak ediyorum bu İsrail neresidir? Bu İsrail’in toprakları nereleri kapsıyor? 1947’de neresiydi, 1949-67’de neresiydi ve şu anda İsrail neresidir? İsrail doymuyor. BM’nin İsrail’le ilgili aldığı kararları uygulamıyor. O zaman BM ne işe yarıyor?
Doğru, İsrail doymuyor ve Filistin topraklarını yıldan yıla işgal ederek sürekli genişliyor. Erdoğan’ın gösterdiği o harita da bu işgal ile genişlemenin somut göstergesi...

Bölünmüş Suriye haritası
Erdoğan’ın gösterdiği diğer harita ise komşumuz Suriye’nin haritasıydı...
Çeşitli renklerdeki harita, hangi topraklarda kimin kontrolünün olduğunu gösteren bir haritaydı...
Şam yönetimi, PYD, TSK/ÖSO denetimindeki toprakları ve en önemlisi ABD ile AKP’nin mutabakata vardığı “güvenli bölge” topraklarını gösteren bir haritaydı...
Sınırı, Suriye içine taşıyan “güvenli bölge” anlaşması haritasıydı...
Özetle harita, aslında “bölünmüş Suriye” haritasıydı...
Erdoğan o haritayı göstererek, ABD’yle anlaştıkları “güvenli bölge”nin genişletilmesini istiyordu: “Bu bölgenin derinliğini Deyr-ez Zor - Rakka hattına indirebilirsek Avrupa’nın diğer bölgelerinden de dönecek Suriyeli sayısını 3 milyona çıkarabiliriz.

Birbirine meşruiyet kazandıracak haritalar
Bu iki haritayı aynı konuşmada sergilemek, özel bir hedefi yoksa, tam bir taktik felakettir.
Zira Filistin’i işgal ederek genişleyen İsrail’in o haritasını BM Genel Kurulu’nda göstermek ne kadar haklı bir işse, ardından Suriye’yi bölen bir haritayı aynı konuşmada gösterebilmek o kadar haksızcadır!
Aynı konuşmada gösterilen o iki harita, kaçınılmaz olarak şu sonucu doğuracaktır: Bölünmüş Suriye haritası göstermek, Filistin’i işgal ederek genişleyen İsrail haritasına meşruiyet sağlar!
Tersini, yani İsrail’in Filistin’i işgal eden haritasının, bölünmüş Suriye haritasına meşruiyet kazandırmak için gösterilmiş olabileceği ihtimalini ise düşünmek bile istemiyoruz!

Haritaların asıl sahibi ABD
Erdoğan’ın gösterdiği o iki harita, aslında birbirine zıt değil, birbirini bütünleyen haritalar...
Her iki haritanın da esas sahibi emperyalizmdir!
Filistin’i bölen haritanın asıl sahibi İsrail değil, İngiltere ve ABD emperyalizmidir. Suriye’yi bölgen haritanın asıl sahibi PYD ya da AKP ile ÖSO değil, ABD emperyalizmidir.
Erdoğan, iki haritanın da sahibi olan ABD’yle bir haritanın oluşmasında ortaklık yapıp diğer haritaya itiraz ediyor!

Toprak bütünlüğü korunmuş harita
Bölünmüş Suriye haritası, Türkiye’nin ulusal çıkarına değildir.
Tersine “toprak bütünlüğü ve siyasal birliği” korunmuş bir Suriye haritası Türkiye’nin çıkarınadır.
Israrla yazacağız: Türkiye’nin Şam yönetimine rağmen, ABD’yle Suriye’de kuracağı “güvenli bölge”, PYD devletçiğinin fiili kabulü demektir.
Kaldı ki Pentagon açık açık bunu söylüyor: Güvenli bölge, PYD için güvenli bölgedir!
Bölünmüş Suriye” haritasında ısrar etmek, Türkiye’yi ateşe atmaktadır!
Doğru dış politika, “bölünmüş Suriye” haritasını yırtmak ve Şam ile anlaşarak “toprak bütünlüğü korunmuş Suriye” haritasına destek olmaktır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları