Mehmet Ali Güller

Erdoğan, emperyalizm, neoliberalizm ve NATO

22 Nisan 2023 Cumartesi

Türkiye’nin siyasal İslamcılarının ABD emperyalizmiyle işbirliğini perdelemek üzere kullandığı üç tür “okun adresini değiştirme” kurnazlığı vardır:

1) Okun ucuna “Haçlı Batı karşıtlığını” koyarlar: Böylece tabanlarının gazını alırlar. Olur da “Batı karşıtlığı tamam ama ya bu kullandığınız Batı arabaları vb.” diyen olursa da “Mücadelede eşitlik sağlamak için teknolojilerini alıyoruz” derler. Nasıl olsa teknoloji-kültür bağını pek sorgulayan olmaz.

2) Okun ucuna İngiltere’yi koyarlar: Öyle bir efsane yaratırlar ki İngiltere üst akıldır ve ABD’yi kullanmaktadır. Böylece ABD emperyalizmi kısmen aklanmış olur.

3) Okun ucuna İsrail’i koyarlar: “Ortadoğu’daki bütün kötülüklerin kaynağı İsrail’dir” propagandasıyla ABD’nin suçlarını örterler. ABD projelerine İsrail projesi derler; İsrail sanki ABD’nin Ortadoğu’daki karakolu değilmiş de ABD, Yahudi lobisinin parmağında oynattığı bir kuklaymış gibi propaganda yaparlar.

Özetle, Soğuk Savaş’ta ABD’nin komünizmle mücadele stratejisinin “mücahitleri” olma konumlarını örtmek için bir dil tutturdular. Dili Soğuk Savaş sonrasına da uyarladılar; bu kez ABD’nin ulus-devletleri etnik ve mezhepsel ayrılıklar ekseninde parçalamadaki rollerini meşrulaştırmanın aracı yaptılar.

ERDOĞAN’IN SİYASİ MANEVRALARI

O örtüyü en net kaldıran isimlerin başında Erdoğan geldi. Zira, tüm ilişkileri bir yana, kendisini ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı diye ilan ederek iktidarını kurdu. Türkiye tarihinde ilk kez bir başbakan, emperyalist ABD’nin bir projesinin eşbaşkanı olmayı gururla savunabildi!

Ama ılımlı İslamcılığın miadı dolarken hızla manevra yapıp milliyetçi/ulusalcılarla ittifak yaparak iktidarını sürdürebilme kıvraklığı gösteren Erdoğan, durumu bir süre “neo Abdülhamitçi dengecilikle” götürebildi. Üstelik müttefikleri Erdoğan’ı “ABD’yle savaşan antiemperyalist” diye parlatabildi.

Kökü 12 Eylül’ün Türk-İslam sentezine dayanan Cumhur İttifakı, bugünlerde propagandanın dozunu biraz daha artırdı. Erdoğan “Emperyalizme biz dur dedik” diyor, Kılıçdaroğlu’nun “Londra tefecilerine söz verdiğini, seçimi kazanırsa Türkiye’nin dış politikasını emperyalizme teslim edeceğini” söylüyor.

Kavramlar tersyüz edilince, olgular çarpıtılınca, okun adresi değiştirilince bunları söyleyebilmek kolaylaşıyor. Oysa:

NATO’CULUK YAPARAK ANTİEMPERYALİST OLUNMAZ

1) Londra tefecileriyle (ve New York bankerleriyle) Erdoğan da görüşmektedir. Bizzat Londra’ya giderek, sonrasında Albayrak’tan Nebati’ye bakanlarını göndererek ve yasal güvence sözü vererek Londra tefecilerinden para aramaktadır.

2) Neoliberalizm, küresel mali sermaye sınıfının çıkarlarının korunmasının ekonomi politikasıdır; yani emperyalizmin ekonomi politik ayağıdır. Erdoğan neoliberalizmin en iyi uygulayıcılarındandır. Kur korumalı mevduat sistemini yasayla uygulamaya koyması bunun örneğidir. Bu yolla hem mali sermaye yani dışarıdan dolar getirip satan bankalar yüzde 400 kârlara ulaşmış hem de dolar liranın yanında yasallık kazanmıştır.

3) Emperyalizmin askeri-politik ayağı da NATO’dur. Erdoğan NATO’nun genişleme stratejisini savunuyor; Karadeniz’e NATO’yu çağırıyor, Arktik Okyanusu’ndan Doğu Akdeniz’e inen ABD’nin yeni demir perdesinin ihtiyacı olarak Finlandiya’nın NATO üyeliğine “Evet” diyor. Yani seçmene söylediğinin tersine emperyalizme sürekli kapı açıyor!

Bitirirken belirtelim: Erdoğan gibi Kılıçdaroğlu’nun da Londra tefecilerine gitmesi aynı kapıya çıkar. 7 Kasım 2022 tarihli “Londra tefecilerinin kirli parası” başlıklı makalemizi yeniden dikkatinize sunarım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları