Mehmet Ali Güller

Doğu Akdeniz Konferansı - 4

10 Aralık 2020 Perşembe

İlkini 13 Ağustos 2020’de yazdığımız “Doğu Akdeniz Konferansı” yazılarımızda şu iki temel tezi savunduk:

1. Doğu Akdeniz’deki enerjinin paylaşımı sorunu Türkiye’ye rağmen çözülmez ama Türkiye’nin müttefiksiz, salt kuvvete dayanan yaklaşımıyla da çözülmez.

2. Sorun, en sonunda Doğu Akdeniz’de bir konferans toplanmasıyla ele alınacaktır ancak Türkiye o güne kadar mutlaka müttefik edinmelidir; zira müttefiksiz oturulacak masadan kazanımla kalkmak pek olası değil.

Erdoğan’ın Güney Kıbrıs rezervi kalktı

O günden bugüne Doğu Akdeniz Konferansı konusunda bazı ilerlemeler oldu. Örneğin Erdoğan’ın kurmaylarına, “Güney Kıbrıs hariç herkesle aynı masaya oturabiliriz” dediği kamuoyuna yansıdı (3 Eylül 2020). Diğer yandan AB Konseyi Başkanı Charles Michel de “Doğu Akdeniz’de gerilimi düşürmek için çok taraflı konferans düzenlenmesi” önerisinde bulundu (4 Eylül 2020).

Hatta Erdoğan kısa sürede “Güney Kıbrıs” rezervini de kaldırdı ve BM Genel Kurulu’nda “Tüm bölge ülkelerinin hak ve çıkarlarının göz önünde bulundurulduğu, içinde Kıbrıs Türklerinin de yer aldığı bölgesel bir konferans düzenlenmesini teklif ediyoruz” dedi (22 Eylül 2020).

Yine Erdoğan birkaç gün önce de “Doğu Akdeniz’e kıyıdaş tüm bölge ülkelerinin ve Kıbrıs Türklerinin yer alacağı bir konferans düzenlenmesi önerisinin halen masada durduğunu” söyledi (7 Aralık 2020).

Çavuşoğlu’ndan ABD’ye yeşil ışık

Özetle, 3 Eylül’den 7 Aralık’a kadar geçen zamanda iki değişim yaşandı:

1. AB yaptırım tehdidi arttıkça Erdoğan, “askeri duruş” denilen yöntemi geriye aldı ve diplomasiyi öne çıkarmaya başladı.

2. Erdoğan, Doğu Akdeniz Konferansı’nda Güney Kıbrıs’ın olmasını kabullendi. Fakat, çok önemli bir değişim daha yaşandı:

3. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB’ye yaptıkları Doğu Akdeniz Konferansı teklifini anlatırken “Sadece Doğu Akdeniz ülkeleri değil, sadece tüm Akdeniz etrafındaki kıyıdaş ülkeler değil, bu bölgede şirketi olan ülkelerin de katılımını biz teklif ettik” dedi (7 Aralık 2020). Böylece AKP hükümeti, masaya ABD’yi de davet etmiş oldu!

AKP, Mısır’ı Yunanistan’a itti

Tablo, Türkiye’nin aleyhine gelişmektedir maalesef: AKP hükümeti Doğu Akdeniz’de tek bir müttefik bile bulamadığı gibi bir de masaya ABD’nin oturmasını istemektedir!

Tüm bunlar, elbette AKP’nin mezhepçi yaklaşımlarının kaçınılmaz sonucudur. İhvancılık nedeniyle önce Suriye’yle, sonra Mısır’la kopan bağlar Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi yalnızlaştırdı; dahası Yunanistan ile Güney Kıbrıs’a alan açtı.

Doğu Akdeniz konusundaki hemen her yazımızda belirttik: Ankara öncelikle Şam’la anlaşmalı. Şam’la anlaşmak Kahire’yle ilişkileri düzeltmeyi kolaylaştırır. Doğu Akdeniz’de Suriye ve Mısır’la hareket eden Türkiye, Lübnan ve Libya’yı da kazanır.

Ancak İhvancılık nedeniyle AKP bunları yapmadı ve Mısır’ı da Yunanistan’la anlaşmaya itti maalesef. Mısır’ın eski Ankara büyükelçisi Abdurrahman Salahaddin’in anlaşmaya dair şu söyledikleri nasıl bir fırsatın kaçırıldığını yeterince resmediyor: “20 yıl boyunca Türkiye ve Yunanistan, aralarındaki sorunları çözsünler diye bekledik. Ve bir 20 yıl daha beklemeye hazırdık, eğer ki Türkiye’nin Mısır’a karşı agresif davranışları olmasaydı” (1 Eylül 2020).

Astana işbirliği Doğu Akdeniz’e taşınmalı

Bu saatten sonra tablo değiştirilemez mi? Elbette hâlâ mümkün.

Doğu Akdeniz’deki enerjinin çıkarılması, paylaşılması ve Avrupa’ya nakli konusu, daha geniş ölçekte bir bölgesel sorundur. Haliyle Doğu Akdeniz’e kıyısı olmasa bile Avrupa’ya enerji naklinde kilit oyuncu olan ülkeleri de ilgilendirmektedir. O nedenle Ankara, Doğu Akdeniz Konferansı’na Rusya, İran, Katar gibi ülkelerin de katılmasını istemelidir. Kaldı ki ABD’nin olacağı bir konferansta bu şarttır da...

Bunun için Ankara’nın elinde haklı gerekçeler de var: İsrail, Doğu Akdeniz’e kıyısı olmayan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na üyeliğini teklif etti; bu ülkenin gazını Doğu Akdeniz’e bağlamak için anlaşma yapmaya çalışıyor. Dahası Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye karşıtı cephe tarafından Doğu Akdeniz’deki askeri tatbikatlara dahil ediliyor!

Türkiye tüm bunları gözeterek, Doğu Akdeniz Konferansı’na özellikle Rusya’yı dahil etmeye çalışmalıdır. Suriye’de, Karabağ’da olumlu sonuçları görülen Astana işbirliği, mutlaka Doğu Akdeniz’e taşınmalıdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları