Mehmet Ali Güller

CHP-TÜSİAD dirsek teması AKP’ye yarar

20 Aralık 2021 Pazartesi

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun TÜSİAD’a çağrısı ve TÜSİAD’ın o çağrıya uyarak yaptığı açıklama, elbette Yeni Şafak’ın dün manşetten ilan ettiği “Operasyonda ikinci aşamaya geçtiler” anlamına gelmiyor. Ancak bu dirsek teması hem ideolojik olarak hem de siyaseten CHP’yi sıkıntıya sokacak bir girişimdir.

Öncelikle belirtelim: Ortada bir operasyon yok. AKP ve medyasının hükümetin sorumluluğunu perdelemek için propaganda ettiği “sorumlu dış güçler” kampanyası tutmadı. Öyle ki yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati bile “Dışarıdan saldırı yok ama güven sorunu var” demek durumunda kaldı (11.12.2021).

“Dış güçler” propagandasının tutmadığı şartlarda CHP-TÜSİAD dirsek teması, AKP medyası için fırsat oldu; AKP tabanına “Bakın iç güçler var” diyebilme şansı buldular. Ancak belirtelim: AKP tabanı da artık “dış güçler”, “iç güçler”, “operasyon” türünden bahanelere pek inanmıyor. Zira tablo perdelenemeyecek kadar ortada. Mesele “dış güçler” ise o dış güçler Türkiye’den katbekat fazla Çin ve Rusya’yla uğraşıyorlar! Krizin iki nedeni var: Neoliberal düzen ve Erdoğan’ın “tek adam” yönetim modeli.

İDEOLOJİK SORUN

CHP-TÜSİAD dirsek temasının ideolojik sorun olmasının nedeni şudur:

Erdoğan’ın 20 yıldır kumanda ettiği ekonomi düzeni, gerçekte TÜSİAD’ın mühendisliğini yaptığı ekonomi düzenidir: Neoliberal düzendir.

Türkiye, TÜSİAD’ın adamı olan Turgut Özal’ın hazırladığı 24 Ocak 1980 kararları ile neoliberal düzene geçti. 41 yıldır o düzen uygulanıyor. Dahası TÜSİAD o düzeni iyi uygulayacağı ve Kemal Derviş’in programını devam ettireceği için AKP’yi destekledi. Şu son döneme kadar da TÜSİAD hep AKP’nin arkasındaydı. Zira zaman zaman dile getirdikleri gibi, TÜSİAD üyesi sermaye grupları en çok AKP döneminde yüksek kârlılığa ulaştılar. AKP’nin siyasal İslamcılığı da Cumhuriyetle hesaplaşması da TÜSİAD’ın umurunda olmadı. Yoksulu yoksullaştırma pahasına zengini zenginleştiren düzeni en iyi kim sürdürürse, TÜSİAD onun arkasındadır.

TÜSİAD’ın şimdi sürece itiraz ediyor olmasının tek nedeni var: Büyük sermayenin bile kaldıramayacağı kur dalgalanması oluştu. O nedenle TÜSİAD Erdoğan’dan “genel kabul görmüş iktisat kuralları içinde kalmasını” istiyor.

Peki, CHP TÜSİAD’ın düzenine karşı mıdır, değil midir? Bu ideolojik bir sorundur. O nedenle Kılıçdaroğlu, TÜSİAD’dan AKP’ye tepki göstermesini istemek yerine kendi “krize çözüm programını” ilan etmelidir.

SİYASİ SORUN

CHP-TÜSİAD dirsek temasının siyasi sorun olmasının nedeni ise şudur:

Kılıçdaroğlu’nun, CHP Genel Başkanı olarak TÜSİAD’a “hükümete karşı konuş” çağrısı yapması, CHP’nin siyasi tarihi açısından 180 derecelik bir dönüştür.

TÜSİAD, 1979 yılında gazetelere verdiği ilanlarla, CHP hükümetini devirme operasyonunun düğmesine basmıştı. CHP hükümetini yıkan TÜSİAD, bir yıl sonra 24 Ocak 1980 kararlarını aldırıyor, dokuz ay sonra da o kararların uygulanabilmesinin sopası olan 12 Eylül rejimi başlıyordu.

Böylece Kılıçdaroğlu, gazete ilanları vererek CHP hükümetini devirme operasyonunun düğmesine basan TÜSİAD’dan, 42 yıl sonra AKP’ye karşı “konuşmasını” istemiş oldu!

NEOLİBERAL RESTORASYON SORUNU

Türkiye’nin önündeki sorun sadece Erdoğan yönetimi değildir; Erdoğan’la birlikte neoliberal düzendir. “Neoliberal düzeni Erdoğan’sız sürdürme” politikası Türkiye’yi düzlüğe çıkarmaz. Türkiye 41 yılda ilk kez değil, birkaç kez büyük kriz yaşadı. Çünkü kapitalizm, bir krizler sistemidir.

Türkiye’nin ihtiyacı neoliberal düzenin dışına çıkmak ve karma ekonomi modeline dönmektir. Halkla bu esasta birleşen siyaset iktidar olur ve Türkiye’yi ayağa kaldıracak tedaviyi yapar; TÜSİAD’la yürüyen siyaset ise “neoliberal restorasyon” ile kısa süreli bir pansuman yapar ve Türkiye’yi yeniden yatağa düşürür.

Ve daha önemlisi: TÜSİAD’la yürüyen, Erdoğan’a bir kez daha kazanabilme olasılığı sağlar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları