Mehmet Ali Güller

Bolton kaybetti, Ruhani ve Maduro kazandı

16 Eylül 2019 Pazartesi

ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ı görevden alması, İran ve Venezüella’nın zaferidir.
Şundan:
Bolton, Trump’ın görevden alınan ilk iki ulusal güvenlik danışmanından sonra göreve gelerek İran’a ve Venezüella’ya karşı faşizan bir baskı uygulayan politikanın mimarıydı.
ABD, İran’a çok sert bir ekonomik ablukayla, Venezüella’ya da darbe girişimleriyle diz çöktürmeye çalıştı.
Ancak ne İran ne de Venezüella bu baskılara teslim oldu. Yönetimiyle ve halkıyla direnen iki ülke, Bolton’ı, yani emperyalist ABD kuşatmasını yendi.

Taktik yumuşama
Bolton’ın görevden alınması, elbette ABD politikalarında köklü bir değişikliğe neden olmayacak; ancak hedefe götürmeyen o politikalarda yumuşamaya neden olacak.
Yani şunu demek istiyoruz: Trump’ın, İran ve Venezüella’ya karşı sertlik isteyen Bolton’ı görevden alması, Trump’ın bu ülkelerle dostane bir ilişki kurmak istediği anlamına gelmiyor elbette; sertliğin işe yaramaması nedeniyle taktik düzlemde görece yumuşama manevrasına gireceği anlamına geliyor.

İran açısından olası sonuçlar
Peki, Trump’ın Bolton’ı görevden almasının İran açısından somut sonuçları ne olacak?
Birincisi, İran’a siyasi baskı hafifleyecek.
İkincisi, ay sonunda yapılacak BM Genel Kurulu’nda Trump ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin görüşme olasılığı var. (Ancak Tahran, yaptırımlar sürerken böyle bir görüşmeyi reddediyor.)
Üçüncü olarak, İran’a yaptırımların aşama aşama hafiflemesi gündeme gelebilir.

AB’nin rolü
Bolton’ın ipini çekilmeye götüren süreçte AB’nin de önemli rolü var. Trump, Obama döneminde İran’la varılan nükleer anlaşmadan çekildiğinde “Atlantik müttefiki” AB, bu karara uymadı ve dahası İran’la ticareti sürdürecek alternatif ticaret mekanizması geliştirdi.
ABD’nin İran’a ablukası bu nedenle çok işe yaramadı, kaldı ki Çin’in İran’la ticareti bile bu ağır ablukada Tahran için nefes borusuydu.
Sonunda G7 zirvesinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Trump’a bir plan sundu. Buna göre İran’la petrol ticaretini kolaylaştıracak şekilde 15 milyar doları bulan bir kredi hattına izin verilecekti. Bu İran’ın yeniden Obama döneminde imzalanan nükleer anlaşma şartlarını kabul etmesi şartına bağlanacaktı.
Trump bu plana sıcak baktığını açıkladı. Dahası ay sonunda yapılacak BM Genel Kurulu’nda Trump’ın İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüşebileceği bile gündeme geldi.

En çok İsrail üzüldü
Bolton’ın görevden alınmasına en çok İsrail üzüldü. Zira Bolton’ın İran’ı kuşatma planı, pratikte İsrail’in güvenliği planıdır.
Diğer yandan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de Bolton’ın kuşatma stratejisindeki rolleri nedeniyle, bu değişimde bir ölçüde pozisyon kaybına uğrayacaklar.

Yeni bir dünya kuruluyor
Başta da belirttiğimiz gibi, Bolton’ın görevden alınması stratejik düzlemde değil, ancak taktik düzlemde değişikliğe neden olacak.
Bu, birincisi ABD açısından bir geri adıma, ikincisi de emperyalizme direnen ülkelerin başarısına işaret eder.
Bu, çoktandır izleri görülen yeni bir durumdur. Emperyalist ABD, artık hedef aldığı ülkelere kolayca dişlerini geçirememektedir.
ABD hegemonyasındaki bu zayıflama, pek çok ülkeye daha bağımsız hareket edebilme alanı doğuruyor.
Bitirirken hep önemle belirttiğimiz o gelişmeyi bir kez daha vurgulayalım: Yeni bir dünya kuruluyor!
Son söz: Kırmızı Kedi yayınlarından çıkan Amerikan Hegemonyasının Sonu kitabımı okumanızı, bu yeni gelişmeler ışığında önemle öneriyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları