Mehmet Ali Güller

Baltık-Akdeniz hattı ve ABD-NATO yığınağı

25 Şubat 2021 Perşembe

Truman, Potsdam Konferansı’nda Stalin ve Churchill’e şöyle der: “Son iki yüz yıldır bütün savaşlar Akdeniz ile Baltık denizleri arasındaki, Fransa’nın doğu sınırı ile Rusya’nın batı sınırı arasındaki bölgede başladı. Ve son defasında bütün dünyadaki barış ilk olarak Almanya tarafından ihlal edildi.”

Bu söz, bugün için ne kadar geçerli peki?

GEREKÇE RUSYA, ARAÇ NATO

Dünyanın ekonomik ağırlık merkezi Asya-Pasifik’e kaydı; adım adım siyasi ağırlık merkezi de kayıyor. Emperyalist ABD bu nedenle Hint Denizi’nden Pasifik’e uzanan geniş alanı, “uzun vadeli stratejik mücadele” içine girdiği Çin’le hesaplaşma alanı olarak belirlemiş durumda. Askeri hazırlığını da buna göre yapıyor. 

Ancak bu durum Baltık-Akdeniz hattının önemini ortadan kaldırmış değil. Geçen yazımızda incelemiştik: ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın NATO’ya Çin’den daha “yakın” tehdit olduğunu savundu. 

Bu saptamanın ABD’nin “büyük stratejisi” içindeki anlamı ve değeri şudur: ABD, Çin ve Rusya’yı bir blok olarak görüyor ki büyük oranda doğrudur. Dolayısıyla sadece Çin’e değil, Çin-Rusya ortaklığına karşı mücadele etmek zorunda kalacağını görüyor. Bu nedenle de AB ile Hindistan’ın desteğine ihtiyaç duyuyor. 

Yani ABD’nin AB’yi uzaklardaki Çin “tehdidine” karşı harekete geçirebilmesinin gerekçesi Rusya “tehdidi”, aracı da NATO oluyor. Böylece ABD, Rus “tehdidi” üzerinden AB’yi hizaya sokmak, Almanya başta olmak üzere AB ülkelerinin Rusya’yla enerji işbirliğini kesmek istiyor.

HATTIN GÜZERGÂHI 

Bu tablo elbette Biden’ın ABD başkanı olmasıyla ve onun Münih Güvenlik Konferansı’nda Rusya’yı NATO için Çin’den daha yakın ve öncelikli tehdit ilan etmesiyle başlamış değil. ABD emperyalist bir devlet ve “büyük strateji” başkandan başkana hızla değişmiyor. 

NATO’nun Baltık Planı, anımsayın, Trump döneminin uygulamasıydı.

ABD, Baltıklardan başlayarak Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan üzerinden Batı Karadeniz’i kesip, Yunanistan üzerinden de Ege’yi birleştirerek, Doğu Akdeniz’e inen geniş bir hat inşa etmeye çalışıyor. 

Bu geniş hat, AB ve NATO’yu Rusya’ya karşı mücadeleye sevk etme hattı olacak... 

YUNANİSTAN’DA ABD İŞGALİ!

ABD’nin son dönemde Yunanistan’a verdiği siyasi destek ve yaptığı askeri yığınağın esas hedefi, bu hattın inşasını tamamlamaktır. 

Yunan To Vima gazetesinin, ABD ile Yunanistan arasındaki Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması’nın güncellenmesine dair haberi çok önemliydi. Buna göre ABD;

1. Anlaşmanın her yıl değil, beş yılda bir güncellenmesini ve uzatılmasını istiyor.

2. Askerleri için 20’den fazla yeni konuşlanma yeri istiyor. 

3. Yunanistan’daki her askeri tesisi kullanma hakkına sahip olmak istiyor. 

Böylece Girit’teki Suda Üssü’nü genişleten ve diğer üç üssü de kullanmaya başlayan ABD, iyice Yunanistan’a ve Ege’ye yayılmak istiyor!

Bakalım Atina bu taleplere olur verecek mi? Ancak görünen o ki Yunanistan tarihi bir hata yapıyor ve sözde Türkiye’yi dengelemek adına kendisini tamamen ABD’ye teslim ediyor! Bunun ağır faturasını umarız Yunan komünistler kamuoyuna anlatabilecektir...

TÜRKİYE-RUSYA İŞBİRLİĞİNİN DEĞERİ

ABD’nin Batı Karadeniz’i de dahil ederek Baltık-Akdeniz hattı inşa etmesinin birkaç hedefi var:

1. ABD, esas olarak Rusya’yı hedef alıyor. Rusya’yı Baltık, Doğu Avrupa ve Batı Karadeniz hattında sıkıştırıp Ege ve Akdeniz’de ticaret güzergâhını baskılamak istiyor.

2. ABD bu hat ile ayrıca Doğu Akdeniz’deki enerjipolitik mücadeleyi kontrolü altında tutmak istiyor.

3. Ancak bu hat fiilen Türkiye’nin de kuşatılması demek. Ve ABD bunu aynı zamanda NATO üyeliğinin getirdiği Karadeniz sorumluluğu üzerinden Türkiye-Rusya işbirliğini bozmanın aracı olarak kullanmak istiyor.

Görüldüğü gibi satranç tahtasında önemli hamleler yapılıyor. Bu hamleler karşısında “bütünlüklü” bir strateji oluşturulmalı. Ancak iktidarın “blöflü pişti” anlayışı ile ne mümkün!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları