Mehmet Ali Güller

ABD’yle ortak çalışmanın iki tehlikesi

22 Haziran 2020 Pazartesi

Türk-Amerikan ilişkilerinde hangi sorunlar var?

En büyük sorun ABD’nin PKK’ye her türlü desteği vermesi ve bu örgütün Suriye koluna, tıpkı daha önce Irak’ta Barzani’ye yaptığı gibi bir devletçik kurdurmaya çalışmasıdır.

Bir diğer sorun, ABD’nin FETÖ’yü desteklemesi ve Fethullah Gülen’i Türkiye’ye iade etmemesidir.

Öte yandan ABD’nin Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı cepheyle hareket ediyor olması da önemli sorunlardan biridir.

S-400 sorunu, Washington’a göre TürkAmerikan ilişkilerindeki en önemli sorundur. F-35 sorunu ise S-400 sorununa bağlanmış bir alt sorundur. Ama S-400 aynı zamanda Ankara açısından bir karttır. Halkbank gibi konular da yine temel sorunlarda kullanılan kartlardandır.

Kuşkusuz başka sorunlar da vardır ama bugün ele alacağımız konu çerçevesindeki belli başlı sorunlar bunlardır.

Çıkarlar tablosu

Erdoğan’ın “ittifakı sürdürme” mektubu, Çavuşoğlu’nun “ortak çalışma” ilanı, “ABD’yle yeniden ortak çalışmanın getirileri” üzerine Kalın’dan Oktay’a pek çok AKP’linin açıklamaları…

Şimdi soru şu: Türkiye Libya’da ABD’yle ortak çalışabilme noktasına nasıl geldi? Tüm diğer sorunlar, sorun olma özelliğini korurken, hiçbir sorun yokmuş gibi Libya’da ortak çalışma yapılabilir mi? Bunun mümkün olmadığı ortada…

Libya’da Türk-Amerikan ortak çalışması için iki tarafın da çıkar ortaklığı gerekir.

Washington için tablo şöyle: Birincisi, Libya’da ortak çalışmayı Türk-Rus ilişkilerini baltalamanın bir fırsatı olarak görüyorlar. İkincisi, bunun Suriye’ye olumlu yansıyacağını düşünüyorlar; ona uygun hazırlıklar da (Sezar yasası, Barzani - PKK anlaşması) yapıyorlar. Üçüncüsü Rusya’nın Kuzey Afrika’daki varlığına karşı, “anlaşma yapılmış” bir Türkiye’nin dengeleyici olacağını varsayıyorlar.

Ankara için de tablo şöyle: Birincisi, Libya’da ABD ile ortak çalışmanın Rusya’ya karşı pozisyonu güçlendireceğini hesaplıyorlar. İkincisi, bu işbirliğinin sıkışık ekonomik tablolar için bir anahtar görevi göreceğini düşünüyorlar. Üçüncüsü ve en kritiği, bunun Suriye’de bir getiri oluşturmasını planlıyorlar!

S-400 ve Halkbank tavizleri

Tüm bu çıkarlar tablosu, ortak çalışma için yeterli mi? Pek mümkün görünmüyor. Bu gibi durumlarda “çıkarları” destekleyen “tavizlerin” de masada olması gerekir. İşte o noktada karşımıza S-400 ve Halkbank konuları çıkıyor.

S-400’de durum ne? Sistem nisanda çalıştırılacaktı, salgın “bahanesiyle” ertelendi. Bahane diyoruz, çünkü birincisi salgın bir silah sistemini çalıştırmaya engel değildir, ikincisi de madem 1 Haziran’da normalleşme başladı, o zaman sistem artık çalıştırabilir! Görünen o ki “ortak çalışma”nın nasıl ilerleyeceğine bağlı olarak S-400 Ankara tarafından bir pazarlık kartı olarak kullanılmaya devam edecek.

Halkbank’ta durum ne? Son olarak Trump’ın Halkbank davasının savcısı Geoffrey Berman’ı görevden aldığı açıklandı. (Berman’ın görevden alınmadan hemen önce istifa ettiği de belirtiliyor). Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Bolton’ın kitabında yazdığına göre Trump bu konuda Erdoğan’a şunu demişti: “Halkbank sorunu Obama döneminden kalma savcılar değiştiğinde çözülecek.”

Nitekim Erdoğan daha önce “Trump’la Halk Bankası konusunu konuştum. İki bakanımıza yaptırım kalktı” demişti, bir süre sonra da Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla serbest bırakılmıştı.

Fırat’ın doğusuna tahkimat

Gelelim asıl meseleye; bu ortak çalışmanın Suriye’ye nasıl yansıyacağına, bu konuda Ankara ve Washington’un beklentilerine…

Washington açısından Suriye meselesinde temel hedef en başından beri Suriye’nin kuzeyinde bir Amerikan koridoru kurmaktır. Bunu, Irak’ın kuzeyindeki koridorla birleştirip Doğu Akdeniz’e açmak istemektedir.

Bu olmadı; Türkiye’nin koridora müdahalesinden Esad yönetiminin iyi direnmesine kadar bir dizi nedenle ABD hedefini gerçekleştiremedi. Ancak bir fırsattan yararlanarak hedefini ileride gerçekleştirebilmek üzere parçalı olarak ayakta tuttu: AKP’nin Fırat’ın batısında ÖSO koridoru kurma hayalini bir fırsata dönüştürerek Fırat’ın doğusundaki PYD koridorunu korudu. Nitekim Fırat’ın doğusu Ankara’nın gündeminden uzun bir süre önce düşmüştü!

Şimdi ABD Libya’daki ortak çalışmayı da fırsata çevirerek Fırat’ın doğusunu tahkim ediyor. Nasıl? Barzani ile PKK’nin Suriye kolu PYD’yi anlaştırarak!

Tuzak ortada: Fırat’ın doğusundaki özerk yapının “dokunulmazlığı”, artık AKP’nin müttefiki Barzani de içinde yer aldığından, biraz daha artacaktır!

Ne yapmalı?

1. Libya, Doğu Akdeniz ve Suriye artık tek cephedir ve Libya’da ABD’yle ortak çalışma, Türkiye’yi Doğu Akdeniz ve Suriye’de taviz vermeye zorlar.

2. Fırat’ın batısında ÖSO koridoru kurma ajandası olan, Fırat’ın doğusundaki Amerikan koridoruna razı olur!

Ankara’nın son tahlilde savaşlara gebelik yapan jeopolitikçi anlayıştan çıkıp, Atatürk’ün komşularla barış ve güvenlik kuşağı” kurma anlayışına dönmesi, “beka” meselesidir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları