Mehmet Ali Güller

ABD’ye çok taviz, sıfır kazanç

28 Eylül 2024 Cumartesi

Yunan Kathimerini gazetesi günler önce şu iddiayı yazdı: “ABD, S-400’lerin İncirlik Üssü’ne konulması karşılığında Türkiye’yi F-35 programına geri almayı teklif etti.”

Günler geçti ama Ankara bu konuda herhangi bir açıklama yapmadı. Dahası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu için bulunduğu New York’ta yaptığı açıklamalarda “CAATSA yaptırımlarını kaldırmaya çalıştıklarını” belirtmesi ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Amacımız CAATSA’dan çıkmak. Yaratıcı formüller, çözümler neler olabilir, onlar üzerinde duruyoruz” demesi bu bağlamda değerlendirildi. Zira ABD CAATSA yaptırımlarını, Türkiye’nin S-400 alması nedeniyle uyguluyor.

Baştan belirtelim: Ortada Kathimerini gazetesinin iddia ettiği gibi “S-400 İncirlik’e, Türkiye F-35 programına” pazarlığı varsa bu vahimdir, geri adımdır, baskılara boyun eğmektir.

NEO ABDÜLHAMİTÇİLİĞİN SONU

Erdoğan’ın siyaset yapma tarzını yıllardır “neo Abdülhamitçilik” diye niteliyorum. Erdoğan bölgede kendisine alan açmak için Rusya’ya işbirliği yapıyor, bu işbirliğini ABD’yle ilişkilerinde pazarlık kartı olarak kullanmaya çalışıyor ve AB’yi bu iki büyük gücün dengeleyicisi niyetine yedekte tutuyor. 

Elbette çok kutupluluk şartlarında her ülkenin önünde çok taraflı politika uygulayarak kazanç sağlama fırsatı var. Ancak iktidarın uyguladığı “dengecilik”, çok taraftan kazanç yerine, çok tarafa tavize dönüşüyor sürekli. 

Örneğin ABD S-400 aldığı için Türkiye’ye CAATSA yaptırımları uyguladı, Türkiye’yi F-35 programından çıkardı, Türkiye’nin parasını verdiği uçaklara el koydu, parasını da geri vermedi. İktidar ise ABD’nin el koyduğu 1.4 milyar doları kurtarabilmek için karşılığında F-16 alabilmeyi başarı diye pazarladı ve Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya üyeliğini bu pazarlığın konusu yaptı. Sonuç? Finlandiya ve İsveç NATO üyesi, ABD F-16 sözünü tutmuyor ve Erdoğan dün yine hâlâ şöyle diyordu: “1 milyar 450 milyon dolar alacağımız var. Şimdi bu alacağımızı tahsil etme noktasında adımlarımızı atmaya devam edeceğiz.”

ABD’YLE SIFIR KAZANÇLI PAZARLIK

Anımsayalım: Aslında füze savunma sistemi ihalesini önce Çin kazanmıştı, bir yıl sonra Erdoğan iptal etti. Bu Pekin’le “güven ilişkilerini” sıkıntıya soktu ve Orta Koridor’un Kuşak ve Yol’daki ağırlığını zayıflattı. Ardından yeni ihaleyi “iki S-400 sistemi ve dört batarya” olarak Rusya kazandı. Ama iktidar ABD’nin baskısı nedeniyle sadece “bir sistem ve iki batarya” aldı. Şimdi de bunun İncirlik’te depolanmasının pazarlığının yapıldığı iddia ediliyor. 

Günlerdir Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin Kathimerini’nin iddiasını yalanlamasını bekliyoruz ama sosyal medyadaki mesajlara bile pür dikkat kesilen merkez, Yunan gazetesinin iddiasına sessiz. 

ABD başkanıyla açıkça “Ver papazı, al papazı” pazarlığı yapan bir iktidarın bu konuda da pazarlık yapıyor oluşu elbette sürpriz olmaz. Umarım ABD’li papazı verip Pensilvanyalı papazı alamadıkları gibi sonuçlanmaz yine!

ABD VE RUSYA’DA TÜRKÇE KONUŞABİLMEK

İktidarın bu tutumu, iktidarın politikalarını uzun süredir olumlayan kesimlerde bile rahatsızlık yarattı. Örneğin Aydınlık gazetesi iktidarın bu tutumuna 25 Eylül’de “İşte hükümetin çıkmazı: Amerika’da Amerikanca, Rusya’da Rusça” manşetiyle, 26 Eylül’de de “Boyun eğmenin adı ‘yaratıcı formül’ oldu” manşetiyle tepki gösterdi. 

Tam da Erdoğan’ın neo Abdülhamitçiliği ile bunu anlatmaya çalışıyoruz yıllardır. Erdoğan başından beri Amerika’da Amerikanca, Rusya’da Rusça, Avrupa’da Almanca-Fransızca, Körfez’de Arapça konuşuyor. Bu tarzı da “çok kazanç” değil, “çok taviz” sonucunu üretiyor.

Çünkü mesele Amerika’da da Rusya’da da Avrupa’da da Körfez’de de Türkçe konuşabilmektir. Çünkü çok taraflılığı sağlıklı uygulayabilmenin şartı, bağımsızlıkçı çizgide yürümektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları