Rize ile oynadığı maç sonrasında, Sürmene’den geçerken, Fenerbahçe Futbol kafilesine yönelik menfur (tiksindirici) bir suikast girişimi oldu. Şoförümüz, ağır yara aldı; şükürler olsun ki başka zaiyat olmadı. Fenerbahçe’ye ve tüm insanlığa “Geçmiş olsun” diyorum.
Bu hadisenin perde arkasını irdelemek, varsayımlarda bulunmak, somut deliller olmadan bir kısım suçlamalar yapmak, şu aşamada sağlıklı ve isabetli olmayacağı gibi, zaten, hukuken yayın yasağına girdiği için de, olanakdışı...
Ancak, bu girişimin, spor camiasında, sporcular üzerinde ve kamuoyunda ne gibi reaksiyonlar ve komplikasyonlar meydana getirdiğini yazıp çizmek mümkün... Çünkü, bu satırların yazarı, yukarıda saydığım çevrelerin bir paydaşıdır.

Süresiz erteleme
İşin aslı, olay aydınlatılıp, gerçek zanlılar hukuka teslim edilinceye kadar, Süper Lig müsabakalarının süresiz ertelenmesi idi. Lakin, şu ünlü spor sanayi buna izin vermedi. TFF’nin topladığı ‘Kulüpler Birliği’ ancak bir hafta erteleme kararı alabildi. Fenerbahçe Spor Kulübü, bu ‘Light’ tepkiye sitem etti ve “Failler yakalanıncaya kadar, oynamak, içimizden gelmiyor” dedi. Yani, dolaylı olarak, ‘Oynamak Zorunda’ kalacaklarına gönderme yaptı. Türkçeyi yüz - yüzelli kelimeyle konuşabilenlerin bir kısmı, anılan sitemi, ‘ligden çekilme’ şeklinde yorumladı.
Bir bölüm kâhin de, futbolcuların ve hele, yabancı oyuncuların, nasıl tabanları yağlayıp kaçacağı üzerine senaryolar döktürdüler. Şüphe yok ki, insanoğlu, böyle bir olaydan etkilenir. Ancak, irade sahibi üst düzey sporcularda duygularını kontrol edebilme formasyonu bulunduğunu bilmemiz gerekiyor. Nitekim, Fenerbahçe’li futbolcular, antrenmanlarına çıkıyorlar; çalışıyorlar ve hatta, sahada doğum günü kutlaması bile yaparak, hayatın normal akışına katılıyorlar. Üstelik, temenni ederimki o menfur girişim, futbolcularımızda pozitif bir motivasyonu tetiklemiş bulunsun...