Muhalefete hediye

09 Mayıs 2018 Çarşamba

AKP İstanbul İl Kongresi’nde çok iddialı olmayan bir seçim manifestosu açıklayan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, alışılmış üslubundan uzak konuşmasında muhalefete hiç değinmemişti. Erdoğan, dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada ise, yeniden özellikle de CHP’ye dönük “muhalefete muhalefet” siyasetine, muhalefeti küçümseyerek özgüven takviyesi çabalarına geri döndü. Ama bu dönüş, kampanyasının başındaki zayıf manifesto çıkışından sonraki ikinci kritik hatanın, belki de bir iletişim kazasının kapısını da açtı.

Erdoğan, yine hayli zayıf bir performans sergilediği grup konuşmasında, muhalefete yüklenirken çok kuvvetli bir sloganı kendi elleriyle rakiplerine hediye etti. Muhalefeti daha önce de yaptığı gibi, “Bizi indirmekten başka bir projeleri yok” sözleriyle eleştiren Erdoğan, “Millet tamam derse, gideriz” dedi. İşte bu cümle, sosyal medyada bir iki saat içinde yüz binlere ulaşan paylaşım dalgasını ve dünya TT listesinde bir numaraya çıkan TAMAM etiketini yarattı. Muhalefet liderleri Muharrem İnce, Temel Karamollaoğlu ve Meral Akşener de Erdoğan’ın ürettiği bu sloganı 24 Haziran için kullanıma soktu. Erdoğan, “Beni indirip ne yapacaksınız” diyerek kendine mecbur saydığı seçmene, kendi sözleriyle kuvvetli bir gerekçe vermiş oldu: TAMAM AKP sözcüleri ve iktidara yakın yorumcular, çok uzun bir süredir “Türkiye’nin bir muhalefet sorunu var” kalıbını kullanarak, siyasi seçeneksizlik fikrini işliyorlar. Erdoğan da konuşmasında muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarını “sikletimize uygun kimse çıkartamadılar” diyerek küçümsemeyi sürdürdü, hatta ismini vermeden Muharrem İnce’ye de “gariban” yakıştırması yaptı. Ancak, Erdoğan’ın ve AKP’nin muhalefeti küçümsemek için seçtikleri kavramlar ve saldırdıkları noktalar, artık istenen etkinin tam tersi tepkiler üretiyor.

Havasını kaybediyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi hatip olarak en önemli özelliği, diğer bütün oyuncuları kendi gündemine ve kavram dünyasına sıkıştırabilmesiydi. Böylece, herkesin cevap oluşturmaya çabaladığı sözler, gündemler kurarak, sürekli bir adım önde olmayı başarıyordu. Cumhur İttifakı, seçim yasası ve baskın seçim gibi çoğu Bahçeli’nin elinden çıkmış hamlelere rağmen, iktidar blokunun son dönemde bu avantajını önemli ölçüde kaybettiği izleniyor. Bu avantajın geri kazanılamaması ve giderek bunun daha hissedilir olmasının Erdoğan’ın performansında da açık izleri görülüyor. Hissettiği gibi siyaset yapan Erdoğan, hissettikleri özgüvenden, uzaklaştıkça, psikolojik üstünlüğünü kaybediyor, kaybettikçe de daha savunmacı bir dile ve daha fazla hataya doğru ilerliyor. Alışık olduğu üslubu yumuşatmaya zorlanan veya ikna edilen Erdoğan, “havasını” kaybediyor.

“Bizi çıldırtacaklarını öne sürerek yola çıkmışlardı, haklarını vermek lazım bizi çıldırtmasalar da şaşırtmayı başardılar”. Erdoğan bu sözleri, partisinin grup konuşmasında, CHP’yi ve adayı İnce’ye karşı küçümseme kastıyla kullandı. Fakat, galiba AKP’nin, daha çok da Erdoğan’ın alıştıkları ve alıştırdıkları ritmi bir türlü yakalayamamalarında, gerçekten de bir “şaşkınlık” halinin etkisi var. Bu “şaşkınlığın”, zayıf manifestolu çıkışın ardından, etkisiz ve endişe dozu yüksek konuşmalarla sürdüğü görülüyor. Son olarak, muhalefete Erdoğan tarafından hediye edilen TAMAM sloganı da bu seriye eklenebilir. Yıllardır muhalefetin eksikliğiyle kendi iktidarına katkı yaptığını iddia eden Erdoğan, slogan üretimiyle muhalefetin bazı eksikliklerini de kapatmaya başladı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eyvallah 10 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları