Üstümüzden Geçen Bir Kobra'ydı

26 Mart 2013 Salı

Durumum iyi değil, tuhaf rüyalar görüyorum. Örneğin tutuklu eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve silah arkadaşlarını, sırtlarında gerilla kıyafeti, başları poşuyla sarılı, mahkeme salonunda yan yana oturmuş Biji Apodiye söze başladıklarını görüyorum. Uyanıyorum ve kendimiBu muhteşem bir eylem olurdu, keşke yapsalardiye düşünürken yakalıyorum.

\n

Arkadaşlarım Nevruzdan gelen beni,Türkiyeye hoş geldindiye karşılıyorlar: Ee anlat bakalım, Kürdistan nasıldı?”

\n

Her zamanki tanıdık taksiye biniyorum, beni alana bırakmışlardı, Abla söyle bakalım, Abdullah Öcalan ne zaman başbakan olacakdiye soruyorlar.

\n

Durumu anladınız, ben de böyle zor durumlarda her zaman yaptığım gibi sıcak, küçücük bir hikâyeye sığınıyorum. Bilirsiniz hikâye anlatmayı severim.

\n

‘Üstümüzden \t\tgeçen bir kobra’ydı’

\n

O, bu hikâyeyi bana anlattığında ben sadece sustum. Sonra onun parıltılı siyah gözlerine baktım ve onu belleğimin yüz yıl kadar eski görüntüleri arasına attım. Tunceli dağlarında, Munzur ırmağında ayaklarımızı suya daldırmış, öylece duruyorduk. Güneşin ve suyun kutsadığı iki küçük çocuk gibiydik.

\n

Önce helikopterin sesi duyuldu. O kısacık bir an gökyüzünü dinledi ve Bu bir kobradedi,yüz yıl geçse bu sesi unutmam”.

\n

Ellerim ellerindeydi ama o bir anda uzaklaşmıştı. Beni bırakıp gitmişti, başka bir zamandaydı. Birden yaklaşmakta olan helikopterin sesini bastırmak ister gibi yüksek sesle anlatmaya başladı:

\n

O korkunç savaş günlerinde askerliğimi Güneydoğuda yaptım.

\n

Günde yedi, sekiz ameliyat yaptığımı anımsıyorum. O gece de yorgunluktan adeta baygın düşmüş, uyuyordum ama kulağım başucumdaki telsizdeydi. Birden bir çağrıyla uyandım. Hemen giyinip ön kapıya çıkmam isteniyordu. Bir asker kalbine yakın vurulmuştu, bir helikopter ön kapıdan beni alıp ona götürecekti, onu ameliyat etmem gerekiyordu.

\n

Fırladım, birkaç dakika sonra dış kapıdaydım ve yaklaşmakta olan helikopterin sesini duyuyordum. Çok geçmeden helikopter kapının önündeki boş sahaya indi. Bir Kobraydı. Koşarak helikoptere bindim, içerde üç kişi vardı ve hiçbiri ağzını açıp tek kelime söylemedi. Helikopter hemen kalktı.

\n

Zifiri karanlıkta ilerliyorduk. Bu arada pilot sürekli telsizle konuşuyordu.

\n

Helikopter bir süre sonra inişe geçti ve birkaç dakika sonra da boş bir alanda durdu. Helikopterden hemen indim ve yere basar basmaz ilerde, ışıkları görülen binaya doğru koşmaya başladım. Kaç dakikalık bir zamandı bilemiyorum ama bana çok uzun gelmişti. Çok hızlı koşuyordum, bir an önce ameliyat odasında olmalıydım. Soluk soluğa binanın kapısından içeri girdim. Az sonra ameliyat odasındaydım. Ameliyat masasındaki adam çok gençti ve gözlerinde inanılmaz bir korku, bana bakıyordu. Sonra birden ellerimi tuttu, güçlükle Doktor dedi, senin de bir anan vardır, ananın hatırına, ben ölürsem, benim anamı bul ve ona son isteğimi söyle. Mezarımın başına bizim oralarda yetişen siyah bir gül fidanı diksin ki, gelip geçen, bu oğlanın da bahtına bir siyah gül düşmüş desinler’. Onun ellerini tutarak Olurdedim ve o öldü.

\n

O gün saçlarımın ön kısmı tümüyle beyazladı. Sonra siyah güller diyarı Halfetiye gittim. Bir siyah gül fidanı buldum ve onu dağlara ektim.

\n

Helikopter gerçekten Kobraydı ve üstümüzden geçip gitti. Gök yeniden sessizleşmişti. Neden sonra eğilip yanağımdan öptü.

\n

Bir gün bir hikâye yazarsan, Tunceli dağlarından gelip geçen bir Kobranın hikâyesini yaz. Benim içindedi.

\n

Sözümü tuttum.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları