Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sokağın Sesi
Başkan Obama önemli bir konuşma yapacak dediler, konuklarım vardı, ben, “Arkadaşlar ortaoyununa benzer bir oyun oynanıyor, ben yatıyorum” dedim. Onlar sabahın dördünde Obama’yı dinlediler. Ertesi sabah “Ne oldu” diye sordum. “Öyle konuştu işte” dediler.
Şaka bir yana, tıpkı Balkanlar’da oynanan ve güzel yurt Yogoslavya’nın parçalanmasına neden olan, bir oyunun çok benzeri Ortadoğu’da oynanıyor. Orada da binlerce çocuk öldü, yirmi binden fazla kadına tecavüz edildi. Batılı ülkeler, “görüşüyoruz, bakacağız” diye yağıp gürlediler. Öte yandan her biri el altından bölgelerine katmayı düşündükleri alanlardaki savaşçıları desteklediler. Ve ortak amaçlarına ulaştılar.
Ne yazık ki böyle oldu.
Peki, kim kazandı dersiniz? Silah tüccarları, ilaç sanayisi ve diğerleri... Peki, burnumuzun dibinde oynanan bu oyun, bizim sokaklarımıza nasıl yansıyor, şöyle küçük bir araştırma yaptım. Buyurun:
Küçük ama bol çeşitli tekstil ürünleri satan bir dükkânın sahibi bir anne, “vallahi” diye söze başladı. “Benim tek bir kızım var. Kimya mühendisliği okuyor, onun için çok endişeliyim, bizden geçti, ona pasaport çıkardım ve yurtdışında yaşaması için gerekli parayı biriktirdim. Durum kötülediği anda onu yurtdışına yollayacağım. Kızımı IŞİD gibi bir örgütün eline bırakamam.”
Ev yemekleri yapan bir başka kadın, bir anne “Ben epey bir zamandır hemen yanı başımızdaki Bağdat Caddesi’ne çıkamıyorum. Çıkmıyorum. IŞİD’den kaçan Ezidilerin yaşadıklarını televizyonda izledikçe, delleniyorum, Bağdat Caddesi’nde keyifle gezen birilerine saldırabilirim.”
Bir başkası, “Ben epey uzun bir zamandır, AVM’lere gitmiyorum. İki nedeni var, birincisi bu beton yığınlarını protesto ediyorum, ikinci nedeni ise açıkça söyleyeyim, korkuyorum. Bir gün bir bomba patlayabilir.”
Bir baba, “Yakın zamanlarda oğlum askere giderse PKK’yle savaşır diye korkuyordum, ama şimdi bin beteri var. Oğlumun askere gitmemesi için elimden gelen her tedbiri alıyorum. Ben onu, kimin eli kimin cebinde bilemediğimiz bir coğrafyada savaşa gönderemem.”
Genç bir adam: “ABD öyle bir hava yarattı ki sanırsın bölgeye atom bombası atacak. Atsa ne olur ki; IŞİD gider mışid gelir. Bu mağdurların bitmeyen bir acayip savaşı. Kendi aralarında bile bir birlik yok! Zaten bu IŞİD nereden çıktı, gökten mi indi? Silah lobisi.
Obama’yı sıkıştırıyor. Irak’a 35 milyon dolar mı, yoksa milyar dolar mı yardım yapacaklarmış. Bu dolarlarla ne alınacak, silah. Kimden alınacak? Yani Amerika bir eliyle verdiğini öbür eliyle alıyor.”
Kahvede kahvesini yudumlayan bir emekli asker: “Hâlâ rehinelerin neden kurtarılmadığını merak ediyorum. Biz Amerika’nın madem müttefiki oluyoruz... Tıpkı, hani bir film vardı, ‘Argo’ diye; gerçek bir olay; Amerika İran devriminde Tahran’da kalan elçilik çalışanlarını müthiş bir oyunla kurtarıyordu. İstese bizimkileri de kurtarır. Bizimkiler yapamaz. Açıkça konuşayım.”
Kuaförde saçlarını yaptıran şık bir kadın: “Anacığım, benim canım kıymetli. Bu IŞİD bir bomba mı patlattı, ben hemen torunları toplayıp yazlığıma giderim. Bir zamanlar, hani bir savaş vardı, füzeler gelip gidiyordu, o zaman ben bütün aile için hazırlıklarımı yapmıştım. Kilo kilo makarna, bulgur yedeklemiştim. Sonra onları konu komşuya dağıttım. Neyse ki o füzeler bize denk gelmedi.”
Kahvede dinlenmekte olan bir inşaat işçisi, “Bu telaş neden? Bize bomba atmalarına gerek yok. Maşallah günde en az on ölümüz var, kimi işte, kimi trafikte ölüyor. Bırakın bunları, şimdi müfettişler inşaatları incelemeye başlamış, bir de baktık bu sabah itibarıyla baretlerimiz gelmiş, bağlantı kemerleri yenilenmiş. Yahu kardeşim şunu başından yapsana. O baretler, kemerler su parasına.”
Bizim kahve böyle, her tür insan var. Bu iki genç de hangi apartmanın nasıl ele geçirilip yıkıma gideceğini heyecanla tartışıyorlar. (Yeni bir işkolu var. Gençler, orta yaşlı kadınlar bu işe soyundular. Dolaşıp yıkılacak apartman buluyorsun, işi bağlıyorsun ve müteahhit sana neredeyse bir kat parası veriyor) Heyecanlılar, para gelecek para!
Onların masasına gidip soruyorum: “İşler nasıl? Siz bu terör örgütü IŞİD için ne düşünüyorsunuz? Amerika gerçekten onları bombalayacak mı?” İkisi de şaşkın bana bakıyor: “Biz işimizle gücümüzle ilgileniyoruz. Pek ne dediğinizi anlamadık.”
Oradan hemen uzaklaşıyorum, onların derdi kendilerine yeter. Orta yaşlı bir kadın var, çok canı sıkılıyor belli. Canımı biraz daha sıkar mıyım bilmiyorum, yanına gidiyorum, “Durumlar iyi mi” diye ortaya bir söz atıyorum. Kadın bana dönüyor, iki çocuğu varmış, biri uyuşturucudan ölmüş, öteki hastanede tedavi görüyormuş. “Keşke” diyor, “bir amaç uğruna savaşarak ölselerdi”. Donup kalıyorum.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Kan donduran 'taciz' iddiası
- Muharrem İnce’den sert yanıt!
- TÜPRAŞ'tan açıklama geldi
- Oktay Kaynarca’dan ‘Selahattin Demirtaş’ açıklaması
- İmamoğlu'ndan, Tekin'e 'belgeli' kreş yanıtı