Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

O bir kukla, ipleri lobilerin elinde

12 Haziran 2016 Pazar

Geçenlerde çok ilginç bir rüya gördüm. Kırk haramilerin karanlık labirentlerden oluşan mekânındaydım, her bir labirentin sonu bir odaya açılıyordu. Odaların kapılarında yazılar vardı, bir kısmını okumaya başladım. Enerji kaynakları odası, ilaç üreticileri odası, ihale yaptırım odası, tarihi eserler ve çevre odası, terör odası, silah sanayi odası gibi. Kapıları açıp tek tek odalara girdim, kadınlar erkekler harıl harıl çalışıyorlardı. Enerji kaynakları odasında daha farklı bir telaş vardı. Beni görmedikleri için bir köşeye geçip çalışanları izlemeye başladım. Bir süre sonra anladım ki tek dertleri enerji şirketlerine daha fazla para kazandırmaktı. Bunun için yeni bir enerji yasası çıkarılması gerekiyordu; basitçe kaçak elektrik direkt abonelerin üstüne yıkılıyordu. Kısaca enerji şirketleri hiçbir bedel ödemeden, azami kâr etmeliydiler.
Buraya kadar iyi, durumu anladınız ama bundan sonrası tuhaf. Enerji yasasını yazanlar, ellerinde kâğıtlar labirentlere girdiler ve devasa bir odanın kapısını açtılar. İçeride, tıpkı diğer odalarda olduğu gibi kadınlar ve erkekler vardı ve insan boyutunda şimdilik yerde yatan bir kuklanın iplerini onarıyorlardı. Enerji yasasını yapanlar ellerindeki yasa metnini bu kişilere emanet edip dışarı çıktılar. Kuklanın iplerini tutanlar, yasayı şöyle bir okudular ve o gün halkına konuşma yapacak olan kuklanın söyleyecekleri sözleri yazmaya başladılar. Kukla, halkın dikkatini başka bir yere çekmeliydi, bu en hızlı nasıl olabilirdi? Bir süre tartıştılar ve en sonunda halkı çileden çıkaracak sloganı buldular: “Çocuksuz kadın yarım kadındır!” Sloganı bulduktan sonra sevinç içinde kuklayı hazırlamaya başladılar. Ona yeni kıyafetler giydirdiler, yüzüne yeniden makyaj yaptılar ve eline verdikleri metni nasıl okuması gerektiğini birkaç kez prova yaptırdılar. Sonra kukla halkın karşısına geçti ve tüm gücüyle haykırdı: “Çocuksuz kadın yarım kadındır.” Ve ardından hemen sosyal medya, sivil toplum örgütleri kuklaya karşı en şiddetli bir biçimde karşı çıkmaya başladılar. Yaşasın kuklayı idare edenlerin isteği olmuştu, o gece o ülkenin meclisinden yeni enerji yasası geçti.
Ben rüyada dolaşmaya devam ediyordum, birden son derece şiddetli tartışmalardan birinin yapıldığı bir odanın önüne geldim. Usulca kapıyı açıp girdim, PKK üniformalı adamlarla kravatlı çok ciddi adamlar tartışıyorlardı. Olay şuydu, kravatlı adamlar, PKK’nin bir süre daha kentlerde savaşa devam etmelerini istiyorlardı. Böylece Güneydoğu’daki kadim kentler topluca yıkılacak ve tüm geçmişin anıları silinecekti. Buna karşılık PKK şimdi olmasa da ilerde bağımsız bir Kürt devleti kurabilecekti. Ve böylece ülke öyle bir tahdit altına girecekti ki, Güneydoğu’daki savaşın bitmesini isteyenler sonuçta bölünmeye ses çıkaramayacaklardı. Çıkaranlar bu kez hem terör örgütü hem de devlet tarafından ülkeyi yıkmaya çalışanlar olarak tescillenecekti.
Bu konuşmalardan sonra kravatlı adamlar odadan çıktılar ve labirentleri geçerek başka bir odaya geçtiler, burada vakti zamanında cinsel taciz, uyuşturucu suçlarından tutuklanmış adamlar vardı. Her birine bir görev verildi, devletin provokatörleri olacaklardı.
Bu arada kukla yorulmuştu, ipleri yeniden onarıldı, makyajı yeniden yapıldı ve bu kez terörle ilgili bir konuşma metni ona ezberletildi. Kukla görevini tam notla bitirdi. Bu arada kukla Muhammed Ali’nin cenazesine gitmek, Kâbe örtüsünden bir parçayı tabutun üstüne koymak ve konuşma yapmak istiyordu. Oysa kuklanın ipini tutanlar bunun olmayacağını biliyorlardı. Gene de kuklanın Amerika’ya gitmesine izin verdiler, şöyle bir görünmesinde hiçbir sakınca yoktu, ne de olsa o kadar çok iş başarmıştı, bu ona bir ödül olabilirdi. Ama kukla Amerika’da bir hiç olduğunu gördü ve apar topar ülkeye döndü. Kuklacılar, ağır hasara uğrayan kuklayı düzeltmek için yeniden işbaşı yaptılar. Rüyanın burasında uyandım. Bir süre şaşkın kaldım ve labirentte çalışanların becerisine şapka çıkardım. Hem bizi hem kuklayı başarıyla yönetiyorlardı!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları