Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Memleket Halleri...

28 Nisan 2013 Pazar

\n

Mahalle dostları toplandık, hepimiz beyaz Türk yedi sekiz kadın. Hadi dedikodu yapalım diyoruz, kimsenin tadı yok. Dedikodu başlayıp, şıp diye bitiyor. Herkes güneşe, çılgınca çiçek açmış vişne ağacının muhteşem görüntüsüne rağmen fazlasıyla endişeli.

\n

Söz dönüp dolaşıp, okul çağında ya da okulu bitirmiş ama işsiz çocuklara geliyor. Evet, herkesin çocuklar konusunda canı sıkılıyor. Çünkü muhteşem eğitim sistemimizden ötürü, çocuklar şaşkın! Büyümüşler ama yaşamlarında ne yapacaklarına bir türlü karar veremiyorlar. Hemen hepsinin canı ya çalışmak istemiyor ya da hemen yükselmek, çok para kazanmak tek hedefleri. Hiçbir bedel ödemeden! (Burada bir reklamı, çiklet reklamını anımsamakta fayda var. Kız kapıyı bile çalmadan bir odaya girer ve masasındaki genel müdüre, Ben buraya genel müdür olmaya geldimder ve elindeki stajyer arandığına dair bir ilan olan gazeteyi müdüre uzatır. Müdür Bu ne özgüvender şaşkınlıkla. Kız kendinden emin devam eder, ağzındaki çiklet parçasının sihirli olduğu ve ona bütün kapıları açacağından hiç kuşkusu yoktur.) Çiklet reklamının tam da üstüne bastığı bu durumdan ötürü çocukları suçlamak olmaz, memlekette özellikle uygulanan depolitizasyon, korku ve cahilleştirme onları bu hale getirdi. Tabii anne ve babaların aşırı korumacılığının bu duruma tüy diktiğini de söylemeden edemiyorum.

\n

Dertli dertli söyleşirken az sonra aramıza kentin epeyce uzak bir semtinde öğretmenlik yapan bir arkadaşımız katılıyor. Sizdiyor, bırakın her şeyi bir yana, benim gördüklerime, yaşadıklarıma tanık olun. Küçücük kızlar, başları sımsıkı kapalı önümden geçip gidiyorlar, okul ilahi seslerinden geçilmiyor, sınıfa giriyorum, masamın üstünde bir çocuk, ne yapıyorsundiye soruyorum. Namaz kılıyorum hocamdiyor. Ders verdiğim öğrencimi akşamüstü, okulun civarında tiner çekmiş, hayaller içinde kendi kendine konuşurken görüyorum. Müdürün onu görmemesi gerekiyor, çünkü hemen polise başvuracak, onu gizlice okula sokup bir köşeye gizliyorum, başucunda tiner nöbetinin geçmesini bekliyorum. Okul ve çevresi silahlı çetelerle dolu. Çocuk ortaokul ikide, öğretmen, hadi sınıfa gel seni sınav yapayımdiyor, öğrencinin yanıtı İşim var hocamoluyor.

\n

Hepimiz susuyoruz. Üniversite sınavlarında binlerce çocuğun “0” puan alması ansızın çok anlaşılan bir şey oluyor.

\n

Konu az sonra PKK meselesine geliyor. Diyarbakır ne kadar savaş yorgunuysa, benim gördüğüm kadarıyla beyaz Türkler de o kadar savaş yorgunu. Herkeste aynı soru: Biz niye bunca yıl savaştık?” “Hem Türkleri hem Kürtleri sanki büyük bir oyunun bir parçası gibi yönettiler, algılarımızı kendi istedikleri biçimde oluşturdular, şimdi oyun bitti. Daha doğrusu bitirdiler...” “Bu kadar ölüm boşuna mıydı? Silah tacirlerine çocuklarımızı birer kurban gibi sunduk. Lanet olsun!

\n

Bir süre sonra sohbet, bazı kurumların bizleri nasıl enayi yerine koyduklarına geliyor. Herkes konuştukça, sağ olsun, Yaşasın biz enayilerdiye sokağa çıkıp yürümek isteği duyuyoruz. Örneğin, içimizde eski Digitürk aboneleri var. Ne yazık ki ben de bunlardan biriyim, yeni abonelerden daha çok para ödemek zorundayız. Eski olan bir çeşit cezalandırılıyor. Arayıp sorduğunuzda, çok kibarca ama onlar yeni üyediyorlar. Daha da vahim olaylar var, örneğin, arkadaşlarımızdan biri kâğıt harcanmasın, ağaçlar kurtulsun diye, bir telefon şirketinin önerisini kabul ediyor ve e-posta yoluyla faturalarını alıyor. Ancak e-postada nedense dökümler verilmiyor ve arkadaşımızın her zaman 35-40 lira arası olan telefon faturası ansızın 80-90 liraya çıkıyor. Arkadaşımız itiraz ediyor ve Bana faturamı gene posta yoluyla yollayındiyor, faturadaki miktar ansızın eskisine dönüyor. Bu şirketin adını vermeyeceğim ama şunu söyleyebilirim, çok yakın bir zamanda yıllardır kullandığım bu şirketi bıraktım, yerli malı Türkün malıöğretisinden vazgeçip, yabancıları tercih ettim. Ne de olsa denetimleri daha güvenilirdir.

\n

Sözün sohbetin sonu gelmez ama yerim bitti. İşte memleketin halleri. Sizin de kimbilir ne tanıklıklarınız, hikâyeleriniz vardır. Biriktirin, paylaşın ve üşenmeyin, üstüne gidin. İşe yarar.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları