Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Katliam Günlerinde Biz!

11 Ocak 2015 Pazar

Şu on gün içinde, akla durgunluk veren dehşet olaylarını yaşadık. Nijerya’da dinci terör örgütü Boko Haram bir kasabayı çoluk çocuk, genç ihtiyar, kadın erkek demeden yok etti. Gelen haberlere göre iki bin kişi öldürürdü. Din adına.
Pakistan’da dinci terör örgütü Taliban bir okulu basarak, sadece eğitim gördükleri için 145 çocuğu acımasızca öldürdü. Din adına.
Fransa’da fikir özgürlüğünün gerçek bir kalesi Charlie Hebdo dergisi basılarak dergi çizerleri ve koruma polisleri ve bir ekonomist acımasızca öldürüldü. Öldürenlerin dinci terör örgütü El Kaide’yle bağlantıları tespit edildi.
Bütün bunlar olup ardı ardına ajanslara düşerken, bir Türkiyeli yurttaş olarak, 34 aydının yakılarak öldürüldüğü Madımak olayını, Çorum ve Maraş olaylarını anımsamamak benim için olanaksızdı.
Madımak’ta büyük bir kalabalık şöyle haykırıyordu: “Cehennem ateşini büyütün, bunlar Allahsız!”
Maraş’ta öldürülen küçücük çocuklar da Allahsızdı, hamile kadınlar da! Çorum’da öldürülen yaşlı kadınlar da Allahsızdı!
Sonra dehşetle, Madımak olayında faillerin avukatlığına soyunan kişilerin, daha sonra Refah Partisi ve AKP tarafından milletvekili, belediye başkanı yapıldığına dair tam bir liste Facebook’a düştü.
Ardından özellikle iktidar yanlısı konuşmacıların, özellikle Fransa’da yaşanan katliamı “fakatlı”, “amalı” üstü kapalı savunmaları beni iyice dehşete düşürdü. Hele de bütün dinlere karşı eşit mesafede duran, hemen hepsi 68 olaylarıyla mayalanmış çizerler için “Onlar da peygamberimizin resmini çizmişlerdi” savunması akla ziyan bir savunmaydı. Bir de şu “Bu gerçek İslam değil” sözleri. Bu kendinden olmayanların kafasını kesen, kadınları pazarda satan, çocukları sırf eğitim gördükleri için tarayan, aydınları “oley” sesleriyle yakan, kurşuna dizen İslam değilse, gerçek İslam nedir?
Ne yazık ki, bu sorunun yanıtı yok. Bunlar “Batı dünyasının kendi çıkarları için yarattıkları radikal örgütlerdir” savı artık hiçbir anlam ifade etmiyor. Ve hatta Batı’nın bu kadar oyuncağı olan bir ideoloji insana acı veriyor. Bu Batı neymiş, sürekli en çok da İslama inanmışlarla oynuyor. Onları yönetiyor. Yönetilenlerin aklı yok mu? Batı kendi yolunu bulur. Biz ne yapacağız? Ülkemizde iktidarlar, 34 aydını yakan kişileri savunan avukatları milletvekili, belediye başkanı yapıyorlar. Din hiç olmadığı kadar merkezde.
Batı çoktan dini merkezden uzaklaştırdı, işte İslamın anlamadığı bu. 21. yüzyılda, istediğiniz kadar dini merkeze çekin, işler artık böyle yürümüyor. Dünya artık bir büyük köy ve herkesin yapılan her şeyden, her kıyamet projesinden haberi var ve etkileniyor.
Şunu da bilmek gerekir, bu güzel ülkede, dini eğitim kurumlarına baskıyla getirmeyi iş edinmiş, kadınları üç kuruşluk paralarla eve bağlamaya çalışan, bu arada vurgunun Allah’ını yapan iktidar ne yaparsa yapsın, başarıya ulaşamaz. Çünkü din hiçbir zaman insanın sınıf atlama isteğini, sosyalleşmek isteğini yok edemez. Yeni Tanrı’nın “para” olmasını engelleyemez. Bir örnek vereceğim; Başbakan Yardımcısı’nın kadın sunucuların dekolteleriyle uğraştığı bu ülkede, Başbakan’ın sevdiği bir kulun televizyonunda bir yarışma programı yapılıyor. Birbirlerini hiç tanımayan on beş erkek ve kadın bir arada yaşamaya başlıyorlar. Biz de onları izliyoruz. Hadi programın adını vereyim: Ütopya. Şimdi bu ne? Hayatı engelleyemezsin. Din devletinin devrimle geldiği İran’da bile engelleyemezsin! Bizim dinciler Madımak’ta Aziz Nesin’in Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri”nden söz etmesini bahane ederek cehennem yangını çıkarmışlardı. O yıl ben İran’da gitmiştim ve Salman Rüşdi’nin kitapları kitapçılarda serbestçe satılıyordu. Harbiden şoke olmuştum.
Bu nedenle bizim öncelikle şu radikal dinci grupları ve IŞID’i amasız mamasız ve net bir biçimde reddetmemiz gerekiyor. Öte yandan ne olur şu televizyonlarda, kendilerinden menkul, televizyona çıktıkları için kibirli, çok bilen tartışmacılardan vazgeçin. Yalan ve yanlış konuşuyorlar. İslamafobi diye bir sözcüğü ağızlarına pelesenk etmişler. Fransa’nın, Almanya’nın sosyolojik yapısını bir çırpıda çözüyorlar. Bir defa fobi sözcüğünü kullanmayın! Çünkü fobi korkulan bir şey demektir. Fobi bilinçsiz bir şeydir. Bir söz söyleyecekseniz, “İslam karşıtı” sözcüğünü kullanın.
Evet, yeni yıla dinci örgütlerin katliamlarıyla girdik. Bir de petrol fiyatlarının düşmesiyle. Asıl bu yeni bir soğuk savaşın başlangıcı, bu yeni soğuk savaş döneminde bizim kendi ülkemizin çıkarlarını düşünen bir hukuk devletine her zamankinden çok ihtiyacımız var. Hepimiz aynı gemideyiz ve deniz fazlasıyla dalgalı.
Not: Bu hafta mizah dergilerine destek haftası. Hepimiz bir mizah dergisi alarak koltuğumuzun altında sokaklarda dolaşalım. Yaşasın mizah ve dayanışma!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları