Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Her zaman bir başlangıç vardır

03 Haziran 2015 Çarşamba

Son seçim yazısı. Şöyle derin bir soluk alıp başlıyorum.
Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde küçücük, devletin ve cümle ahalinin uçan kuştan haberi olduğu bir yerde yedi yıl boyunca ilkokul çağındaki küçük bir kızın fuhuşa zorlanmasını ve ahalinin sıraya girmesini yüreği kaldıramayanlar, “ne olacak canım terörist olacaklarına fuhuş yapsınlar daha iyi” diyen kamu görevlileri tarafından yönetilmek canına yetenler, bir yandan itibarlı esnaf, itibarlı memur olarak ortalıkta poz kesen ama küçücük kızlarla üç ya da beş kuruş karşılığı fuhuş yapıp ardından “şeytana uyduklarını” söyleyen, gerçek şeytanlardan daral getirenler, “hak yemenin ve çocuk tacizinin” en kötü suç olduğunu söyleyen Kuran’a el basıp arka tarafta fuhuş parasını bile tam ödemeyen sahte dinciler nedeniyle dinden soğuyanlar, intihar etti denen ama bedeninde kırk delik bulunan askerin mensubu olduğu silahlı kuvvetlere ve adalete şu kadarcık güveni kalmayanlar, canından, tırnağından artırıp bilgisayar mühendisi yaptığı oğlunun, işsizlikten major depresyona girmesiyle kendine kahredenler, çocuk pornosunda ilk beş dünya kenti içinde ilk üçünün bizim kentlerimiz olduğunu bilenler ve bundan utananlar, her gün işten atılma tehlikesiyle gidip, “oh bugün atılmadım” diye derin bir soluk alıp gökyüzüne bakmak canına yetenler, ölüm oruçlarında çocukları ölen ya da asla iyileşmeyen insanı bir çocuktan beter kılan Korsakof hastalığına mustarip olan yakınlarını görmemek için artık yol değiştirmek ağırına gidenler, birdenbire kentte kaybolan tinerci çocukların nereye götürüldüklerini merak edenler, ensest ilişkilerin üstü örtüldüğü için içinden “artık yeter” diye haykırmak isteyenler, dayak yemiş bir kadını kucaklamanın onu teselli etmeye yetmediğinin ayırdına varanlar, töre töre diye haykıran ama aslında hepsinde erkek egemen bir feodal yapının sorumlu olduğu kadın ölümlerinden umutsuzca örselenenler, durakta otobüs bekleyen yorgun argın annelerin-okul çocuklarının üstüne çıkarak onları öldüren baba parasıyla alınmış son model arabalarla caka satanların ertesi gün serbest bırakılmaları karşısında içi kıyılanlar, eski şarkıları, aşkları özleyenler, hayatında anı biriktirmek gibi muhteşem bir yeteneği olanlar kanlı 1 Mayıs’ta kızını yitirmiş ve aklı dengesi bozulmuş çok yaşlı bir adama rastlamak ve onun elini tutmak isteyenler, içinden Tuzla tersanelerinde ölen işçilere bir ağıt yakmak geçenler, biri bir dağda öteki, öteki dağda ölüm korkusuyla bekleyen gencecik insanlarının artık ölüm korkusunu hissetmemelerini, sevdiklerine kavuşmalarını yürekten dileyenler, sokağa adım attığında her defasında biber gazının tadını bir yerlerden anımsayanlar, her yurtdışı seyahatten döndüklerinde böylesine güzel, böylesine güneşli, böylesine dost, yüzlerce uygarlığın geçtiği böylesine topraklarda yaşadığı için şükredenler ve ardından bunların dünya milletleri tarafından bilinmemesi nedeniyle kahrolanlar, bir zamanlar kendine yetebilen toprakları zengin bir ülkeyken, ithal tohum alan bir ülke durumuna düşmek, haşhaşı ekememek, bu nedenle oğlunuza kızınıza düğünler yapamamak nedeniyle başı eğik gezenler, sulardaki zehirli atıklardan ötürü guguk kuşları azalıp çam iğneler çamlarımızı öldürmeye başladığından içinden “durun, durun” diye haykıranlar, onları tek tek torbalara toplamak isteyenler, aklına su altında kalan uygarlıkları kurtarmak için gönüllü yazılmak düşenler, kısaca hayatı ve aşkı ve neşeyi ve çocukları sevenler dün Taksim Meydanı ve ülkenin diğer meydanlarını dolduranlar, kol kola köprü üstünde yürüyerek Asya’dan Avrupa’ya geçenler, Gezi’de ve ülkenin her yerinde gencecik ölümlere tanık olmaktan yüreği acıyla çarpanlar, kurumuş ırmaklara, ölen balıklara, göç yolları değiştiği için korkuya kapılan kuşlara merhamet duyanlar, bir seçim bizi bekliyor. Sakin miyiz, hayır, öfkeliyiz... Seçim sandıklarının kaçırılmasından, bilgisayar uzmanlarının oylarımızla oynayacağından adeta emin miyiz? Öyleyse hep birlikte işbaşına... Seçim günü oy vermekle işimiz bitmiyor, oy sayımında herkes sandığının başına gitmeli ve sakin bir biçimde, hiçbir provokasyona kapılmadan oylarımızı takip etmek zorundayız. Çünkü her zaman yeni bir başlangıç vardır. Ve bu seçim bize çok ihtiyacımız olan yepyeni bir başlangıcı müjdeleyebilir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları