Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çocuğunuz Bir Gün Muhbir Olduğunda!

30 Eylül 2014 Salı

Kapıcımız, “Bugün bizim kızları başı örtü-lü okula gönderdim. Herkes öyle yapmıştı” dediğinden “İyi, hayırlı olmuş” demekten başka söyleyecek söz bulamadım. Sonra aklıma bir filmde mi, yoksa oyunda mı gördüğümü tam çıkaramadığım bir sahne geldi. Sanırım bir filmdendi.  Bütün dünya Hitler’in başa nasıl geldiğini merak eder, “ne yaptılar, nasıl yaptılar” diye. Benim aklıma gelen filmdeki sahne bu sorulara çarpıcı bir örnek veriyordu, şöyleydi: 
Hitler okullarda  yaşları çok küçük olan ço-cukları da Nasyonal Sosyalist Parti’nin genç-lik kollarına girmeye zorlar. Zorlamasına da gerek yoktur, çünkü ergenlikteki çocuklar için flamalar, hamasi nutuklar ve  Alman ırkının en ari ırk olduğuna dair yapılan propaganda çok çekicidir ve onların  akın akın partiye girme-lerini sağlar. Anne babalar işin pek farkında değildirler. Filmdeki aile de çocuklarının partiye girmesine izin vermiştir. Günler geçer, savaş başlar, ailenin babası yasaklandığı halde İngiliz radyosunu dinlemeyi alışkanlık haline getirmiş-tir. Bir gün Gestapo kapılarını çalar ve babayı tutuklar. O sırada küçük oğlu kapıda yüzünde muzaffer bir ifade, kolunda parti pazubenti, Hit-ler selamı vermektedir. Adam şaşırır ve o anda anlar ki oğlu onu ihbar etmiştir.
Bu sahne aklıma geldiğinde dehşetle ürper-dim. Bugün okullarda  açıkça söylenmiyor, “Adet gören” kızların kapatılmasını isteyen iktidar, gün geldiğinde o çocuklardan anne ve babalarını ihbar etmesini isteyecektir. “Annem namaz kılmıyor!” “ Babam içki içiyor!” Bunların benim hayal ürünüm olduğunu düşünebilirsiniz. Ama çocuklarını gönül rahatlığıyla zorunlu din derslerine gönderenler ve “ne olacakmış canım başı örtülü olsun” diyenler, bunu bir özgürlük gibi algılayanlar, çok daha vahim olaylarla karşılaşacaklar!
Günlerdir Alevi dernekleri “zorunlu din” dersi dayatmasına karşı eylem yapıyor. Hani nerede veliler? Yoksa zorunlu din dersini sadece Ale-vilerin meselesi olarak mı görüyoruz? Nerede artık bir hak olan sivil itaatsizlik?
Türkiye’nin başındaki belalar öylesine çok ki insan nereden tutacağını şaşırıyor. Giresun’u sel aldı götürdü. Yapıma başladığı sırada işin uzmanları sahil yolunun tehlikelerini tek tek anlatmışlardı. Ama Karade-nizliler  pek bir istekliydi. İşte doğa, dua filan dinlemiyor, hatayı acı bir biçimde hepi-mizin yüzüne vuruyor. İklim değişikliğiyle birlikte daha da büyüyecek olan Karadeniz dalgaları o yolun kullanımını en-gelleyecek. Öyle olacak! Öte yandan, uyduruk hidroelektrik santralları elektrik üretimine hiçbir katkı yapmadığı gibi Karadeniz’de en güzel dereleri  kuruttu.
Ey Karadenizliler, suyunuz yok oldu, çayınız yandı, ama siz hâlâ AKP’ye silme oy vermeye devam ediyorsunuz. Sanırım felaketler bile bizleri akıllandırmıyor.
Şimdi gelelim başımızdaki en büyük belaya. Malum IŞİD! Sınırımızda! Gazeteci dostum Celal Başlangıç Kobani’ye geçmiş, oradan izlenimlerini yazmış. Kobani’yi ve oradaki mücadeleyi İspanya İç Savaşı’na benzetmiş. Ve Amerikan uçaklarıyla yapılan müdahalenin alkışlarla karşılandığını söylüyor.
Tanrım, ne günlere kaldık. Bu günlerde herhalde benim hayal gücüm çok hızlı çalışıyor. Geçenlerde Obama’nın bir konuşmasını dinli-yordum. Birden, Obama’nın yüzünden insansız savaş uçaklarının geçtiğini gördüm, Obama tek tek  uçakları sayıyordu ve silah lobisi arkada Obama’yı alkışlıyordu. “Yaşasın gene vurulacak yerler bulduk! Gene paralar cepte! Gene silah şirketleri hissedarlarına yüksek bir kâr payı öde-yecek!” “Ne olmuş yani binlerce çocuk ölmüş-se. Ölecek, çünkü biz silah şirketleri bunun için varız! Öldürmek için!”
Bu ara aklıma hep şu bilge söz geliyor: “Ge-len gideni aratır.” Başka ülkeleri bilmem, ama bizde öyle. Yani yeni Başbakanımız öyle davra-nışlar yapıyor, öyle laflar ediyor ki, ben Tay-yip Erdoğan’ı aramaya başladım. Bir çocuk seviyor, hayda çocuk neye uğradığını şaşırıyor. Tayyip Erdoğan en azından çocuk sevdiğinde eğilirdi. Bir de yeni Başbakan AVM açılışlarının kurbanla, dualarla yapılması gerektiğini söyle-miş. Bu da Doğu-Batı sentezi olsa gerek.   
Velhasıl ülkede bu kış yaman geçecek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları