Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bilimkurgu ülkesinde bir gezi

11 Eylül 2016 Pazar

Doğrusu uzun zamandır bayramların ne tadı kaldı ne tuzu... Bir sonraki günün ne getireceğini bilmediğimiz bir zaman parçasındayız. Artık ne ölümler bizi şaşırtıyor ne de birbiri ardından yapılan haksız tutuklamalar, işten atılmalar! Sanki bir kara bulut, üstümüze uyuşturucu bir ilaç serpmiş gibi. Gerçekten bir bilimkurgu filminde yaşar gibiyiz. Ve ben bu günlerde en çok Amerikan dizilerini izliyorum. Çünkü bu dizilerde öyle olaylardan söz ediliyor ki, kanım donuyor. Çünkü bu dizilerdeki her şey gerçek! Tıpkı ülkemizdeki gibi.
Örneğin, bir dizi izliyorum, bir hastanede Suriye göçmeni bir hasta ölüyor ve ardından korkunç bir salgın hastalık bir kenti kuşatıyor. Kent birinci derece karantinaya alınıyor ve dizi başlıyor. Ölümler, intiharlar, kuşatılan kentin dışına çıkmaya çalışanlar, fırsattan istifade soygun yapanlar. Bir aktivist gazeteci grubu, yetkililerin Suriye kaynaklı bir terör saldırısı dedikleri olayı araştırıyor. Aslında Suriyeli ve Suriye masum. Ölümcül virüs kimyasal silah üreten Amerikan gizli servisine bağlı bir laboratuvardan yayılmış. Ve hükümet yetkilileri bu olayı gizlemek için büyük bir çaba harcıyor ve binlerce yurttaşının ölümüne göz yumuyor.
Ben bu diziyi izlerken aklıma Elbistan ve Erzurum’da meydana gelen birinde 35 bin kişinin ötekinde de 500 kişinin hastaneye başvurduğu sağlık olayı geldi. Kimse ne olduğunu bilemedi, su dediler, suya karışmış bir virüs dediler vallahi ben içme suyuna karışan herhangi bir doğal lağım suyunun bu hastalıkları yapacağına inanmıyorum. Çünkü ne yazık ki, ülkemizin içme sularına her daim lağım suyu karışmakta, biz bu konuda tıpkı Hintliler gibi dayanıklıyız, ben nedense başka bir şeylerden şüphelendim. Malum kimyasal silahlar en korkunç silah türüdür. Kullanılması yasaktır ama ucundan ucundan gösterilebilir. Dünyanın neresinde 35 bin kişiyi hastaneye getiren bir salgın, öylece ne olduğu belli olmadan kapatılır, biz de kem küm!
Amerikan dizilerinden söz ediyorum ya, favori bir dizim var. Mr. Robot! Harika bir dizi, bir aktivist grup, dünyanın kanını emen, çokuluslu şirketleri ortadan kaldırmak için çalışmalara başlıyor. Bunlar öyle kolayca ele geçirilmezler ama onların güvenlik sistemlerine girip bir anda her şeyi, her türlü veriyi yok etmek mümkün. Çağımız artık siber saldırı çağı! Tabii ki, bunu sen, ben yapamayız, bunun için bilgisayar teknolojisini çökertebilen insanlar gerek. Onlar biraz sıra dışı insanlar ama birer dâhiler! Güvenlik sistemlerinin mutlaka bir açığı var ve onlar bu açığı kullanarak, bir anda tüm dünyada para dolaşımını yok ediyorlar. Yani artık kredi kartları yok, borçlar yok. Ve hayat hiç olmadığı kadar güzelleşiyor. Bu olabilir! Zaten oluyor da! Bu dâhi bilgisayarcılar şirketlerin güvenliklerini kırıp paraları Afrika’daki, Asya’daki sivil toplum kuruluşlarına geçiriyorlar! Günümüzün Robin Hood’ları onlar!
Şimdi geçenlerde televizyonda siber saldırıdan söz edildiğini duydum. Vallahi ben bekliyorum, şu iki günlük elektrik kesintisinin ülkedeki hayatı nasıl etkilediğini anımsayın, şimdi üç gün elektrikler kesilse ne olur? Uzmanlar diyor ki, bu tür saldırılara karşı her gün bilgileri güncellemek gerek. Nerede, ne zaman? Metro inşaatı sırasında hiç durmadan su boruları patlayan, elektrik kabloları kesilen, eczanelerde insanların bilgileri güncellenmediği için saatlerce beklediği ülkemizde mi? Vallahi bize merhametli davranıyorlar. Savaş nidalarından geçilmeyen ülkemiz hiç de savaşmaya hazır değil! Yeni savaşlar ileri bir teknoloji bilgisi gerektiriyor. Bilimin bizzat fetvacı Diyanet tarafından tu kaka sayıldığı bir ülke, yeni dünyada nasıl savaşacak ki?
Ha bir de deprem meselesi var. Televizyonda utanmadan İstanbul depreme hazır diyebilenler var, kulaklarımla duydum. Hakikaten biz tuhaf bir ülkeyiz, arkadaş, deprem olduğunda hayatta kalanların çadır kuracağı herhangi bir toplanma yeri bile yok! Her yer AVM! Ah ah, bilimkurgu bizim ülkede hafif kalır. Bu arada bayramınız şenlikli olsun ve bir tavsiye bu sözünü ettiğim dizilere dadanmayın, hiçbir şeye inancınız kalmaz. Özellikle demokrasiye!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları