Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Başbakan İç Savaş mı İstiyor?

16 Mart 2014 Pazar

Bir kâbus, yeniden beni buluyor. Saraybosna’nın, iç savaştan on yıl sonra dolaştığım sokaklarındaki tarif edilmez hüzün ve kenti kuşatan genç ölülerle dolu mezarlıkların ürpertici görüntüsü, yeniden benimle birlikte.
Yeniden İspyanya’nın Cordoba kentinde ziyaret ettiğim “İç Savaş Müzesi”ndeki fotoğrafları tek tek anımsıyorum. Aynı köyün, birlikte bilye oynayan çocukları ne zaman büyüdüler ve ne zaman birbirlerine düşman oldular?
Sonra Yunanistan’ın Midilli Adası’ndaki o yaşlı adam geliyor aklıma. Hiç durmadan aynı köyden kurşuna dizdiği arkadaşlarını anlatıyor. Vicdan azabı onu öylesine kuşatmış ki, ne doğan güneş, ne de Ege’nin muhteşem denizi onun azabını dindirebiliyor. O hep kurşuna dizdiği arkadaşlarıyla söyleşiyor, hep özür diliyor.
Halep geliyor aklıma. Kahveleriyle ünlü Halep. Şimdilerde Halep’ten geriye ne kaldı? O güzelim kahveler yok artık. Artık Halep, El Kaide ve El Nusra yanlılarının tecavüz ettiği kadınlarla dolu. Kenti baygın bir kokuya boğan yasemin ağaçları çoktan karardı. Şimdilerde Halep kardeşin kardeşi öldürdüğü bir kentten başka bir şey değil.
Irak’ta ne oldu? Bir milyon insan öldü ve o güzelim Bağdat Müzesi’ndeki muhteşem heykeller Batı’nın zengin koleksiyonlarını süslemeye devam ediyor. Bağdat yok artık.
Hayır, bu kadar yeter diyorum ama Ruanda’da, kafaları kesilerek öldürülen bir milyon insanın dehşet verici görüntüleri bir türlü beni bırakmıyor. Öldürenlerle aynı köydendiler. Aynı havayı soluyorlardı ve aynı dansları ediyorlardı. Şimdi bir milyon kişi artık dans etmiyor ve geriye kalanlar nasıl dans edeceklerini unuttular. Bu kâbusların yeniden beni bulması boşuna değil. Üç gündür çocukluk kentim Antep’teydim. Çocukluk kentim işgal altındaydı. Kentlerine ve kebaba deliler gibi düşkün Antepli dostlarım, “Dikkat et” dediler, “şehirdeki her üç adamdan biri ajan!”
İlk önce bunu pek ciddiye almadım ama durum gerçekten öyle. Çünkü Antep, Ortadoğu’nun en stratejik kentlerinden biri ve kentin tarihinde tarikatlar, cemaatler her zaman önemli bir rol oynamışlar.
Ve bulunduğum zamanda, kentte AKP’nin mitingi vardı. Bölgedeki kamplardan otobüslerle getirilen Suriyeliler, civar semtlerden ve kentlerden getirilen AKP yandaşları ve miting alanının yapılacağı Demokrasi Meydanı’na koşar adım giden partilileri gördüm.
Ve Tayyip Erdoğan, mitingde, Berkin’i ve ailesini terörist olarak suçladı ve insanlar onun isteği üstüne aileyi yuhaladılar. Donup kaldım, Tayyip Erdoğan daha da ileri gitti. Berkin’in annesi tarafından belki uyanıp oynar diye mezara bırakılan bilyelere takmıştı. “O anne ne demek istiyormuş?”
Ve insanlar anneyi yuhaladılar.
Bu kez donup kalmadım. Ağlamaya başladım. “Ne istiyorsun Tayyip Erdoğan? Bir iç savaş mı?”
Birden durdum, Tayyip Erdoğan dünya ölçeğinde nedir ki? Başka birileri, her zaman savaşlardan nemalanan uluslararası silah ve ilaç şirketleri bu güzel ülkeyi istiyorlar. Bu güzel ülkede kardeşin kardeşi öldürmesini istiyorlar. Çünkü onlar için insanlar birer rakamdır. Sadece dolmak bilmeyen kör kuyularını doldurmaktan başka hiçbir istekleri yoktur!
Ey, AKP’liler ve AKP’ye oy verenler, biliniz ki, taptığınız Başbakan sadece bir emir kuludur. Ve bu güzel ülkede bir iç savaş çıkarsa, kardeş kardeşi öldürür. Bu da tüm kutsal kitaplarda en büyük günahtır. Gözleriniz bu kadar kararmasın. Bu ülke hepimize yeter!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları