Çıt çıt çıt oldu, pıt pıt pıt...
Elinde cep telefonu...
Sabahtan akşama kadar uğraş dur.
Pıt pıt, tıp tıp...
Tıpatıp!
Islak tıp, kuru tıp.
Koskoca adamlar, bakanlar, danışmanlar...
Çıt çıt çıt...
Şu kadar tweet attı, şu kadar retweet aldı...
Elinin körü oldu!
Bir flaş şey yazdım ben de, haydi bakalım, trend topic olsun.
Sabah olsun...
Tık tık tık!
Kapı çalsın...
Gözaltılar başlasın...
Biri çıksın, iki bin kişi fişlendi desin...
Demokrasi ve özgürlüklerden söz etsin, sabah akşam konuşsun!
Vatan sağ olsun!
Fişlenenler kim?
Cemaat mi, çete mi, kim, haberimiz olsun!
Milli orduya kumpas kurulsun, savcı Zekeriya Öz’ü kahraman olarak görenler, onlara dokununca lanetlensin...
Hukuk devletini diline dolasın, sabah akşam çocukların bile ezberlediği o tekerlemeyi söylesin:
“Sivil darbe eylemi!”
Çıt çıt çıt olsun...
Pıt pıt, pıt...
Fırtına gelsin, insanlar savrulsun, çürükler ortaya çıksın, paralel devlet çökertilsin!
TIR durdurulmuş, aranamasın!
Savcının buyruğu kolluk güçlerine yetmesin, vali yazılı emir versin, TIR sınırdan geçsin...
TIR’ın içinde ne var?
Bulgur, mercimek mi?
Silah, mermi, patlayıcı, füze başlığı falan olmasın.
Sana ne!

***

Savcının buyruğunu vali dinlemezse ne olur?
Hem çıt, çıt, hem de pıt, pıt olur!
Valiler savcı olsun!
Arındırılmaya başlanan özel görevli mahkemelerin kararları bozulsun!
Yerine valiler gelsin!
Gerekçesiz hüküm ve tutuklamalar nedeniyle ödenen tazminatları kusurlu yargıçlar yerine ceza alanlar, uzun süre tutuklu kalanlar ödesin!
Adli Kolluk Örgütü’nü cemaat yeniden kursun!
Vatan sağ olsun!
Yatan yattığıyla kalsın!
Hukuk çiğnendi çiğneneceği kadar, hukuksuz demokrasi olsun!
Gezi eylemcileri içeride yatsın!
Fuhuş ve casusluk suçundan yargılanan askerler zindandan çıkmasın!

***

Kafanız karıştı değil mi, neler olduğunu gördünüz değil mi...
Dokunma yanarsın dediler, inandınız mı?
Yandılar hem de cayır cayır!
Analar ağladı, babalar ağladı, çocuklar...
Suçlu ve suçsuz ayırt edilmedi!
Ucu size dokununca zıpladınız!
Hukuk ve adalet aklınıza geldi...
Karasınız kapkara, her yeri kirlettiniz, demek ki şimdi fark ettiniz?
Tüm gerçekler ortada...
Nerede hukuk devleti? Nerede adalet, eşitlik?
Bağır bağırabildiğin kadar...
Eğer vicdan yoksa, eğer düşmemişsen zindana, adaletsizliğin dehlizine, anlamazsın yargıdan önce vicdanın geldiğini...
Yasalardan önce aklın ve bilincin!
Kul değil birey olmanın anlamını!
Hayata sarılmayı...
Özgürlüğü, eşitliği, emeği, linci, işkenceyi, hukuksuzluğu...
Adalet siviller için de gerekli, askerler için de, siyasetçiler için de...
11 yıldır ülkeyi yönetirken başı dönenler için de!

***

Çıt çıt, pıt pıt diyerek başladık ve nereden nereye geldik...
Devlet içinde paralel devlet varsa, yargıda ve poliste örgütlü bir yapı kurulmuşsa, devletin en duyarlı kurumlarında örgütlenmişse bunu yine hukukla çözeceksiniz...
Vali ve polisle değil!
Çünkü biz hukuk devleti istiyoruz.
Hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını savunuyoruz, polis devletini değil!
Devlet yasaklarla değil yasalarla korunur...
Baskıcı yasalarla değil!
Yargıdan önce vicdanın geldiğini belki yüz kez vurguladım.
Hayatı anlattım hep, birey olmayı...
Kin, nefret ve intikam tohumlarıyla bir yere varılamayacağını, bir gün mutlaka hukukun herkes için geçerli olacağını...
Umutlarımı yitirmedim!
Bunları inanarak yazdım!
Çocuklara güzel günler göreceğiz dedim, yaşama sımsıkı sarılmalarını istedim, Gezi’de, ODTÜ’de direnirken üniversiteli gençler...
Parasız eğitim isterlerken!
Bir toplum için adalet, vicdanlı olma kararlılığıdır...
Cumhuriyetin temel ilkesi, özgürlük, kardeşlik ve eşitlik olmalıdır...
Biz bunu bugüne dek hiç yapamadık!
Yapmaya çalışırken darbelerle yolumuz kesildi ve bugünlere geldik...
Yargıyı Silivri, KCK, Devrimci Karargâh, Fuhuş ve Casusluk davalarında gördük.
Özel yetkili mahkemelerin sıkıyönetim ve DGM’lerden daha acımasız olduğuna, hukukun ve adaletin işlemediğine tanık olduk...
İnsan adaletsizliğin dehlizine düşmeyegörsün!