Hikmet Çetinkaya

Kadına, Özgürlüğe Düşman...

09 Mart 2014 Pazar

Kadına düşman, çocuğa düşmansın...
İnsana düşman!
Emeğe düşman, adalete düşman...
Sevgiye, aşka düşmansın!
Boyun eğmeyenlere...
Aydınlara, emekçilere, üniversite öğrencilerine...
Umuda!
Barışa!
Günah devletinin derinliklerinde yaşarsın...
Hayatları söndürürsün!
Darbe yasalarını korursun, asmayalım da besleyelim mi, diyenlerle birlikte yürürsün!
Darbelerin katliam olduğunu bilirsin ama bir türlü “darbe katliamdır” demezsin.
12 Eylül darbesinin öncesini bilirsin ama görmezden gelirsin, Alevi düşmanlığı yaparsın.
İnanç sömürüsünü bilirsin, etnik kışkırtmacılığı...
Kadını ezenleri, çocukları, gençleri öldürenleri alkışlarsın, dünü anımsamazsın...
1 Mayıs’ı, İnciraltı öğrenci yurdu katliamını, keskin nişancıları, Çorum’u, İstanbul’u, Maraş’ı unutturursun...
Sivas’ı Başbağlar’ı...
Demokrasi, onur, umut, aşk, adalet...
İnanmazsın düşman olduğun için...
İlker Başbuğ, tahliyesinden sonra Silivri’de yaptığı konuşmada ne dedi:
“Hayatımdan 26 ay çaldılar!”
Vicdanınız kapkara...
Başka hayatlar da çaldınız...
Zirve katliamı sanığı canileri salıverdiniz...
Hâlâ Silivri’de, Hasdal’da, Maltepe’de, Sincan’da yatanları serbest bırakmadınız...
Ölümcül hasta olanları, suçsuz insanları...

***

Türkülerimizle büyüyen, hayatın çiçekleriyle yeşeren, o güzelim dağlarımız yağmalanırken, akarsularımız kirlenirken, HES’ler yapılırken, Artvin’de çevreciler eylem yaparken...
Gezi Direnişi’nde şarkılar, türküler söylenirken...
Ali İsmail, Ethem öldürülürken, 15 yaşındaki çocuklar alnından vurulurken...
Eskilere gidersek 27 Mayıs, 12 Eylül darbeleri yapılmadan önce ve yapıldıktan sonra darağaçları kurulurken...
Genç bedenler kurşunlanırken...
Ziverbey’de kontrgerilla işkence yaparken...
90’larda asit kuyularına insanlar atılıp, ormanlar yakılırken...
Sıkıyönetim, DGM ve özel yetkili mahkemeler kurulurken...
Ve hâlâ “ÖYM çok önemliydi, kapatılmamalıydı; tıpkısı İtalya, Fransa, İspanya, İngiltere’de bugün var” diyen ey kumpasçılar, ikiyüzlüler, şarlatanlar...
Evet siz!
Demokrasiyi ve özgürlükleri savunduğunuzu mu sanıyorsunuz...
Nasıl da düşmansınız demokrasiye ve özgürlüklere...
Bu milleti enayi sayıyorsunuz hâlâ!
İnsana düşmansınız, sevgiye, aşka, yaşama...
Yok birbirinizden farkınız!
Çünkü demokrasiye inanmıyorsunuz...
Yalan söylüyorsunuz.
Sandık, demokrasi ve özgürlük değildir...
Demokrasiye açılan bir kapıdır sadece!
Siz demokrasinizi geliştiremezseniz, siz iktidarınızı kumpasçılarla paylaşırsanız, muhalifleri ezmeye kalkışırsanız, gün olur devran döner!
İlker Paşa, “Kimseye düşman değilim” diyor, hukukun üstünlüğünden, adalette eşitlikten söz ediyor.
Hayata düşman olunmaz!
Bırakın bu düşmanlığı...
Sağcısı, solcusu, orta yolcusu sözüm sizlere...
Bu coğrafya, bu güzel yurdumuz hepimize yeter artar bile...
Kardeşçe, tümlük içinde yaşamak bu denli zor mu?
Toplumu ayrıştırmak, muhaliflere “darbeci yaftası” yapıştırmak kime yarar?

***

Silivri, Hasdal, Maltepe, Diyarbakır, Sincan...
Suçu olmayan tüm insanlar serbest bırakılmalı.
Malatya katliamının sanıkları nasıl tahliye edildiyse, diğerleri de tutuksuz yargılanmalı...
Yargıçlar ve savcılar vicdanlı olmalı!
Bir hizmetin neferi değil!

***

Türkiye bir darbenin ürünü olan Seçim ve Siyasi Partiler Yasası’na teslim...
Lider sultası her partide var!
Bizdeki yüzde 10 seçim barajı, AB ülkelerini geçiyorum Mısır ve Suriye gibi baskıcı rejimlerde bile yüzde 5...

***

Ne hayata, ne adalete, ne onura, ne aşka, ne kadına, ne de insana düşman olun!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ydü...
Ben “Dünya İnsanlık Günü” olarak görüyorum...
Biliyorum tüm kadınların “maviş bir çiçek ve gökyüzü” gibi olduğunu...
Tüm insanlığı kucaklıyorum...
Düşman olmayın, olmayalım!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları