Hikmet Çetinkaya

İhanet... (01.10.2016)

01 Ekim 2016 Cumartesi

Darbelerin ne savunulacak ne de unutulacak bir yanı vardır... Demokrasininse unutulmayacak, savunulacak yanı çoktur...
15/16 Temmuz kanlı bir darbe girişiminin, bir başka deyişle felaketin kıyısından döndük...
7 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP, CHP ve MHP liderlerinin katıldığı “Yenikapı Mitingi”nde ortak bir duruş sergilendiğine tanık olduk...
İktidar partisi zaman zaman “Yenikapı ruhu”nun sürmesini, zedelenmemesini istiyor...
Kim istemez bunu!
Ülkemiz için laiklik, demokrasi, ortak tarih, kültür, Cumhuriyet devrimleri ile temel hak ve özgürlüklerse, bu ruh sürebilir.
Böyle bir duruşa, demokrasi ve özgürlükleri yaşam biçimi olarak gören tüm sendikalar, demokratik kitle örgütleri, siyasal hareketler, yurtseverler destek verir.
Burada ortak ruh, darbeci bir cemaat yerine darbe yapmamış cemaatlerle işbirliği yapmaksa, yaşadığımız güzel coğrafya yaşanmaz hale gelir.
15/16 Temmuz kanlı darbe girişimi, ihaneti, Türkiye’de yaşamı allak bullak etti, TSK ve devletin öteki kurum ve kuruluşlarını teslim alan FETÖ’cü yapının nasıl sinsice örgütlendiğini yazıp çiziyoruz.
Ortak ruhun gerçekleşmesi, hukuk devleti düzeninin kurumlarını ayakta tutmaktan geçer.
Bugün çağımızın en büyük tehditleri, dünya genelinde yaygınlaşan sivil otoriteleşme düzeninin giderek ivme kazanması, terörün azgınlaşmasıdır.
Başımızda PKK, IŞİD belası var... Yanı başımızda Suriye bulunuyor...
Dile kolay Suriye sınırımız 911 kilometre.
911 kilometrelik bir sınırda geçişleri önlemek o denli kolay değil, siz istediğiniz kadar önlem alsanız da.

***

Sivil baskıcı yönetimler, siyasal İslam sarmalında özellikle cemaatlerde filizlenmiş, özgür bireyin yerine “biat toplumu” yaratmıştır.
Örnek mi?
Fethullah Gülen hareketi...
Siyasetçiler, açılan eğitim kurumlarına, sağlık kuruluşlarına bakarak bu yapıyı neredeyse 40 yıldır koruyup kollamış, devlet desteği sağlayarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine sızdırmıştır...
Cemaatin ağır tehditlerinin bedelini bu ülkenin yurtsever aydınları, yazarları, bilim insanları ödüyor..
Aydın, yurtsever kılığında olan cemaatçiler değil...
Toplum olarak bir travma yaşıyoruz 15/16 Temmuz’dan bugüne.
Bir felaketi atlattık ama bunun arkasının geleceği söyleniyor, açıklanıyor. Bu tehditler laiklik bildirisi dağıtan Haziran Hareketi’nin başına balyoz gibi iniyor. Suçlu olarak gözaltına alınıp yargıca serbest bırakılıyorlar.
Bugün için Meclis işlevsiz...
Laik demokratik hukuk devletinde Meclis işlevsiz olur mu?
Ne yazık ki oluyor!
OHAL bir hesaplaşmaya dönüyor, binlerce insan işinden gücünden oluyor... Yargısız infaza dönüşmüş operasyonlar yapılıyor...
Bunların tümü de FETÖ’cülerin ABD’de ve AB ülkelerinde işine yarıyor. Algı operasyonları yapmasını sağlıyor.
Gözaltılar, tutuklamalar, işten atmalar.
KHK yetkileri hukuk sınırı falan tanımadığı için, kurunun yanında yaş yanıyor.
Demokrasi için ortak duruş sınavı verdik Yenikapı’da...
O ortak duruşu verdik ama şimdilerde Meclis’i yok sayıyor, darbeye karşı acil önlemler için alınmış geçici yetkiler Yozgat’ta içkili mekânları kapattırıyor.

***

Darbelerin ne unutulacak yanı vardır ne de savunulacak...
15/16 FETÖ’cü bir kanlı darbe girişimiydi... Bunu gözlerimizle gördük...
Devletin kolları arasında serpilmiş, gelişmiş bir yapı insanlık dışı kanlı bir darbe girişiminde bulundu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde küçük bir yapı olsalar bile bu kalkışmayı yaptılar.
Darbeyi önledik ama “laik demokratik hukuk devleti” varmış gibi bakabilir miyiz yaşadığımız coğrafyaya?
Hele hele Lozan’ı yok saymak, Türkiye Cumhuriyeti’ni yok sayma anlamına gelmez mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları