Hikmet Çetinkaya

Cinayet ve Cinnet!..

14 Aralık 2013 Cumartesi

Katliamların, işkencelerin, baskının, cinayetlerin hesabını vermedin...
O uzun tutukluluk sürelerinin...
Gizli ve açık dinlemelerin, kasetlerin...
Sınır karakollarında, dağlarda, ovalarda, derin vadilerde ölenlerin...
Gezi Direnişi’ne katılıp, katledilenlerin...
Asit kuyularına atılanların...
Susurluk’un, Gazi’nin, Madımak’ın, Başbağlar’ın.
Hapislik nedir, hücre nedir bilir misin?
Kimdir Engin Çeber adını duydun mu, ölüme nasıl gittiğinin görüntülerini hiç izledin mi?
Haksızlık, salt sadece sana yapılan mıydı, senin hapse atılman mıydı?
O ölüm hücrelerini gördün, acıyı, hüznü yaşadın mı?
Demokrasi ve hukuk devleti balonu patlarken, insanlar korku tünelinden geçerken, özgürlüğün ışığını ararken cezaevi katliamlarını anımsadın mı?
Ulucanlar’ı bilir misin sen!
Karakollardan suçsuz insanlara ateş edildiğini, onların öldürüldüğünü, faili belli olan ama meçhul cinayetleri...
Anaları, babaları, eşleri, çocukları...
Zulmü...
Acıyı bal eylemeyi!

***

Bak sana gösteriyorum kanlı tarihin sayfalarını, darbeleri, kıyımları, cinayetleri...
Erdal Eren’i idam sehpasına gönderenler sözde yargılanıyor, darbecilerden sözde hesap soruluyor...
Berfo Ana, oğlunun mezarını aramaktan yorgun düştü...
104 yaşına dek yaşadı...
Erdal Eren, idamının 33. yılında, Ankara Karşıyaka’da mezarı başında anıldı.
Yakınları, arkadaşları umutlarını kesmemişti hâlâ...
Slogan attı:
“Darbecilerden hesap sorulacak!”
Zaten hayatımız hep böyle geçti 40 yıl...
Ne darbecilerden ne katillerden ne de derin güçlerden hesap soruldu.
Gizli tanıkların, itirafçıların, düzmece kaset hazırlayanların kol gezdiği bir ülke olduk artık.
İftira, sahte belge ne ararsan var...
Fişleme, dişleme, gizleme...
Kim, kimden buyruk alıyor, orası öteden beri biliniyordu.
Şimdi ne oldu?
Her şey ortaya saçıldı, kavga değil savaş başladı...
Paralel devlet!
Göz dağı!
Birilerinin elinde neler var neler!
Kim, kime boyun eğecek?..
Haydi sen söyle, kahraman!
Kahraman sıkıntıda, abiler, ablalar sıkıntıda...
Bir korku bir korku sormayın...
Sonunu kestirmek zor mu, kolay mı!
Bu işin galibi olmayacağı kesin de...
Bekleyelim göreceğiz!

***

Sen yıllardır cinayetleri kutsayıp, cinnetleri yok saydın...
Sen, canileri koruyup kolladın, Batman’da genç kadınların intihar olaylarını görmezden geldin...
Sen Hizbullah’ı eğittin, eline silah verdin, insanları öldürttün.
Seni, ben Susurluk’ta gördüm...
Her şey vatan içindi değil mi?
Kurşun atan da yiyen de!
Batman’da genç kadınlar intihar ederken, hukuk intiharlarını hiç umursamadın...
Zindanlardaki ölümleri, ölümcül hastalıkları...
2000’lerde ortaya çıkan Hizbullah’ın mezar evlerini...
Ve şimdi El Kaide’ye ve El Nusra’ya kucak açtın!
Günahların diz boyu!
Ayrımcılığın daniskasını yapıyorsun, sıkışınca, durumdan vazife çıkarıyorsun!
Canını mı acıttı paralel devlet?
Canını sıkıyor belli!
Ben gücüm diyorsun ama bak seni dinlemiyorlar, bel altından vuruyorlar, tehdit ediyorlar...
Yoksul evlerin çocukları, kana kan intikam duyguları, ölenler, sağ kalanlar, gaziler, hainler, şunlar bunlar!
Lobiler...
Hukuk öldürüldü, çiğnendi, buldozerle üzerinden geçildi...
Sen seyrettin hep!
Şimdi ne kızıp öfkeleniyorsun?

***

30 yıllık acıların bitmesini istemedin ama ister gibi göründün.
Siyasetle toplumu düzenlemek istedin...
Barış, özgürlük, demokrasi değil, din kardeşliği istedin...
Din, dil, ırk, mezhep, inanç ayrımcılığı yaptın...
Sonunda ne huzur kaldı ne sevgi ne de insanlık!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları