Hikmet Çetinkaya

30 Mart’ta Sandık Başına...

28 Mart 2014 Cuma

Tarih insanı şaşırtır, hiç farkına varamazsın eğer geçmişi bilmiyorsan, okumayıp öğrenmiyorsan...
Bir bakarsın tüm sevenlerin, dost bildiklerin seni unutmuş.
Onun için iyi okuyacaksın tarihi...
Demokrasi ve özgürlüğün ne olduğunu...
Bağımsızlığı!
Eşitliği!
Ara sıra aynaya bakacaksın, katliamları, darbeleri, baskıyı, şiddeti göreceksin.
Ayrımcılığı!
Özgürlüğün, eşitliğin, otorite karşıtlığının ne olduğunu anlayacaksın arkadaş.
Yüreğine yerleştireceksin bunları, dünyaya bakacaksın, yoksul halklara, iç savaşlara...
Eğer silahlı güce tutkunsan, ondan vazgeçemiyorsan, askerle, polisle bir korku imparatorluğunun gölgesinde yaşamak istiyorsan yandı gülüm keten helva.
Geçmiş olsun!
Çok beklersin demokrasiyi ve özgürlüğü...
O zaman yaşama tutunamazsın, sevgi yolundan geçemezsin, kin, intikam tohumlarının yeşermesini istersin!
Sev arkadaşım!
Sev kardeşim!
Sevgiden zarar gelmez!
O zaman yapacağın bir şey var işte!
Birey olarak sandık başına git, özgür iradenle oyunu kullan!
Sandık demokrasiye adımdır...
Sakın unutma!
İster yüzde 50 olsun, ister Kenan’lar, Sisi’ler...
Tanklar, tüfekler...
TOMA’lar...
28 Şubat’lar aklına gelsin, 12 Mart’lar, 12 Eylül’ler, 27 Mayıs’lar...
Anımsa ya da anımsama!
O genç ölümler!
Demokratik hak ve özgürlüklerden vazgeçme.
Sakın sisteme tepki gösterip “Ben oy vermiyorum” deme!
Oyunu özgürce kullan, baskıya boyun eğme!

***

Darbe darbedir!
Katliam da katliam!
Darbenin askeri, sivili vardır...
TOMA!
Tank!
İşkence, zindan, düzmece kanıtlar, CD...
Gazın en son kurbanı Tunceli’de 30 yaşındaki polis Ahmet’i anımsayın...
Yine polisin gaz kapsülüyle öldürdüğü 15 yaşındaki Berkin Elvan’ı...
İkisi de yoksul halkımın içindendi!
Yoksul evler!
Burak Can, babası kamyon şoförü ve emekli...
Hoyratlık, şiddet!
Ali İsmail, Ahmet, Ethem Sarısülük!
Yineleyip duruyorum bu adları...
Belki de canınız sıkılıyor ama olsun!
Unutmamak için!
Unutkan bir toplumuz...
Acıları unutuyoruz, katliamları...
Sivas’ı, Başbağlar’ı, Gazi’yi, Güngören’i...
Sınır boylarında ölen gençlerimizi, şehit düşenleri...
Öğretmenleri, savcıları...
Uzman çavuşları, Mehmet’leri...
Sevim’i, Ceylan’ı, Ayşe’yi, Cihan kardeşleri...
Kimi 2 yaşında kimi 5, 8,15...
Uğur, Esma, Seyhan...
Biz barış olsun, kardeşlik olsun, diye 30 Mart Pazar günü sandık başına gideceğiz.
Sakın ola ki gitmemezlik etmeyin!
Demokrasi bir yaşam biçimidir unutmayın!
Baskıcı rejimlerin sonunun ne olduğunun bilincine varmak için tarihin sayfalarına bakın.
Çocuklarımızın hayatlarıyla oynayan, burunları Kaf Dağı’nda olanlara ders verme zamanıdır.
Onlar bu halkı anlamadılar.
Yaşamlarımıza el koydular!
Oysa bizim binlerce yıllık tarihimiz, kültürümüz vardı, hiç umursamadılar...
Çocuk mezarlarıyla dolu memleketin dört bir yanı...

***

Dünyanın tüm çocukları kardeştir...
Esma da Berkin’in, Sevda’nın kardeşidir biliyor musun sen?
Çocuklar vazgeçilmez bir sevdadır benim için...
Siz, kendi çocuklarınızı sevin sadece!
Mısır’da da olsa, Suriye’de de...
Benim ülkemin topraklarında da...
Tüm çocuklar aydınlık günlerin habercisidir!
Kardeşliğimiz, dostluğumuz, çiçeklenmiş yüreğimiz tüm engelleri kaldırır...
Şafak söker gün ağarır!
İlkyazdır gelen unutma!
Hayatları takas edenler, şiddeti yaşam biçimi sananlar...
Darbeciler, diktatörler!
Bu ülke, yaşanır hale gelecek mutlaka bir gün!
Gök daha mavi olacak, denizler lacivert!
Polis Erol kredi borcu için intihar etmeyecek...
Albay Berk ve Tatar da tutuklandığı için...
Sandıktan darbe değil, demokrasiye açılan kapı çıkar...
Unutma arkadaş!
İki gün sonra...
Tam iki gün...
30 Mart Pazar...
Sandık başına!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları