Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Üçüncü Taraf

08 Ocak 2014 Çarşamba

İç koalisyondaki kavgaya “müdahil” olmak istiyor, ama bir türlü başaramıyoruz. Meydanda birbirine peşrev çeken pehlivanları, onların manevra yeteneklerini küçümsemiş, dönüp bize vuracaklarını anlamamış olabilir miyiz?
Ülkeyi hızla bir diktatörlüğe doğru götürdüğünü söylediğimiz ve bu işi yaparken Cemaat’in eli çabuk, gözü kara elemanlarından, acısı şimdi çıkan bir bedel karşılığında yararlanmayı pekâlâ beceren iktidar, şimdi yeni bir oyunu da ustalıkla uygulama aşamasında. Ama sen neredesin, biz neredeyiz sevgili kardeşim?

***

Aslında öncelikle bilmemiz gereken gerçek, bizim bu kavganın tarafı ya da bir tarafın destekçisi olmadığımızdır sevgili kardeşim. Biz bu kavganın öteki tarafıyız, üçüncü tarafıyız.
Önce şu yolsuzluk meselesini de bir açıklığa kavuşturalım. O yolsuzluklar yasamanın, yürütmenin ve yargının gücünü ellerinde toplamaya özen göstererek, Cemaat’ten oldukları söylenenleri büyük bir başarıyla kullanarak hızla diktatörlüğe doğru gidenlerin yolsuzluklarıdır. İnşaat ve ticaretle kendi ekonomilerini yaratmaktan, kadrolarını beslemekten başka çareleri yoktu. Derin bir sessizliğe gereksinimleri vardı. Silivri, Hasdal,1 Mayıs’ta Taksim engellemeleri; miting, yürüyüş yasakları, Gezi zorbalığı işte bunun için gerekiyordu. Anlaşılıyor ki, iktidar olabilmek ve iktidarı her ne pahasına olursa olsun sürdürebilmek için gerekli olan Silivri ve Hasdal’a şimdi yine gerek duyuyorlar. Baskıdan zorbalıktan vazgeçmeyeceklerini her fırsatta gösterenler şimdi birdenbire “başsavcı” oldukları günleri unutuverdiler de “yargılamaların yenilenmesine yeşil ışık yakmaktan” söz etmekteler.
Ben böyle zamanlardan korkarım sevgili kardeşim. Yalnızca çekilen acıların hızla unutuluvermesinden değil, atılan adımların zorbalığın strateji ve taktikleriyle ilişkisinin görülememesindendir korkum. Korkum yolsuzlukların iktidarın uygunsuz işlerinden birisi olarak küçümsenmesi, muktedir olmanın ekonomi politikası olduğunun unutulmasıdır.

***

Kavgayı seyretmenin şehvetinden kurtulalım artık. Böyle zamanlarda diktatörlüğe doğru koşar adım gidenlerin manevralarına kanmak, hızla devreye giren “devlet refleksi”nin kurbanı olmak çok kolaydır. İktidarın sureti haktan görünme çabalarına prim vermek, bir kere daha aldanmak neden bizim yazgımız olsun ki sevgili kardeşim. Bu iktidar Cemaat’ten hesap sorarak demokratlaşmaz. Cemaat, “yolsuzlukların peşine düştük” iddiasıyla iktidarla birlikte yaptıklarının hesabını vermekten kurtulamaz. Ama sen de “devlet tehlikededir” telaşıyla ortaya çıkanları görmeli; “cehenneme giden yoldaki iyi niyet taşlarının” üzerinde yol alanlara işin bu yönünü de anlatmalısın.

***

Sorularımız aslında basittir: Bu iktidar, bunca zulmün, baskının, zorbalığın Gezi’de mavi siyah bir karanlığa uğurladığımız gençlerimizin hesabını vermeyecek mi? Tamam, iktidarın Cemaat’in gücünü de kullanarak doldurduğu Silivri, Hasdal boşaltılsın, insanlar nasıl olacaksa adil bir şekilde yeniden yargılansınlar, ama bunu bu iktidar mı yapacak? Diyelim yaptı, ne istiyor karşılığında?
Bugüne kadar elbirliği ile ensemizde boza pişiren iç koalisyon çatırdamışsa zorbalığa dur demenin zamanı gelmiş demektir. Bu türden bir değişiklik taraflardan birinin yanında saf tutarak “devlet refleksi”yle ortaya çıkanların peşine takılarak, iktidara manevra alanı açarak olmaz. Bizi bir ikilemin, çaresizliğin için itmek isteyenlere boyun eğilebilir mi? Birikti her şey. Sıradan siyaset bizi bu girdaptan çıkaramaz.
Unutma sakın, biz üçüncü taraf, sokaktaki tarafız sevgili kardeşim..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları