Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Telefonları Dinlemeli mi?

22 Ocak 2014 Çarşamba

Bu kadar basit bir sorunun yanıtı da basit olmalı herhalde. Dinlememeli. İki kişinin ya da üç beş kişinin (artık konferans yöntemi de var biliyorsunuz) kendi aralarında konuştuklarından kime ne?.. Peki, o konuşmalar bir suça işaret ediyorsa, bir kuşkuyu besliyorsa o zaman ne olacak? Devlet çareyi bulmuş. O zaman mahkemeden karar çıkartacak, o kuşkulu kişilerin telefonlarını ya da nerede olursa olsun kendi aralarında konuştuklarını dinleyecek. Böyle bir durumda en önemli işlerinden birisi yolsuzlukları, hukuksuzlukları kamuya duyurmak olan basın ne yapacak?
Günümüzün yakıcı sorusu budur?

***

Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici pazartesi günkü köşesinde bu konuya değindi. Bildirici’nin bu konudaki görüşü şöyle: “... Gazetecilik açısından gizli kayıtların yayımlanması konusunda belirleyici olan o gizli kaydın yasal yollarla yapılıp yapılmaması yani yöntem değildir. Temel alınması gereken soru, o kayıtların yayımlanmasında ‘kamu yararı olup olmadığı’dır.”
Yine aynı gazeteden Sedat Ergin de dinlemelerin yayımlanması konusunu dün köşesinde ele aldı. Ergin ancak yasal olması koşuluyla dinlemelerin yayımlanabileceğini savunuyor. Şöyle diyor Ergin: “Telefon dinlemelerinin yayımlanmasında esas alınacak ölçüt bu dökümlerin yasal yollardan elde edilmesidir.” Doğrusu tartışmaya değer. Ama öncelikli ve ortak kanı özel hayatı ilgilendiren konuşmaların yayımlanmasını her iki yazarın da onaylamadığıdır.

***

Hürriyet gazetesinin iki değerli yazarının bu konuyu ele almasına yol açan gelişme ise herhalde gazetemiz yazarı Can Dündar’ın Artı-1 TV kanalında “Canlı Gaste”de Başbakan Erdoğan’ın da kısa bir şekilde dahil olduğu telefon görüşmelerini yayımlamasıdır. Bu görüşmelerin yasal yollardan, yani hâkim kararı ile gerçekleştiği anlaşılıyor ve her ne kadar medya bu önemli ve yasal yollardan yapılmış dinlemelere farklı nedenlerle ilgi göstermemiş olsa da o görüşmeler orada duruyor, değerlerinden de bir şey yitirmiyorlar.
Zaten dün Can Dündar da medyanın bu ürkek, kamu yararını dikkate almayan tutumuna Cumhuriyet’teki köşesinde “Nasıl Görmezsiniz” başlıklı yazısında değindi. Şöyle dedi: “Nihayet biri gördü: Mehmet Y. Yılmaz, Artı 1 TV’de yayımladığımızBaşbakan’ın tapelerini dünkü Hürriyet’te gündeme getirdi.”
Aslında Dündar’ın “nasıl görmezsiniz” serzenişi bir başka serzenişi de hak ediyor ama bu o kadar önemli değildir. Can, “Nihayet Biri Gördü” diye yazarken kendi gazetesinin bir yazarının, yani benim “Kanun Yapıyoruz Kanun” başlıklı yazıda konuyu ele aldığımı görmemişti. Görmek her zaman kolay olmuyor. Ama dediğim gibi bu o kadar önemli değil. Önemli olan ilkesel olarak konunun tartışılıyor olmasıdır.

***

Ben daha çok Bildirici’nin “kamu yararını” öne alan değerlendirmesini “kamu yararı” kavramı çok tartışmalı da olsa doğru buluyorum; gazetecinin ortaya çıkmış olan ve kuşkusuz özel hayatı ilgilendirmeyen yasal ya da yasadışı dinlemeleri kamuya duyurmasının doğru olacağını düşünüyorum. “Temel hukuk kavramlarını henüz içselleştiremedik” yaklaşımının muhafazakâr, bizi ikinci sınıf yapacak bir yaklaşım olacağı kanısındayım. Gazeteci ortaya çıkmış bir gerçeğe gözlerini kapatamaz. Peki, biz bu türden dinlemelere gözü kapalı inanmalı mıyız? Hiç kuşkusuz bu soruya “evet, inanmalıyız” yanıtı da verilemez. Biliyoruz ki, bu türden dinlemeler, tapeler her türden çarpıtmaya, üzerinde oynamaya elverişlidir. Pek çok davada bu türden dinlemeler, pek çok “sehven” yapılmış “hata” insanların hayatını kararttı.
Konu karmaşıktır ve özel bir özeni gerektiriyor. Gerçekten de olanı biteni görmek gerekiyor. “Nihayet gördüler” derken de...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları