Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Siyasette Ceza ve Beceri

25 Ağustos 2013 Pazar

Siyaset çok anlamlı bir sözcük. İçine birden çok kavram sıkışmış. Aynı zamanda çok lastikli, çek çekebildiğin yere. Mustafa Nihat Özön’ün sözlüğünde dört anlam sayılıyor: Ülke yönetimi; ceza, ceza olarak öldürme; politika; diplomatlık. Değerli hocamız Cem Eroğul Yordam Kitap’tan çıkan Siyaset Bilimi adlı çok önemli eserde “Siyaset” bölümünü yazdı, oradan aktarıyorum; Ferit Develioğlu bu dört anlama bir de “seyislik, at işleri ile uğraşma”yı eklemiş. Eroğul Hocam, “kök eşliği nedeniyle sözcüğün kökeninde bu anlam varsa da artık seyislikle siyaset tamamen ayrılmış durumdadır” diyor. Katılıyorum. Cem Eroğul Hocam, “ceza” anlamının da silinmeye yüz tuttuğunu aktarıyor. “İngilizce ve Fransızca sözlüklerde ‘politika’nın hiçbir zaman böyle acı bir anlam taşımadığını” da ekliyor. İngiliz ve Fransızlar kendi geçmişleriyle övünmek için olsa gerek, siyasete “beceriklilik - işbilirlik ” anlamını da yüklemişler.

\n

***

\n

“Ceza”nın siyasetin anlamlarından birisi olarak hâlâ geçerli olduğu kanısındayım ben. Her ne kadar “silinmeye yüz tutmuş” olduğu söylense de ben silinmek ne kelime, cezanın hâlâ siyasetin belirleyici anlamı ve aracı olduğunu düşünüyorum. Siyaseten tutuklu olanların sayısına bakın, gösterilerde kullanılan tazyikli su, TOMA, biber gazı cezalarına bakın, öldürülen gençlere ve bu cinayetleri savunan devlet memurlarına bakın, siyasetçilerin sözlerindeki şiddete, öfkeye bakın, göreceksiniz. Siyaset yapabilmek için yargının kılıcının ne kadar sık kullanıldığını ve keskin yüzüne ne kadar sık başvurulduğunu hatırlayın, siyasette “ceza”nın hâlâ geçer akçe olduğunu kabul edeceksiniz.
Kuşkusuz Başbakan
“diktatörlük olsaydı sizi sallandırırlardı” anlamında bir iki söz ettiyse de 12 Eylül dönemindeki gibi “siyaset meydanları” kurulmadı ülkemizde. Bu daha çok yargıda idam cezası olmadığı için yargısız infazlar yoluyla gerçekleşiyor. Ama sonuçta idamın yerine konmuş müebbetler, ağırlaştırılmış müebbetler var. Hatta mahkemeler iyi hal indiriminden ağırlaştırılmışını müebbete çeviriyorlar ki, hak siyaseten yerini bulsun.

\n

***

\n

Hiçbirisi şaka değildir. Türkiye’de siyasette cezanın yeri gittikçe kökleşmektedir. “Evvel eski böyleydi” diyenlere söylenecek olan şudur: Haklısınız, öyleydi, fark cezanın siyasette öne geçmesi, diğer araçları sollamasıdır. Üstelik bunu “yok canım bunu da nereden çıkardınız, ne cezası, ne diktatörlüğü, ne baskısı, siz özgürlüğü sayemizde gördünüz, basın özgürlüğünü size biz armağan ettik” havalarıyla birlikte servis ediyorlar ki sanırım bu da maharet, beceriklilik sınıfına giriyor.
Bence İngilizlerin, Fransızların siyasete yükledikleri
“beceriklilik” de kimi ülkelere “uygarlık ve demokrasi” getirmekteki ustalıklarından kaynaklanıyor. Sömürgecilik dönemlerindeki büyük başarılarını, işbitiriciliklerini, kanlı becerilerini siyasete yükledikleri bu derin anlamla sözlüklerine kaydetmişler ki unutulmasın. Şimdilerde de bu beceriyi Ortadoğu’da sergilemiyorlar mı? Fransa’nın becerikli halini Libya’da görmedik mi? Şimdi de Mısır’da, Suriye’de, Lübnan’da kimbilir hangi “Becerikli Bay Ripley’ler” iş başındadır. Ankara’da, İstanbul’da, güney sınırımızdaki turistik illerimizde artan turist sayısının, çok mu kuşkucuyum, siyasetteki bu uluslararası beceriklilikle yakından ilgili olduğunu düşünmeden edemiyorum.
Evet siyaset sözcüğü çok anlamlıdır. Türk Dil Kurumu son zamanlarda başarıyla yürüttüğü
“dili siyasete uyarlama” becerisini bir kere daha göstermeli ve tez elden siyaset sözcüğüne “beceriklilik- işbitiricilik” anlamını da eklemelidir.
Örnek olarak da
Bekir Bozdağ’dan ya da Hüseyin Çelik’ten bir iki cümle almak gerçekten öğretici olacak, zihinleri açacaktır.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları