Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Powell'ın Alnındaki Leke

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Bütün dünya izliyordu. Uzunca bir masanın üstüne birtakım kamyon maketleri, tuhaf borular dizilmişti. 5 Şubat 2003’te BM Güvenlik Konseyi Salonu’nda düzenlenen bu büyük gösterinin konuşmacısı ABD’nin Dışişleri Bakanı Colin Powell’dı ve Powell “kanıtları” masanın üzerine dizmişti. Türkiye’de de hazırlıklar tamamdı. ABD askerleri Türkiye üzerinden Irak’a girecek, “11 Eylül teröristlerine kol kanat geren, kitle imha silahlarına sahip şu Allah’ın belası Saddam devrilecekti. Ama 1 Mart’ta Meclis’ten beklenen karar, yani tezkere çıkmadı.
Amerikalılar Saddam’ı devirdiler, Irak’ı kan gölüne çevirdiler Türkiye’ye de çok kızdılar. Türkiye ise çok gururlandı.

\n

***

\n

Peki BM Güvenlik Konseyi’nde sunum yapan Colin Powell’a ne oldu? Powell, Irak yakılıp yıkıldıktan sonra, BM Güvenlik Konseyi’nde, Irak’ı kitle imha silahları üretmekle, El Kaide’ye destek vermekle suçladığı baştan aşağı yalan konuşmasının, “yaşamında kara bir leke olarak kalacağını” söyledi.
Şimdi görev
Kerry’dedir.
Artık sunum yapmıyorlar. Savaş medyasını harekete geçirdiler. Mantıkla açıklanamayanı
“Bu Esad deli midir ki, dünyayı ayağa kaldıracağı besbelli bir işi yapsın” diyenlere “Yahu siz Esad’da akıl mı arıyorsunuz” esprisi ile yanıt veriyorlar. Onlar için önemli olan, ileri sürülen kanıtın gerçek olup olmaması değil, dünyanın diktatörleri, güç sahipleri tarafından dile getiriliyor olmasıdır. Biz bunu iyi biliyoruz; özel mahkemelerimizden, “diktatör olsam yanmıştınız” diyen, her şeyi bilen ve yönetenimizden biliyoruz.

\n

***

\n

Şimdi Türkiye yine bir sınavdan geçiyor. 2003’te ABD’ye destek çıkamamanın acısını çekenler, bu kez işi sağlam kazığa bağlama niyetindeler. Belki tezkereli, belki tezkeresiz büyük desteklerini gösterecek, çökmüş politikalarını “değerli yalnızlıktan” kurtarabilecekler.
Çok sabrettiler, büyük risk aldılar ama işte sonunda...
Peki sonra ne olacak? İşler planlandığı gibi gidecek mi? Sınırlarımızdan içeriye 3000- 4000 kişilik
“kaçakçı” piyade ve süvarinin hücuma geçebildiği, şeriatçı El Nusra haydutlarının yıllar sonra kimliklerine kavuşan Suriye Kürtlerine saldırdığı bu bölgede işler nasıl gelişecek? Diyelim Esad devrildi, insanların kalplerini söküp yiyenler büyük biraderlerinin desteği ile kıyıma, kıyama giriştiler ve diyelim ki Amerikan halkı bir kere daha “geri dön asker” dedi, siz ne yapacaksınız? Tarih tuhaftır, unutmaz ve zaman geçip gider.
Siz de geçip gidersiniz.

\n

***

\n

Afrika ve Ortadoğu ülkelerine kendi sorunlarını kendilerinin çözmesi için hiçbir zaman fırsat verilmemiştir. Lumumba’yı, onun Kongo’sunu hatırlayın. Hayır izin yoktur. Tunus’ta işsiz delikanlının bedeniyle yaktığı ateşi ondan alıp bölgede kanlı bir iç savaşın ateşine çevirenler ne utanmak biliyor ne arlanmak.
Hayır bu bölgeyi hiç bırakmadılar, bırakmazlar.
Türkiye bu bölgede, laik demokrasi için adım atmayı başarmış bir ülkeydi. Şimdi her şey tehlikededir. Çünkü
“stratejik derinliklerin”, “değerli yalnızlıkların” adamları, bölgeyi saran ateşten korunmak yerine 2003’te yaptıkları “hatayı” düzeltmek, yalnızlıklarını sona erdirmek, yeniden büyük biraderin sevgili ortağı, bölgenin muhtarı olmak istiyorlar. Böyle zamanlarda kendini sokakta sınayan baskı ve zorbalık, “yasallığına” daha çabuk inanır. Dışarıda büyük ittifakların içinde kahraman kesilenler, içeride doymak bilmez heveslerini, rüyalarını gerçeğe dönüştürmek için acele ederler.
Zaman kalmadı, tehlike kapıda ve kapıyı içeriden açacaklar.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları