Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Paris Düştü mü? (16.10.2016)

16 Ekim 2016 Pazar

Memlekette işlerin iyi gitmediğini herkes biliyor. Dolar 3 TL’yi geçti. İşsizlik resmi verilere göre, ki gerçeğin öyle olmadığını hepimiz biliyoruz, yüzde 10’larda. Gençlerde işsizlik de yine resmi rakamların iki katıdır. Her zaman yalan IMF raporları bile ne dünyada ne Türkiye’de durumun parlak olduğunu söyleyebiliyor. Bölgedeki hep burnumuzu soktuğumuz karmaşanın ortasında, çıkmazlar içinde bir ülkeyiz. Eski ortağının değerli bir armağanı olan kanlı darbenin korkusunu ve sevincini yaşayan iktidar partisi durumu, başka hiçbir şeyi dikkate almadan değerlendirme yolundadır.

***

Pek kolay olduğu sanılan “devleti yeniden kurma” iddiasına açık ya da ürkek destekler onu çok sevindiriyor. Başkanlık meselesi bu sevinç kaynaklarından biridir. Gerçekte o yalnızca atılan adımların “taçlandırılması”, işin “bitirilmesi” olacaktır. Kalıcı, uzun erimde sonuç vermesinin kesin olduğu varsayılan adımlar ise eğitim alanında gerçekleşiyor. Okulların imam hatipleştirilmesi, anaokul yaşlarından başlayarak çocukların cemaatlere teslim edilme kapısının ardına kadar açılmış olması bu kapsamdadır.

***

İktidar, darbe girişiminin yarattığı travmadan yararlanarak, ne kadar muhalif varsa hepsini temizleme niyeti, çabasıyla demokratik hakların son kırıntılarını da süpürmek üzeredir. İtiraz eden ya da etmesi muhtemel kişiler, kurumlar ağır tehdit altındadır. Yürümek yasak, toplanmak yasak, aşure dağıtmak bile yasak. OHAL’in kolu uzun, KHK’lere “meşruiyet” desteği Anayasa Mahkemesi’nden. İktidar partisi ekonomideki tehlikeli gidişe aldırmıyor; tarihin hep yazdığı, gidişatla bağlantısına dikkat çektiği gibi savurganlıktan, şatafattan geri kalmıyor.

***

Böyle zamanlarda baskının, tahakkümün her türden sembolü üstünüze yürür. İtirazlarınızı, baskılara karşı çıkışlarınızı hep başka zamanlardan, tarihin içinden, azıcık oynayarak, uygun hale getirmeye özen göstererek, zorlayarak çekip çıkardığınız, anakronik olmasına aldırmadığınız, “libero” dünyanızda hep haklı olduğunuza inanmanızı sağlayacak iddialarla süslersiniz. İşe yaramayacaktır. Bir adım ötesi “yapacak pek bir şey kalmadı, işte yalnızca itirazımızı kaydediyoruz” teslimiyetidir.
Peki, Paris düştü mü yani?

***

Hayır, yine Papaz Niemöller yakınmasına ya da Samuel Beckett’in “Hep denedin, hep yenildin, olsun, gene dene, gene yenil, daha iyi yenil” diye tersten umut aşılayan sözlerine sığınacak değilim. “Tamam sıfırdan başlıyoruz” diyen arkadaşların dediği noktada olduğumuzu da sanmıyorum. Gerçek şu ki; bizim kendimizi en dipte hissettiğimiz nokta her koşulda iktidarda olanların en yenilmez olduğu nokta değildir. Genellikle ikisi arasındaki ilişkinin diyalektiği, zamana yayılmış olsa bile, bize de bağlı olarak hızlı bir altüst oluşa işaret ediyor olabilir.

***

Şu günlerde iktidarın da liberal muhalefetin bir kesiminin de karalamadan geçemediği Mustafa Kemal’in çok önemli bir sözünü yineleyip duruyorum. “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatandır.” Biliyorum içeride de dışarıda da kötüye gidiyor işler. Neredeyse işitme mesafesinden top sesleri geliyor. Yükselen dumanlar besbelli bölgesel ve kim bilir belki daha büyük bir hesaplaşmanın işaretidir. Ama yine de...
Paris daha düşmedi...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları