Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Mustafa'ların Davası

28 Temmuz 2013 Pazar

Türkiye büyük bir duruşma salonuna benziyor. Savcının sürekli konuştuğu, yargıçların aynı hizada bulundukları savcıyı dikkat ve huşuyla dinlediği, avukatların ise güçbela girebildikleri, müdahil olabildikleri, savunma yapamadıkları bir dava görülüyor bu duruşma salonunda. Ama dışarıda davayı her olanağı kullanarak izleyenlerin kurdukları başka bir mahkeme daha var.

\n

Savcı memleketi ikiye bölen davanın sonunu biliyor. Bildiğini de herkesin bilmesini istiyor. Hariçten gazel okuyanlara, memleketin dışından olup biteni kınamaya kalkanlara da ateş püskürüyor. Peki, ne olacak?
Dava divana mı kalacak?

\n

***

\n

Zamanlar değişti, artık hiçbir dava divana kalmıyor. Sandık sandık dedikleri halkın toplandığı meydanın orta yerine konuyor, orada içine dışına bakıyorlar, bulunan delikler, çatlaklar kapatılıyor ya da savcı çekip gidiyor kendiliğinden kendi sükûnetine. “Kalsın benim davam divana kalsın” dese de şair, hiçbir dava divana kalmıyor. Çünkü memleketi boydan boya kaplayan davalar ikili görülüyor. Birinde astığı astık kestiği kestik muktedirin hükmü okunuyor, diğerinde halkın.
İşte
Mustafa da bu nedenle “5 Ağustos’ta hükmü değil halkı bekliyoruz” diyor.

\n

***

\n

Bu davanın memlekete en büyük zararlarından biri Avrupa’nın Amerika’nın aydın çevrelerinde Türkiye’nin hukukla ilgisinin kalmadığına kesin gözüyle bakmaları, yaşanan dönemi 12 Eylül askeri darbe günleriyle kıyaslamaları ve daha tehlikeli bulmaları oldu. Öyle görüyorlar.
Ve öyledir zaten.
Yazarlar, çizerler, akademisyenler, sanatçılar Türkiye’de olup bitenleri, yığınsallaşan muhalefete söz hakkı tanımayan iktidarı ve davaları kaygıyla izliyorlar. Yapılan yazılı sözlü açıklamalara, yayımlanan makalelere iktidar çevrelerinin harcıâlem tehditleri, çarıklı erkânıharp yanıtları ise güldürüyor onları.

\n

***

\n

İki büyük davanın sonuna yaklaştık. İkisi de başta söylediğim gibi memleketi buyük bir duruşma salonuna çevirmiştir. Üçüncüsünün, casusluk davasının ise komedi olduğunu galiba kendileri bile fark ettiler.
Yargıtay’daki Balyoz davası sahte dijital delillerle kurgulandığı için büyük bir hukuk skandalı olarak tarihe geçmek üzere.
Mustafa’ların davasının ise yalnız hukuk tarihine değil, hukuk literatürüne de geçeceği kesin. 23 farklı iddianamenin birleştirildiği tuhaf bir dava bu dava. Yargılananların arasında bulunan Prof.’lar, rektörler, dünyaca ünlü hekimler, gazeteciler davanın başından beri kendilerine yöneltilen suçlamaları öğrenemediler. Birbiri ile ilgisi olmayanların bir torbaya konduğu
“iddia edilen Ergenekon terör örgütü”ne üyelikleri kanıtlanamadı. Şimdi “hükümeti yıkmaya teşebbüs” iddiasına sığındı savcılar ama bu işin nasıl olduğuna dair bir delil de ortaya konmuş değildir. Halk ise iddiaların hiçbirine inanmadı. Üstelik sanıklardan kimilerini milletvekili seçti.

\n

***

\n

Memleketi büyük bir duruşma salonuna çevirdiğiniz zaman bunun sonuçlarına da katlanırsınız. Sizin duruşma salonunuzda savunma yapamayan, olmadık iddialarla, yüzünü gösteremeyen tanıklarla sanık yapılmış olanlar, onların avukatları halkın duruşma salonunda; parklarda, meydanlarda özgürce konuşacaklar.
Halk Gezi Parkı’nda sırrı çözdü. Sizin yalnızca ağaçları değil insanları da yok etmek istediğinizi, memleketi büyük bir yapsat şantiyesine çevirdiğinizi, on-on beş yıla yaydığınız niyetinizi, telaşınızın nedenini anladı.
Davanın divana kalm
amasına da orada karar verdi zaten halk.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları