Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Karikatürlü Ev

24 Ocak 2014 Cuma

Mizahın toplumlara yönelen baskı ile orantılı olarak geliştiği hep söylenir. Gezi Direnişi de bu tezi güçlendirmedi mi? Ölümlere, ağır yaralamalara, kentin meydanlarını saran biber gazı bulutlarına gençler, yığınsal direniş ve mizahın alt edilmez gücüyle karşı koydular. Direnişin geniş ve yaygın bir destek bulmasında sokaklara, evlere, işyerlerine yerleşen, karşı çıkanların bile öykünmek durumunda kaldıkları ve yaygın bir şekilde sosyal medyayı saran, sarsan “bağzı şeylerin” etkisi büyük oldu.
Sözün ve çizginin kaba kuvveti alt edebileceğini bir kere daha gördük.
Görece rahat toplumlarda ya da “serbest piyasacı” sistemin kendini çok rahat hissettiği toplumlarda mizah sıradanlaşıyor gibi gelir bana. Bilmiyorum doğru mu ama çelişkilerin bin bir yöntemle yatıştırıldığı, isyanların bile evcilleştirildiği Batı ülkelerinde mizah, bizim gibi ülkelerdeki zekâyı sürekli harekete geçiren, neredeyse ele avuca sığmaz yoğunluğa ulaşamıyor.
Belki mizahla, onun özgün bir dalı olan çizgiyle ilgili bir iki şey daha söylenebilir.
Çizgi, bir makalenin, bir yazının, bir araştırmanın kimi zaman söylemekte, anlatmakta zorlandığını bir çırpıda anlatabiliyor. Mizahın sınırlarını zorlayan karikatürün ise insanı düşündürdüğü ve o yazılamayan, kimi zaman yazıya gelmeyen makaleyi doğrudan izleyene yazdırdığı da bir gerçektir. Çizgideki soyutlama gücü yazının zorlandığı mesafeyi bir çırpıda aşabiliyor. Yazının deyim yerindeyse diplomatik kaçış noktaları onda yok. Sansür, otosansür çizgiye, karikatüre sızmakta zorlanıyor.
Zorbalık ve zulüm de işte orada güçlü, alt edilmez bir hasımla karşılaşıyor.
Baskı ile zorbalığın artmasının, mizah sanatlarındaki gelişmeye etkisi, zorbalıkla mizahın bire bir ilişkisi demek ki doğrudur ve ülkemizin pratiği de bu tezi doğruluyor.

***

Karikatürlü Ev”lerin sayısının artması da bunun bir başka kanıtı. Çizerimiz Kamil Masaracı’nın girişimiyle başlayan ve sayısı altıya ulaşan Karikatürlü Ev’lerin altıncısı Ayvalık’ta açıldı. Ben de oradaydım ve ilginin büyüklüğünü, özellikle ilkokul çağındaki gençlerin heyecanını gördüm. Ayvalık insanlarının sanatın hemen bütün dallarına ilgisi zaten biliniyor ama Karikatürlü Ev’in açılışına da neredeyse yığınsal katılımları görülmeye değerdi. Belki kenti süsleyen tiyatro, sergi duyuruları, afişleri arasında gerçekten özenle, yaratıcılıkla hazırlanmış güzel afişin de katılımın büyük olmasında payı büyüktür.
Ama belki bu ilginin önemli bir nedeni de Karikatürlü Ev’in kentle ilişkisini hep sıcak tutmuş Oktayımızın, Oktay Ekinci’mizin adını taşıyor olmasıdır. Kentin ana caddesinde adı güzel eski “Kırlangıç Fabrikası” girişindeki sempatik yapının duvarını boydan boya kaplayan Karikatürlü Ev yazısı da Oktay’ı pek güzel anlatan bir çizgi ile süslüydü. Elinde T cetveliyle, dosyalar, kitaplarla Semih’in çizgisiyle Oktay’ın güleç yüzünü Ayvalıklılar gelip geçerken hep görecekler artık. Oktayımızın eşi sevgili Zehra Ekinci de oradaydı ve hüznümüzü bu işin önemini birbirimize anlatarak, Oktay’ı sevgiyle anarak hafifletmeye çabaladık.

***

Ama çocukların Karikatürlü Ev’de kâğıda kaleme sarılmaları, Ercan Akyol ve Kamil Masaracı’dan “nasıl çizilir”in ilk atölye dersini almaları, coşkuları görülmeye değerdi doğrusu.
Anladım ki mizah büyük bir güçtür. Gezi Direnişi’nde gördüğümüz hayal ya da gönlümüzden geçen değil, gerçektir. Mizah “bağzı şeyleri” gerçekten değiştirebilir. Ve zorbalığın, zulmün hiç şansı yok mizah karşısında.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları