Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Jüpiter Hazırlanıyor

03 Ocak 2014 Cuma

Ekonominin iyi gitmediğinin somut kanıtı, asgari ücrete pek gülünç bir artışın yapıldığı gün onu kat kat aşan zamların ilan edilmiş olmasıdır. Serbest piyasacı ekonomistler bu türden karşılaştırmaları sevmezler. Onlar daha çok “büyüme” rakamlarıyla ekonomiyi anlatmayı, “pastanın büyümesinin erdemlerini” sıralamayı severler. Ne var ki pasta büyüdükçe yoksullara düşen paydaki artışlar şaka gibi kalmaya mahkûmdur. O artışların temel mal ve hizmetlerde domino etkisi kaçınılmaz zamlarla daha açıklandığı gün geri alınması ise serbest piyasacılığın altın kuralıdır.
Gene öyle oldu. Asgari ücrete yapılan yüzde beşlik zam, hepi topu 30-40 liradır, temel maddelere yapılan zamlarla geri alınması arasında bir dakika nefes alacak zaman bile bırakmadılar. Serbest piyasa ekonomisi, süreklilik gösteren krizini alt kesimlere ödetmekten başka yol bilmez. Sorulardan, sorgulardan ise hiç hoşlanmaz, hemen ağzı kalabalık ekonomistlerini piyasaya sürer. Devlet ise muhtemel itirazları karşılamak için sopasını hazır tutar.

***

Apaçık haksızlığın ilanı olan bu türden durumlarda devleti yönetenlerin öfkeleri yüzlerine de, sözlerine de yansır. Haksız oldukları için öfkelenirler. Diderot “Filozofça Düşünceler”de bu türden öfkeye kapılanların haksızlıklarını şöyle anlatıyordu: “İki tartışmacı arasında öfkeye kapılanın haksız olduğuna bire karşı yüz konabilir. Menippe Jüpiter’e şöyle der: Cevap vereceğin yerde yıldırımına başvuruyorsun, o halde haksızsın.”
Haksızdırlar ama bunu hiçbir koşulda kabul etmezler.
Haksızlıkları zirveye çıktığında ise kendi koydukları kuralları bile çiğnemekten çekinmediklerini yaşadığımız günlerden biliyoruz.

***

Yakın zamana kadar sık sık başvurdukları “büyük bir iş için ortaya çıktık, ne yapalım kurunun yanında yaş da yanıyor, olacak o kadar” dedikleri “hukuklarını” bile bir yana bırakarak eyleme geçtiler artık. Birbirlerini tepelemeye çalışırken, foyalarının meydana çıkmasına bile aldırmıyor, hukuksuzlukların, birlikte başvurdukları zalimliklerin saçılıp dökülmesinden rahatsız olmuyorlar. Öyle bir kavgaya giriştiler ki, biri öbürünü alt etmeden bitecek gibi görünmüyor.
Bu durumun farkında olsun olmasın halk için, halk sınıfları için bir şans ortaya çıkıyor böylece. Ortaya çıkan haksızlıkların, hukuksuzlukların sahiplerinin çırılçıplak kalıvermesi, tarafların birbirini suçlarken zorunlu olarak yaptıkları itiraflar, gerçeklerin görülmesi için bir fırsat yaratıyor.
Bu itirafların değeri büyüktür. Yeter ki, yaratılan sis pus içinde aklı başında siyasetçiler, aydınlar gerçeğin kaybolup gitmesine fırsat vermesin, bu şansın değerlendirilebilmesi için harekete geçebilsinler.

***

Bu kavganın nasıl sonuçlanacağına ilişkin öngörülerde bulunanlar genellikle halkı işin içine katmadan senaryolar yazıyorlar. O senaryolarda da bütün yollar baskıcı bir rejime, serbest piyasacılığın krizlerinin faturasını her zaman halka ödetmenin zorbalığına çıkıyor.
Çare halkın kendine, ülkesine sahip çıkmasıdır. Ama önce bir saptama yapmakta yarar var: İğdiş edilmiş, kişiliksizleştirilmiş, Batı karşısında korunmasız bırakılmış dış politika, büyük darbe yemiş, laikliği zedelenmiş demokrasi, aydınlanma ışığından her geçen gün biraz daha uzaklaşan Cumhuriyet ile Türkiye soluksuz kalmak üzeredir.
Ortağının ihanetine uğrayan Jüpiter’in çareyi; sağa sola yıldırım yağdırmakta, 12 Eylül yöntemlerine sarılmakta aradığı da gözle görülüyor artık.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları