Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Haziran Bir Ruh mu?

11 Ağustos 2013 Pazar

Toplumsal muhalefetin muhalif siyasi partilerin bir adım önünde olması şaşırtıcı gelebilir, ama belli dönemlerde böyle olması da kaçınılmazdır. Haziran ayının tümünü kaplayan, neredeyse tüm illerde, ilçelerde kendini gösteren direniş, bu türden bir toplumsal muhalefet hareketiydi. Yaygınlığının, yığınsallığının ve sürekliliğinin temel nedeni farklı siyasi görüşlerin kendiliğinden cepheleşmesi de değildi.

\n

Direnişe karakterini veren, farklı toplumsal muhalefet hareketlerinin varlığı oldu. Akademideki itirazların, bir süredir su yüzüne çıkmış ve haklılık kazanmış öğrenci hareketinin, gittikçe genişleyen, tüm yurtta nerede bir HES girişimi varsa orada örgütlenmeye başlamış, nükleer santrallara, siyanürlü altın arama girişimlerine, betonlaşmaya karşı dirençli bir çevre hareketinin varlığı, bir araya gelmesi Haziran Direnişi’ni belirledi. Güçten düşmüş işçi hareketinin direnişe desteği, sol siyasi partilerin, sosyal demokrat milletvekillerinin dayanışması hareketi renklendirdi ama belirlemedi. Kürt hareketinin AKP ile direniş arasına sıkışmış desteği de öyle.

\n

***

\n

Haziran Direnişi ile ilgili nesnel bir durum saptaması yapmak gerekiyorsa, ki gerekiyor, öncelikle bunları söylemek yerinde olur diye düşünüyorum. Haziran Direnişi klasik anlamda siyasi bir nitelik taşımıyor. Ama savunduğu hedefler açısından tümüyle siyasi bir karakterdedir. Yukarıda saymaya çalıştığım toplumsal muhalefet hareketlerinin tümünün karşı olduğu, itiraz ettiği odak siyasi iktidardır.
Çevre hareketi her kasabada, her ilde karşısında iktidar partisini buldu. Statükonun hep kendine yontan keseri ile karşılaştı. Sorunlarını dile getiren öğrenciler karşılarında hep onu buldular, onun düşmanca, sert darbesi ile karşılaştılar. Kadınlar karşılaştıkları erkek şiddetinin ideolojik formasyonunu iktidar blokunda ve onun kararlarında, söylemlerinde gördüler. Meslek odaları zaten on yıldan bu yana sürekli olarak hak ve yetkilerinin tırpanlanması için olağanüstü bir çaba harcayan iktidarla mücadele halindeler. Sendikalar ise 12 Eylül’de aldıkları darbelerin üstesinden gelmeye çabaladıkça iktidardan yeni ve daha kalıcı darbeler yediler.

\n

***

\n

Bu arada iktidarın topyekûn saldırısının Ergenekon, Balyoz, KCK dava ve tutuklamalarının yarattığı gergin siyasi ve psikolojik ortamın, insanları yıldıran ve “eh artık yeter!” dedirten gözleme, dinleme, izleme faaliyetlerinin, “her şeyi ben bilir ben belirlerim” despotluğunun payı da büyüktür. Böyle bir zemin üzerinde Gezi Parkı’nda ağaç kırımına girişilmesi ve TOMA’lı, biber gazlı sert müdahale, bardağı taşırdı, direnişi başlattı.
Gezi Parkı’na saldırı direnişin nedeni değil, vesilesidir.

\n

***

\n

Şimdi iktidar çevrelerinde bir “Eylül korkusu” olduğu söyleniyor. Haziran Direnişi’nin geniş kitlelerde “bundan böyle her şeye eyvallah demeyeceğiz” bilincini canlandırdığı söylenebilir. Artık böyle bir toplumsal muhalefet var ve bu yeniden şişeye sokulamaz. İktidar çevrelerinin ısrarla “Eylülde yeniden başlayacaklarmış” fısıltısı ise daha çok hareketi bastırmaya yönelik bir ön alma gibi görülmelidir.
Haziran Direnişi canlıdır.
Kimileri ise bu hareketi tanımlar, geleceğini okumaya çalışırken,
“buharlaşan spontane hareketlere” benzetmeyi pek seviyor. Şöyle diyorlar mesela: “Bilincine varıp da ‘örgütlenmek’ benzeri girişimlerden söz etmiyorum bu aşamada. ‘Eyleme devam’ falan hiç demiyorum. Ama bir bilinci açık, uyanık tutmak ve yaratıcı olmak gerek. Olay, bunların mümkün olduğunun işaretlerini verdi.”
Kısası şudur: Örgütlenmeyiniz, eyleme devamı zihhar düşünmeyiniz. Ruh gibi geldiniz, ruh gibi gidiniz.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları