Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dimyat'ı Bilir misiniz?

18 Ağustos 2013 Pazar

“İç Savaş” hem bir gerçeğe işaret eder hem de bir sahtekârlığa. Çünkü hiçbir iç savaş gerçekte iç savaş değildir. Adına ister küreselleşme deyin ister emperyal güçlerin bitip tükenmeyen heves ve eylemi, fark etmeyecektir. Burada yalnızca emperyal güçleri, devletleri değil, güç dengelerinde onlarla işbirliğini önemseyen, gelebilecek tehlikeleri öngören bölge devletlerinin politikalarını, eylemlerini de dikkate almak yararlı olacaktır.

\n

***

\n

Mısır’daki çatışmalara, darbecilerin Mısırlıları hedef alan yasaklarına, başladı başlayacak “iç savaş” konusunda tutum alan devletlere, hükümetlere bakarsanız durumu anlamak daha da kolaylaşır. ABD darbeye darbe diyemiyorsa vardır elbet bir hikmeti. Ve o hikmet, büyük ölçüde ipleri elinde tutmakla, büyük siparişlerin tehlikeye girmesi ihtimali ile yakından ilgilidir.
Suriye’de de öyledir. Halep’te, Şam’da olup bitenler, sınır boylarında girenler çıkanlar, Türkiye sınırında bir ölçüde varlık kazanmış Kürt bölgesiyle ilgili tutumlar da aynı kanıyı doğrular niteliktedir. Güç kazanan El Kaide’nin Suriye versiyonu El Nusra’nın yarattığı tehlike büyük devletin işine gelmiyor, denetimsiz bir güç olarak onu korkutuyor olabilir, sınırdaki müttefiki o kadar korkutmuyor. El Nusra taktik hesaplarda elverişli araç olma özelliğini hâlâ koruyorsa bu sürüp giden iç savaşın
“iç savaş” olmadığını göstermiyor mu?

\n

***

\n

Büyük emperyal devletler 70’li yılların ortalarından başlayarak, arşivden bulup çıkardıkları “küreselleşme” ideolojisiyle müdahalelerini yasallaştırma, meşrulaştırma yolunu açmak, eylemlerini haklı göstermek istediler. Çünkü açık sömürgecilik dönemi çoktan sona ermiş, uzun bir süre devam eden dünya dengesi de Sovyetler’in yıkılması, Varşova Paktı’nın dağılmasıyla pek güzel bozulmuştu. Meşruiyet arayışlarını Irak’a saldırıda, Libya’da ve daha pek çok yerde büyük yalanlar, sahtekârlıklar eşliğinde denediler. Kimi zaman kışkırtılan “iç savaşlar” o hale geldi ki, kırımlara müdahalenin gecikmesi tüm dünyada öfkeyle karşılanır oldu. Sonuç bitmek tükenmek bilmez bir yeniden düzenleme hevesidir.

\n

***

\n

Ortadoğu ise evvel eski büyük devletlerin ellerini çekmediği, aralarındaki tatlı sert kavganın da hiç dinmediği bölgedir. Geçmişte İngiltere ve Fransa’nın önde göründüğü, Almanya’nın hep devrede olduğu Ortadoğu politikalarında bugün bu devletler, ikinci plana geçmeyi kabul etmiş görünüyor, NATO şemsiyesi altında ama ABD’nin tartışılmaz önderliği altında hareket etmeyi daha uygun buluyorlar.
Bölge ülkelerinin durumu ise biraz daha karmaşıktır. Burada yakın çıkarlar, tehditler ve tehlikeler hükümetlerin politikalarını birebir etkiliyor. Büyük ağabeylerin genel politikalarına karşı çıkışlar, büyük itirazlar söz konusu olmasa bile farklılıklar, iç alışverişler ve kavgalar, strateji hesaplarını, taktik manevraları gerekli kılıyor.
İç politikaların gereklerinin hiç de iç olmayan savaşların malzemesi olması da işin cabasıdır. Gezi Parkı sizin iç sorununuzsa neden onu Mısır’daki darbeyle hesaplaşmanın malzemesi yapmayasınız ki? Ya da kendi sansürünüz dünyanın gözünde yerle bir olduysa Mısır’daki darbeye gözlerini kapatan Batı ile alay etme, pengueni fokla örtme fırsatı vermez mi size? Küçük işlerdir ama büyük iş görürler.
Küçük işler büyük işler birbirine karışır, tıpkı içle dışın birbirine girmesi, altüst olması, hayırlara değilse bile elverişli durumlara vesile olması gibi. Peki Dimyat nerede biliyor musunuz? Mısır’ın kuzeyinde, Port Sait yakınlarındadır, Kahire’ye 300 kilometredir.
“Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” gibi bir de laf var ki efsanesi pek öğreticidir...
Pek uyar heveskâr Osmanlı ahvadına...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları