Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çimen Değil, Diken Olmalı

01 Ocak 2014 Çarşamba

Memleketin geleceği ile oynayanların şiddeti yüksek dozlarda seyreden kavgasını yatıştırmak için ortaya çıkanların temel tezlerinden birisi, memleket ekonomisinin gördüğü zarar, zararın büyüklüğüdür. Başbakan da dahil bu zarar ziyan hesapçılarının “yeniden krize mi girelim yani, bak iki haftada ne kadar kaybettik” söylemi aslında yolsuzlukların faillerinin ve devlete sızdığı söylenen çetenin başlıca sığınağıdır.
Doğru mu değil mi bakarız, ama önce uzlaşması, barışması istenen tarafları, niteliklerini bir kez daha kaydedelim: Bir tarafta yolsuzluk, rüşvet, ülkeyi soyup soğana çevirmede usta “ılımlı İslam” mücahitleri yer alıyor. Diğer tarafta ise temel hedefi ülkeyi kendince bir din devletine çevirme konusunda farklı yol ve yöntemlere sahip, şimdikilerin yol ve yöntemlerini beğenmeyen, sızma konusundaki maharetini ispatlamış taraf yer alıyor. Kanatlardan biri sanki hiç dahli yokmuş gibi birtakım söz oyunlarıyla “orduyu da bunlar dağıttı, hapishaneleri de bunlar doldurdu” derken, Cemaat kanadı hapishaneler boşalır mı diye dertleniyor.

***

Bu konuda anlaştıksa eğer, şu krizi hortlatma meselesine de bakabiliriz. Öyle mi gerçekten, AKP hükümeti memleketi krizden kurtardı da haberimiz mi olmadı?
Serbest piyasa ekonomisinin kendi mantığı içinde, gelir dağılımını dikkate almayan, krizlerin ezilen sınıflar, halk üzerindeki etkilerini ihmal edilebilir bulan makro iktisat modellerini esas alsanız bile durum parlak değildir. İktisat ve Toplum dergisinde krizi bu açıdan irdeleyen Prof. Dr. Turan Subaşat’ın bana göndermek inceliğinde bulunduğu kısa ve özlü özeti aktarayım sizlere de hep birlikte düşünelim yalanların büyüklüğünü:
“1- Türkiye AKP döneminde sadece krizden geçen zengin ülkelerden daha hızlı büyümüştür. Yoksul ve orta gelirli ülkelerin gerisinde kalmıştır. 2- Türkiye’nin AKP döneminde hızla büyüyen cari açığı sanılanın tersine ithalata bağımlı ihracatımızın hızla artmasından değil, ihracatın büyüme hızındaki yavaşlamadan kaynaklanmıştır. Türkiye ihracatın büyüme hızı açısından krizden geçen zengin ülkelerin bile gerisinde kalmıştır. Yoksul ve orta gelirli ülkeler ise Türkiye’ye büyük fark atmıştır. 3- Türkiye hem cari açık hem de (Başbakan’ın iddialarının tersine) ‘gerçek dış borcu’ dünyada en hızlı artan ülkelerden biridir ki böyle bir büyüme modeli sürdürülemez.”

***

Demek ki ortada anlatıldığı gibi bir başarıdan söz etmek mümkün değildir.
“Vay efendim, durup dururken işte kavga çıktı, memleket ekonomisi bilmem ne kadar dolar zarara girdi, ziyanımız dağı taşı aştı” diyenlerin feveranı boşunadır. Onlar aslında kısaca derler ki, “yolsuzluklarımız ekonomik başarılarımızın bedelidir, eh bu kadar da olsun.”
Olmasın efendim.
Yalanlarınız da, yolsuzluklarınız da daim olmasın.

***

Peki, bu çatışma, bu şiddetli kavga memlekete, memleket ahalisine gerçekten zarar veriyor mu? Veriyor. Meşhur sözdür: “Filler tepiştiği zaman çimenler ezilir.” Olup bitenleri seyreden, edilgen bir ahalinin bireyi olarak bakıyorsanız, bu deyişe de uygun olarak “aman durun, eziliyoruz” demeniz mümkündür.
Ama bir de çimen değil, diken olduğunuzu düşünün.
Tepişen filleri memleket çayırından kovmanın yolu bu değil midir?
Diken olalım öyleyse; öyle diken olalım, direnen dikenler olarak sokakları öyle dolduralım ki bizim bu haklı ve demokratik direnişimiz onlara da, onların kavgasına da yer bırakmasın.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları