Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cevap Hakkının Kötüye Kullanımı

22 Şubat 2016 Pazartesi

Son günlerde gazetemizde sıkça davetsiz misafirler görüyorsunuz. Gazetelerin sayfalarını işgal eden bu misafirler “cevap ve düzeltme hakkı”nı kullandıklarını öne sürerek, bir mahkeme kararıyla gazetelerin hukuk bürolarının kapısına dayanıyorlar. Gazeteler de yasa gereği bu “cevapları” yayımlamak durumunda kalıyorlar. Gönderilen “cevapların” gerçeklerle ilgisinin bulunmadığı, gazete yazıişlerinin ya da ilgili haberi yazan muhabir ve editörlerin haberlerinin doğruluğu, gerçeği yansıttığı gösterdikleri kanıtlarla ortaya çıkıyor. Cevapların “doğru”, “gerçek” olduğu kararını veren, teorik olarak konuyu, iddiaları araştırdıkları varsayılan hâkimlerin genellikle gazetelerin hukukçularının itirazlarını hiç dikkate almadıklarını da biliyoruz. Üstelik hâkimler gönderilen “cevaplardaki” çoğunlukla genel ahlak kurallarını hiçe sayan ifadeleri de görmezden geliyorlar.
Buna karşı ne yapılabilir? Belki de meslek kuruluşlarımızın “cevap hakkı”nın kötüye kullanımı konusunda bir kampanya açmasında, bugüne kadar yürüttükleri hukuk mücadelesini gazetelerle dayanışarak hızlandırmalarında yarar var.

Kişisel verilerimiz korunacak mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kişisel Verilerin Korunması yasa tasarısı görüşülüyor. Belki siz bu yazıyı okurken yasalaşmış bile olabilir, çünkü ilk maddeleri kabul edilmişti. Tasarının AB normlarına uyma amacıyla hazırlandığı belirtiliyor. Değerli dostum, meslektaşım Hürriyet Gazetesi Okur temsilcisi Faruk Bildirici, 31 Ocak’ta köşesinde tasarıdaki “devlet bakış açısını” eleştirmiş ve şöyle demişti: “TBMM’de tartışılan tasarı, bireyin değil devletin önceliklerini esas alıyor. Kamu kurum ve kuruluşları, “suçun önlenmesi için gerekli olması” durumunda ve denetleme veya düzenleme görevlerini yerine getirirken, kişisel verileri işleyebilecek. Bireyler, bu durumlarda kendilerine bilgi verilmesini, işlenen verilerin düzeltilmesini ya da silinmesini isteyemeyecek. Bu maddeyle, güvenlik birimlerinin kişilerle ilgili ‘fiş’ tutabilmesinin de önü açılıyor.”
CHP Trabzon Milletvekili, Haluk Pekşen de yaptığı açıklamada yasada hükümetle Cumhurbaşkanı’nın atadığı bir kurula, 78 milyon vatandaşı fişleme yetkisi verildiğini öne sürdü. Pekşen, yasayla ilgili “MİT’ten biraz daha ileri; kural ve yasa tanımayan iktidara bağlı bir istihbarat örgütü kurulmasını öngörüyor. Mezhep, gen haritası, karı-kocanın cinsel yaşamına dair bilgiler, çıplak fotoğraflarınız her şey dosyanıza girecek, ‘kişisel veri’ sayılacak, hâkim kararı olmaksızın yapılan telefon dinlemeleri, video kayıtları da mahkemelerde ‘delil’ sayılabilecek. Kişinin nüfus cüzdanı, kredi kartı, sürücü belgesi, lisansı, diploması, sertifikaları gibi her türlü yazılı görsel belgeler; el haritası, göz haritası, kan grubu, parmak izi gibi biyolojik bilgileri; mesleği, kariyeri, emeklilik bilgileri, yaşı, çocuk sayısı medeni durumu, akrabalık ilişkileri, gibi sosyal ve hukuki statüsü; kişinin kendisine ait olan kültürel değerleri mezhebi, dini gibi her türlü bilgiyi ‘veri’ kabul ediyor” dedi.
Tasarıyı savunanlar benzer yasaların Avrupada da bulunduğunu öne sürüyorlar. Ne var ki her zaman olduğu gibi çarpıtma, yanlış aktarma “temel kural”. Almanya’dan yazan okurumuz İbrahim Taşlı, bulunduğu ülkede verilerin korunmasının ihlalinin ağır bir suç oluşturduğunu, “Datenschutz- Verilerin Korunması” yasasının sıkı bir denetim öngördüğünü, belirli istisnalar dışında kişinin onayı olmadan resmi ya da özel bir kurumun bir diğer kuruma kişisel bilgileri aktarma hakkının bulunmadığını belirtiyor. Ülkede bulunan yabancılarla ilgili bilgilerin de yalnızca yasada belirli kurumlar tarafınan zorunlu hallerde paylaşılabildiğini yazan okurumuz, AKP’nin son seçimlerde Almanya’daki tüm Türk seçmenlerin adreslerine mektup gönderdiğini ve konuyu araştıran Datenschutz Kurumu’nun, bilgilerin Almanya tarafından değil Türk makamlarınca paylaşıldığını açıkladığını belirtiyor.

Can’la Erdem’i rüyamda gördüm
Abid Abid adlı yeni bir okurumuzdan gelen içtenlikle kaleme alınmış iletiyi paylaşıyorum:
Sayın editör, adınızı bilmiyorum inanın şu an isminize dahi hiç bakmadım, çünkü gazetenizi hiç okumadım, çünkü hep sizlerin ideolojik bir yanınız olduğunu düşündüm ve bence de öyleydiniz, hiç gerçek mümini (çalmayan-çıpmayan- milleti için canını veren-verecek olan, adalet, demokrasi..... için her şeyi yapabileceğini) anlamadınız, anlamak istemediniz (yani yayın politikası olarak) kanaatindey-(d)im, ama internetten zaman zaman bazı yazarları okudum tabii. Her neyse ben her gün belki her namazda cezaevindeki masumlara, yiğitlere, Can ve Erdem beyler de dahil olmak üzere isim isim dua ederim. Birkaç gün önce Can ve Erdem beyleri rüyamda gördüm, cezaevinden çıkmışlar, yüzü gülüyor, çok şık olmayan ama orta halli bir takım elbise giymiş Can Bey. Ancak sohbet ediyorken anladığım kadarıyla ülkenin yönetiminde üst düzey (konumunu seçemedim) bir durumda ama alçakgönüllü bir hali vardı. Ayrıntıları hatırlayamıyorum fakat yine de aktarmak istedim bu rüyayı. Bu arada bu bir rüya ama adaletli olduktan sonra isimlerin önemi yok yeterki adalet üzere olsun. Selam söyleyin... Yeni temiz, adil, hoşgörülü, bölünmemiş, sağcısı solcusunun birlikte yaşadığı........ mutlu günlerde buluşmak ümidiyle.

Yeni haber eski fotoğraf
19 Şubat 2016 tarihli gazetenin 5. sayfasında “BÜYÜK GERİLİM” Başlıklı haberi inceledim. Fotoğraf 24. dönem parlamento çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraftır. Fotoğrafta yer alanlardan yalnızca AKP’nin hırçın saldırgan milletvekili Zeyit Aslan şu anda parlamentoda milletvekili olarak görev yapıyor. Tokat milletvekili artık Orhan Düzgün değil, Kadim Durmaz’dır. Yine Fotoğrafta Gökhan Günaydın ve eski Ardahan milletvekili Ensar Öğüt de gözükmektedir. Saygılarımla...Bülent Coşar

Gizli reklamın önüne geçilemiyor
Cumhuriyet’te de ne yazık ki gizli reklamların önü alınamıyor. Otomobil firmaları ve özellikle inşaat firmaları ile ilgili yayınlarda firma övgüsü artık zirveye çıktı. Yayın ilkelerinizdeki hüküm sanırım biraz geniş yorumlanıyor. Açtım baktım, şöyle demişsiniz: “Cumhuriyet yayınlarında reklam, sponsorluk vb. alanlardaki çalışmalarla editoryal alandaki çalışmalar kesin çizgilerle birbirinden ayrılır. Haberin ana ya da vazgeçilmez unsuru olmadıkça şirketler, ticari ürünler ve markalar yer alamaz, gizli reklam yapılamaz.” Haberlerinizi bir de bu açıdan gözden geçirmenizi tavsiye ediyorum. Bir de söylemeden geçemeyeceğim, yazarlarınızın sayfaları sürekli değişiyor, ara ki bulasın. Yeni taşınmış ev hali var gazetede. Selamlar. Ahmet Çelebi  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları