Beşiktaş atağa kalktığında Elneny iki stoperin arasına giriyor kanatlardaki bekler ileri çıkıyor ve Beşiktaş 4-4-1-1’den 3-4-3’e dönüyor. Geçen hafta Gaziantep’e karşı iyi uygulanmıştı bu taktik. Sergen Hoca, Gökhan Gönül’ün cezası nedeniyle sağ- beke Lens’i koymuş. Her ne kadar Lens için o mevki yabancı değilse de Beşiktaş’ta ezber bozan bir uygulama bu. Ve Lens daha 14. dakikada yaptığı savunma hatasıyla Başakşehir’i pozisyona sokuyor. Kafalarda da bir sürü soru işaretleri yaratıyor. 

Karşılaşma düşük tempoyla başlıyor. O bildiğimiz Başakşehir yok sahada. Ama rakibe yakın oynuyor ve sabırla kontra kolluyor. Daha çok da Beşiktaş’ın ataklarını karşılıyor, gol için hiç acele etmiyor. Siyah-Beyazlılarda -çok etkili olmasa da- fazla adamla ceza alanına girmeler, top ayağına oturduğunda kaleye şut çekmeler Sergen Hoca’yla gelen yenilikler. Aynı oyuncularla yapılan farklı denemeler. Ama hamle üstünlüğünü ele alacak hız ve ivmelenme yok. Çünkü kadro yaşlı. İkinci 45 dakikada ceza alanında daha etkili olmaya başladığı dakikalarda gol arayan Beşiktaş, Başakşehir’in kontraatağını önleyemiyor; orta alanda kaptırılan topta önce Lens faule rağmen gidişatı engelleyemiyor, Caner ve Ruiz dönemiyor, Demba Ba çok kolay bir gol atarak takımını öne geçiriyor. Yine de Kartal topu rakip alanda oynamaktan vazgeçmiyor. Ama sonuç alabilmek için bu yetmiyor. Hızlı oyunculara, hızlı oyuna ihtiyaç var. Ve Diaby yerini Ljajic’e bırakıyor. Baskısını artırıyor Beşiktaş. Ama Başakşehir ise skor avantajıyla tümüyle kalesine çekilmiş durumda. Ne ki Beşiktaş hâlâ ağır, hâlâ rakip savunmayı ve kaleci Mert’i geçecek hamleyi yapamıyor. Atiba dışında ne yaptığını bilen yok. Büyük ümitlerle getirilen Boateng 30. dakikadan sonra adeta yürüyerek oynuyor. Takımın yarısı bitik, sonradan girenler de yeteneksiz. Bu tabloda Sergen Yalçın ne yapsın? Ve Başakşehir hiç oynamadan -biraz kalecisinin çabasıyla- üç puanı alıyor.