Feyzi Açıkalın

Toprağın üstü bizim altı devletin

07 Ocak 2023 Cumartesi

Mardin Havalimanı’ndayız. Hani şu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Kabul edenler, etmeyenler” diye halka sunduğu iki saniyelik oylamadan sonra adı değişen uçak alanı. Oylama sonucunu emir kabul edenlerin, yenisi hazırlanıncaya kadar eski harflerin üstünü bez parçası ile kapatmak için canhıraş davrandıkları, şehrin havadan giriş kapısı…

Mardin şehri, kimliğini iki kadim geçmişe, Süryanilik ve Artuklu Uygarlığı’na dayandırmayı uygun bulmuş. Çok kültürlü oluş savına bağlı tanıtımını, bölgede sayıları çok azalmış olmasına rağmen Süryanilik ile yaparken, şehrin sosyal yapılanması ve gelişiminde kurduğu aidiyet bağı bir Türk-İslam beyliği olan Artuklu ile olmuş.

Günlük yaşam ise bambaşka… Kurulan bir cümlede, üç ayrı dilin aynı anda kullanılabilme olasılığı yalnızca bu coğrafyaya ait olmalı. Coğrafya dedim de; halkın kendisini Arap, Türk ya Kürt olarak tanıtma derdi yok. Bunun yerine bir üst kimlik olarak Mezopotamyalı oluş tercih ediliyor. Böyle adlandırılış, gelebilecek her türlü tehdide karşı, kadim kültürlerle yoğrulmuş bir geniş savunma alanı yaratmak için de olmuş olabilir…

İlk göze çarpan, hem kullanılan dil hem de kültürlerini her şekilde sergilemeleriyle büyük kentlerde ayrı yere konulan bir coğrafya insanının, olanca sadeliği ve olağanlığıyla gerçeğini kendi şehirlerinde sürdürmeleri oluyor. Örneğin, Akdeniz turistik beldesindeki bir turistik işletmenin dayattığı iç parçalayıcı türkü, asıl anlamını bu coğrafyada buluyor. Eğlencede kullanılan davulun sesi burada, hem de yakından bile güzel geliyor.

İstanbul’da spesiyalite diye tanıtılan bir damak tadının Mardin esnaf lokantasında turistik kaygılardan uzak sunulması; eski Mardin’deki esnafın dükkan önlerinde ellerinde çay, sigara, cep telefonu, tespih tercihleriyle ayakta dikilerek güneşlenmesi bu şehri tanımlıyor. Yalnızca, dükkânından mal alınmasa bile sarf ettikleri, o güzelim “Başım gözüm üstüne” dileğini, turistik bölgelere göç eden benzerlerinin neden söylemekten kaçındığına şaşırıyorsun.

Tanıtımında çok kültürlülüğü öne almasına rağmen Mardin bu konuda Süryanilikte yoğunlaşmış olmalı. Çevredeki, Metropolitanlık da dâhil olmak üzere büyük kiliselerin yaşaması için gerekli finansman, yurt dışındaki Süryanilerden ve yöredekilerin yaptıkları kaliteli tarım ve onun ürününün satışıyla sağlanıyor. Mabetlerin kazançlarının yerinde kullanılmasını ise, Mardin yerlisi başkalarının kötü örneklerinden(!) ayırıp, överek değerlendiriyor…

Kırsaldaki, çeşitli nedenle boşalmış olan Süryani köylerinden ise kayyum(iyet) değişik bir şekilde yararlanmayı hedefliyor. Söylendiğine göre, köyün girişine turistik bir meydan planlanıyor. Buraya gelen konukların İnstagram’da anlamlı fotoğraflar kullanabilmesi için, terk edilmiş evlerin yalnızca meydana bakan cephelerinin restore edilmesi düşünülüyor. Bu kadar!

Mardin’in tarih içindeki yolculuğu git git bitmiyor. Roma’nın garnizon kenti Dara mesela… Şehre yaklaşırken toprağı yalancıktan eşeleyen bir yöresel giysili yaşlıya rastlanıyor. Bu davranışıyla burasının asıl sahibinin kendisi olduğunu anlatmaya çalışıyor olmalı. Oğlu ise daha net; babasının, pazarlıkta devlete kök söktürdüğünü, öldüğünde ne yapacaklarını bilmediğini, toprağın üstünün kendilerine ama altındaki Roma antik yapılarının devlete ait olduğunu söylüyor. Devletin, Roma’yı ne denli kendi geçmişiyle ilişkilendirip, kalıntıların üstündeki evlerini ellerinden alma konusunda aceleci olup olmadığını bilmiyor tabii ki.

Yöre halkının, vedalaşmadaki temenniler bölümünde barışı öne almaları tesadüf değil. Kürt köylüsünün birinci önceliği ülkenin refahından pay almak, insanca yaşam koşullarına ulaşmaktan ziyade, barış. Bunun sağlanmasına gidecek koşullar için bu kez hata yapmayacaklarını söylüyorlar.

Geziye noktayı yılbaşı eğlencesi koyuyor. Gece boyunca söylenen, Türkçe, Kürtçe, Arapça, Süryanice türkülerden sonra bilin bakalım kapanış neyle oluyor? Onuncu Yıl ve İzmir Marşı! Yanımdaki, sonradan devlet görevlisi olduğunu anladığım birisinin “demek ki buralarda başarılı olamamışız” sözüyle 2023’e giriliyor…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları