Feyzi Açıkalın

Siyasal İslam yazın yol alır

28 Haziran 2023 Çarşamba
Hani sosyal medyada “yazlıkçı-kışlıkçı” kavgası yaşanır ya, işte öyle bir şey değil bunların yaz sevdası.
Aslında muhtemelen yaz aylarından nefret bile etmektedirler. Güneşin parlaklığı, ısısı kaçışmalarına
neden olmaktadır.

Dahası, yaz aylarının keyfini çıkaran insanları kıskanırlar. Yaz günlerinin üretkenliğini, hasadını
kıskanırlar. Parlak dolunayla, yıldızlarla, gökyüzüyle, akşamsefasının kokusuyla, denizin hışırtısıyla hiç
işleri olmaz. Yakamoza bön bön bakarlar.

Yaz ayları geniz yakan sarı sıcağıyla kışkırtıcıdır. Yaz ışıktır, ferahlıktır, özgürlüktür. En bahşedilmiş
duygu olan aşkı bile mekruh gördükleri için yaz akşamları onlarda anı çağrıştırmaz. En fazla, sinsi
kaçamaklarına fırsat tanıdığı için uzun yaz gecelerini kollarlar.

Bırakın deniz kenarını, tatil için atalarının mezarlarının olduğu yerleşimlerin kırsalına, yaylalarına bile
gitmezler. Oradaki çiçekle böcekle hemhal olmazlar. Doğaya karışmazlar.

Yaz aylarında el ayak ortadan çekilince, şehirler boşaltılınca onlara gün doğar. Onlar birer yazlıkçı
değil, yaz fırsatçısıdır. En fazla bir manşet boyu sıvadıkları uzun beyaz kollu gömlekleriyle, erkek
yoğun toplantılarda görülürler.

Şehirli, Bodrum’daki plajın giriş ücretini, yediği lahmacunun fiyatını tartışırken; otoyolun nerede
tıkandığını konu ederken; sahilde kıllı/kılsız bacak fotoğrafları yayımlarken; merak uyandırsın diye,
ancak yarısı ile uçak bileti fotoğrafı paylaşırken onlar soğutulmuş odalara doluşur, hinlik düşünürler.

Ellerinde liste, yasaklayacak konserleri tararlar. İptal edildiğinde o yöre insanının en çok canını
acıtacak olanları seçerler. Bu kararı alırken devletin kamu görevlisini suç ortaklığına sürüklerler.
Nöbetçi hâkimlikleri alesta tutarlar, konuşanı içeri almak için.

Mutlaka hesap yapmışlardır; muhtemel orman yangınlarında, sellerde nasıl aksiyon alınacağını, halkın
acısını nasıl sömürüye çevireceklerini. Resmi bayram günlerinde, özel kutlamalarda bir adım ötesi için
deneme yapacaklar, tepkiyi ölçeceklerdir. Tutmazsa bir adım geri…

Hele ülke bir de seçim yorgunu, pelte kıvamına gelmiş muhalefet varsa yaz günleri bulunmaz nimettir
onlar için. Kamu görevlisi yöneticiyi, sosyal yardım kuruluşlarını, bir parti komiserliği işlevi gören yerel
siyasi örgütlerinin emrine vererek dinci propagandalarını sürekli kılarlar. Dini bayramlar en büyük
fırsattır bu konuda.

Atatürk Cumhuriyeti’nin sonlanmasına hepi topu dört ay kaldı. 29 Ekim sonrasında içi doldurulmuş ya
da en azından iyice tanımlanmış bir “Türkiye Yüzyılı” projesi sunmak istiyor olabilirler. Onun için vites
yükselttiler. Ülkedeki ilerici güçlerin en dağınık olduğu zamanı iyi belirlediklerinden, ara vermeden her
koldan saldırıyorlar.

Yobazlık piramidinin en tepesine ulaşılamıyor ise, onun tabanını bozmak onlarla savaşımda en geçerli
yol gibi görünüyor. Bu da, yerel ölçekteki mücadelenin yükseltilmesi ve gericinin yereldeki ortaklarına,
işbirlikçilerine gözdağı vermekle ancak mümkün olacak. Yoksa hepimizi esir alacaklar.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları