Feyzi Açıkalın

2022 vasatinin asgaride tutturulduğu bir yıldı

03 Ocak 2023 Salı

Vasati kelimesini ilk kez babamdan duymuştum. Karnemdeki notlarımın ortalamasını soruyordu; teşekküre geçmiş miydim? Dramatiktir, söz konusu vasati bu kez lisede, kırık gelen dersime rağmen sınıfı geçmemde bir ölçü olacaktı…

Demem o ki, Arapça “wst” kökünden türeyen vasati, vasatlık gibi kelimeler yerine göre anlam kazanıyor. Misal AKP rejiminde, halkı yönetilebilir bir sıradanlığa sokmak da vasatiyi sağlamak işlemi sayılabilir. Ama ortalama sağlanırken, toplumun niteliğini yükseltmek yerine onu en aza yani asgariye indirmek hedeflenmiş olmalıdır. 

2022 yılı sıradanlığa ulaşma açısından AKP iktidarınca çok başarılı geçti. Korkunç bir enflasyon patlamasıyla girilen yeni yılda, iktidarın apansız yakalanmadığı ilerleyen aylarda anlaşılacaktı. Görev dağılımı önceden yapılmış olmalıydı; mesela, topluma çığlık attıracak birbirinden anlamsız söylemlerin düzenlice tekrarı yönetimin bakanlarına verilmişti.

Saçmalamalarıyla halkı öfkeye ve çaresizliğin getirdiği derin kaygılara sürükleyeceklerdi. Nitekim; uçan taksiler, uzaya yolculuk, sersefil yakalanan Batı’dan alınan öç sözleri sıklıkla dile getirildi. Geçmiş dönem; ancak mumla aydınlanmanın sağlandığı, ambulansların olmadığı, cenazelerin hastanede rehin kaldığı, hatta futbol topunun bile olmadığı yoksunluk günleri olarak tanımlandı.

Tartışmada söylem önceliğini alıp pahalılığın, yoksulluğun dünyanın bir sorunu olduğunu, hamdolsun bizde görülmediğini söylediler. İlerleyen zamanda ise halimize şükretmemiz önerildi. Enflasyon oranı yükseldikçe ise, “tamam pahalılık vardı ama ya vatan toprağı istilaya uğrasaydı” sözleriyle uyarıldık.

2022’nin bir diğer büyük sorunu ülkemize olan düzensiz göçlerdi. Siyasal İslamcı iktidar göç dalgasını, “Hicret, Ensar, Muhacir” kelimeleriyle anlamlandırdı. Yalnızca muhtaçlara değil aynı zamanda gelişmiş ülke insanına sığınak olmuştuk. Özellikle Rusya-Ukrayna arasındaki coğrafi ve stratejik ara kalmışlık, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dünya lideri olarak lanse edilmesini sağladı.

Aynı Erdoğan gözlerden kaçan, belki de yılın en önemli açıklamasını 6 Temmuz’da yapmıştı; “Seçimlerde kaybedecek çok şeyimiz var” dedi. Sonra da, “Hepimiz aynı gemideyiz, ona göre” diye parmak salladı. Yılın ikinci altı aylık dönemindeki para bolluğunun kaynağı herkesçe biliniyordu. Sus payı olarak, rıza üretmek için kullanılan bu para, yıl sonu asgari ücret artırımı sonrasında tartışma yaratacaktı.  

Enflasyonun nedenlerini yok etmek yerine, seçim öncesi gidilecek kolay ve çabuk bir çözüm olan asgari ücret artırımı liyakat, eğitim ve deneyimin söz konusu olduğu piyasa ücretlendirmesini de belirleyecekti. Büyük kârlarını kararsız ve dengesiz süren bir ekonomide çalışanı ile paylaşmak istemeyen sermaye, siyasi rejimin sunduğu kritere can simidi gibi tutundu. 

Siyasi rejimin düşman bellediği ve yok etmek için neredeyse and içtiği eğitimli üst orta sınıfın ücret artışının, vasatinin bir tık üstünde oluşturulma eğilimi belirdi. Yani ortalama, en azı ölçüt alarak tutturulacaktı. Kentlerde yoğunlaşmış, kırsala göre daha rafine bir yaşam tarzı ve buna bağlı bir tüketim alışkanlığı geliştirmiş olan eğitimli insanlar cezalandırılıyordu. Yaşamlarından bezdirilen, umutsuzluğa sürüklenen bu sınıf, düşünsel de olmak üzere her türlü üretimden uzaklaştırılacak, onların yerine daha vasati olanlar ikame edilecekti.   

Siyasal iktidarın aklının yetmediği ise, “kini diri tutma” sözünün onlarla sınırlı olmadığı gerçeğiydi. İlkel ama çok da insani bir duygu olan öç alma duygusunu karşı tarafta biriktiren, bu savaşımdan her zaman yenilgiyle çıkan olacaktı. Yok edeceğini zannettiği üreten, düşünen insan ilkel, dogmatik düşünceyi her zaman alt edecekti. Bilmiyorlardı… 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları