Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sanat ve kitch: ‘Kızıl Goncalar’
“Kızıl Goncalar” dizisi siyasal İslamın kültür endüstrisinin, ideolojik aygıtlarının (tarikatların) sert saldırılarına hedef oldu. Rejimin sansür aygıtı da “gerekeni” yaparak ceza yağdırdı.
DİZİDEKİ İKİ DİNAMİK
Dizinin iki bölümünü dikkatle izledim; sinematografisine, aktörlerin performansına yönelik bir eleştirim yok. Diğer taraftan, dizinin biri gerçek sanata doğru, diğeri de sıradanlığa (kitch) doğru çeken iki dinamiği birden taşıdığını düşündüm.
Kapitalizmde, gerçek sanat yapıtı, salt estetik bir nesne olmaktan öte, bir “gerçeği” ifade eder, var “olanın” ortaya çıkabilmesine (duyumsanabilir olabilmesine) aracı olur. Sanat “üzerini açmaya” ve “yeni” olana ilişkindir; bu özelliği ile de siyasi düzenin/iktidarın dayattığı/dayandığı, “sanat olarak duyumsanabilir olana ilişkin sınırları” deler, ötesindeki olasılıklara işaret eder. Sanat, artık salt bir estetik nesne olmanın ötesinde, özgürlüğe ilişkin bir felsefi yapıttır. İkinci dinamikte yapıt, salt estetik düzeyde kalmakla, toplumdaki beğenilerin ortak noktasındaki biçimleri yöneterek popüler, bir meta olmakla yetinir. Rejimin siyaset, kültür alanından gelen tepkisinin birinci dinamiği hedef aldığını, o dinamiği daha da güçlendirdiğini düşünüyorum.
İKTİDAR VE SANAT
İktidar sadece politik veya ekonomik yollarla kullanılmaz; kültür çok önemli, yapısal bir rol oynar. Egemen sınıf, toplumsal normları, değerleri çıkarlarıyla uyumlu bir şekilde şekillendirmeye çalışır. Bu, medya kontrolü, eğitim politikaları, diğer kültürel kurumlar aracılığıyla, genellikle egemen sınıfı gizleyerek yapılır.
Gizli etki fikri, elit ağlar kavramına da uzanır. Bu ağlar kapalı kapılar ardında çalışır, işbirliğine, karşılıklı yardımlaşmaya izin vererek, halk tarafından hemen görülemeyen işler yapabilir. Gizli bir şekilde hareket etmek, iktidardakileri kamu denetiminden korur. Böylece onlar da algıları yönetebilir, olumlu bir imajı sürdürebilirler. Şeffaf bir sistem, hesap verebilirlik bilinçli karar verme için önemlidir. Güç sahipleri, böyle bir şeffaflığa izin vermek istemezler.
Egemen sınıflar halkın gözünden uzak durarak, eleştirilerden, hesap verebilirlik gibi sorunlardan kaçınabilirler. Bu kaçınma, aracılar kullanmaktan, bilgiyi aktif olarak bastırmaya ve kamusal söylemi kontrol etmeye, yasaklamaya, susturmaya kadar birçok biçim alabilir. Gerçek güç simsarları, iktidarın iplerini elinde tutanlar, karanlıkta kalmak isterler. Bilinmezlik, görünmezlik, etkili bir kontrol aracıdır. Sanat yapıtı estetik bir nesne olmaktan öte, bu karanlıkta kalmaya çalışanları, aydınlatarak görünür kılar.
“Kızıl Goncalar”ın sanat dinamiği işte bu karanlıkta kalan iktidar ilişkileri üzerine tuttuğu ışıkla ilgilidir. Peki bu ışığın altında neler gördük? Kendi iktidarını koruyan değerleri, milli değerler olarak dayatmaya çalışan, gerçekteyse halkın konuştuğu Türkçeden farklı bir dil, başka bir milletin dili ile konuşan seçkinleri, farklı giysi, davranış tarzını benimseyen, katı bir feodal, ama ticaretle iç içe geçmiş hiyerarşi, “kulluk” ilişkisi içinde yaşayan, kadınların, çocukların haklarını özgürlüklerini, otonomilerini yok sayan bir mikro iktidar (siyasi, cinsel ve ekonomik) ağını izledik. Bu mikro iktidarın, hastane, karakol, yargı gibi devlet kurumlarını etkileyerek yönlendirebilen bir gücü olduğunu gördük.
İkinci dinamik ise tam anlamıyla “kitch” bir fanteziydi: Rejimin, bu mikro iktidar odaklarının yapısal özelliklerini görmezden gelerek bir “orta” yol bulma arzusu. Ancak seküler kesimin insanları kısır, fanatik, sevgisiz, histerik, hatta hırsız (çocuk ve para) olarak betimlendikten sonra (tüm olumlu karakterler tarikat tarafındaydı), bu “orta yol” siyasal İslamın yaşam alanında, imam hatipte şekilleniyordu. Bu arzunun, Fethullah hareketinin ve liberal entelijensiyanın “Birbirimizi anlayalım, dinleyelim”, fantezisinde olduğu gibi bir hegemonya sürecini, iktidar ilişkilerini gizleyerek yeniden üretmekten başka bir işlevi yok. Ancak dizinin, şimdilik önemli yanı bu değil, sanat dinamiğiydi. Bu dinamik de “hak ettiği tepkiyi” çekti.
Şimdi, merak ediyorum: Eğer dizi devam ederse yapımcılar, baskılar karşısında, diziye özgünlüğünü veren bu iki dinamik arasındaki diyalektiği acaba ne yönde ilerletecek?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
- FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen öldü
- Eğitimde sorunlar çığ gibi büyüyor! Öğrenciler aç, okull
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü çikolata markası da artık kara listede
- Ünlü oyuncu gözaltında: Marketten 'zeytinyağı' çaldı
- 6 yaşındaki Şirin'i katleden şahsın ifadesi ortaya çıktı
- Erdoğan'a ve Yerlikaya'ya çok sert yanıt!
- Erdoğan'dan Özel ve İmamoğlu'na tazminat davası
- 'Sanki mağdur olan Esenyurt değilmiş gibi...'
- Oy oranını en çok artıran parti hangisi?
- Tek kalemde milyarlık vergi borçları silinenler nerede?
- Halk TV'den ayrılan Şirin Payzın'ın yeni adresi netleşti
- 'Fethullah Gülen hayatta olsaydı...'