Enver Aysever

Eksik olan tek şey “hakikat”

25 Kasım 2019 Pazartesi

Uzun zamandır uyarıyorum: “Herkes bu günlerin ardından karnesiyle karşı karşıya kalacak” diye. Saçma sapan bir iddianın peşine takılıp günlerdir tartışma yürütenlere bakıyorum, ortaya saçılan cümleler içinde eksik olan tek şey: “hakikat!” Doğru soruları sormadan, açıklayıcı yanıtları almak mümkün değildir. O halde akla gelenleri hemen soralım:

Eğer bir kimse gazeteciyse, edindiği özel haberi niçin başkasına verir?

Yılların gazetecisi dedikodu ile haberi ayırt edecek deneyime sahip değilse, ona gazeteci denir mi? Eğer bu farkı biliyor da ısrarla kulağına fısıldananı yazmakta ısrar ediyorsa, bu yapılan işe ne ad verilir?

Bir kişinin, toplum önünde görünür konumu, görevi varsa elbette sorumluluğu da o orandadır. Hep tekrarladım: Söylediklerimiz kadar, sustuklarımızdan da sorumluyuz. Bu süreç çok tuhaf değil mi? En başarılı döneminde siyasal bir parti nasıl böyle bir tuzağa düşer? Gayet kolaydır bu saçmalığı bertaraf etmek. Ama anlaşılan o ki, pek de hafife alınacak bir durum değil yaşanan.

İnce’nin iddiası: “Bu kumpası parti içinden ama partili olmayan düşmanlarım kurdu.” Kimdir bu kişiler? Kılıçdaroğlu, çok başarılı götürdüğü “Millet İttifakı”nın bu biçimde yara aldığını görüyordur, eminim. Bir an önce bu süreci açığa kavuşturmalı, ülke meselelerine dönülmesini sağlamalı.

Düşünün, CHP örgütünden birisiniz, günlerce sandık başında uyumadan beklemişsiniz, tam başarı elde etmişsiniz, içinde olmadığınız saçma sapan bir kavgayla emeğiniz heba ediliyor, olacak iş mi? Elbet bunun nedenini biliyoruz…

Düzen siyaseti; güncel, kişisel başarılara endekslidir. Sorun ideolojiktir. Hele kitle partilerinde… Sorsanız beş CHP yöneticisine, her biri ayrı yanıt verir partisi hakkında. Oysa en azından programa bağlı kalıp, ortak hedef konabilirdi topluma karşı. Ama neoliberal süreç, salt “çıkar” birlikteliği üzerine kurulduğu için, sıkça bu türden yer değiştirmelere rastlarız. Dünün “siyasal İslamcısı”, bugünün “sosyal demokratı” olabilir örneğin. Kimse sormuyor “Sizi ortaklaştıran ilkeler, değerler nedir?” diye…

Diyeceğim, bataklığın içinde boğuyoruz. Yarın yine itiş kakış içinde geçecek günler, bir yandan saray ve ahalisi elleri ovuşturarak “bu sefer de yırttık” diyecekler. Bakın unutuldu bile Trump gündemi. Önümüzde Putin’le de bir güreş var. Kimin umurunda?

RTE artık bu “Türk Tipi Başkanlık” düzeniyle yol alınamayacağını biliyor. Sürdürülebilir değil bu süreç. Yapılması en kolay şey ona “ayna tutmaktır”. Bu görev bir türlü başarılamıyor muhalefetçe. RTE’nin dayattığı gerici dil, salgın hastalık gibi tüm toplumu esir aldı. Siyasal İslam bu ölçüyle bakarsak başarı kazandı. Başka bir dil, düzen düşünmek neredeyse yasak. Oysa biliyoruz ki bu anlayış kalıcı mahkûmiyettir. Maalesef ağır hasar almış toplum tedaviyi de reddediyor!

Dünyanın hemen her yanında adaletsizliğe, sömürüye karşı ayaktayken halklar; biz, uçucu ve yıkıcı gündemde boğuluyoruz. İtirazınız yoksa bu düzene (liberal piyasa ahlaksızlığına) uyduruk tartışmalara, operasyon adamlarına mahkûm olursunuz!

Şimdi itibarlı gazeteci diye okuduklarınız, zamanında ne işler yapmışlar bakarsanız durum netlikle ortaya çıkar. Neye doğru yöneldiğiniz, tartıştırıldığınız da anlaşılır. Bazısı hakikati anlamak için kalem oynatır, kimi üstünü örtmek için. Bu arada yurttaşın bir görevi de, eğer bizim memlekette yaşıyorsa, sürekli dikkatli olmaktır. Malum özgürleşiyoruz diye hepimiz mahpusa tıkıldık!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları