Zulüm, ahlaksızlık ve hapishaneler

29 Eylül 2024 Pazar

Çoğu kişi, ahlaksızlığın zulümle önleneceğini sanır.

Oysa gerçek bunun tam tersidir:

Zulüm ve ahlaksızlık birbirini besleyen, birbirinin hem sebep hem de sonucu olan iki olgudur!

Zulüm, genellikle Ortaçağ’daki Din-Tarım Toplumları’nın veya çağdaş diktatörlüklerin gerçeğidir.

Bu toplumlar zaten kaba kuvvete dayalı bir egemenlik modeli üzerine kurulmuş oldukları için, bir birey, (Bey, Sultan, Halife, Kral, İmparator, Şah, Padişah, Reis, Başkan) veya bir aile ya da bir aşiret, genellikle halkına zulmederek iktidarını sürdürür. 

Saray politikası ve egemenlik savaşı birey odaklı olduğundan, baştakinin gözüne girmek için, atılmadık takla, yapılmadık dalkavukluk, söylenmedik yalan ve iftira kalmaz!

Elbette bu yozlaşma, yukarıdan aşağı bütün topluma yayılır.

Endüstri Devrimi’ni tam özümleyememiş, sınıfsal gelişmesini tamamlayamadığı için çağdaşlaşamamış ve Demokratik Rejimi tam içselleştirememiş toplumlarda da Demokrasi, Demagojiye (yani halkın, duygularının okşanarak aldatılmasına) dönüştüğünde, hem sömürü hem hırsızlık ve yolsuzluk çok artar hem de bunları sürdürmek için yasaklar ve zulüm yoğunlaşır.

Zamanla kaynaklar azalır, halk yoksullaşır, sömürüyü, hırsızlığı, yolsuzluğu sürdürmek zorlaşır ve bunlar zorlaştıkça yasaklar ve zulüm artar.

Bu soygun ve zulüm düzeni, ülkeyi yönetenlerin “iktidardan yana olanlarla olmayanlar” ayrımına dayalı tutum ve davranışlarıyla, bütün siyasal ve ekonomik yapıyı düşmanca bir zıtlaşmaya kurban eder ve ahlaksızlık iyice yaygınlaşır.

Çünkü artık ne ahlak kalmıştır ne de hukuk:

Sadece iktidardan yana olmak ya da olmamak önem kazanmıştır!

Ne yazık ki zulüm ile ahlaksızlık arasındaki bu karşılıklı beslenme, zalim iktidar değişene kadar da devam eder.

***

2023’teki son bilgilere göre, Türkiye’de 404 hapishanede 356 bin 865 kişi vardır.

Oysa, cisst.org.tr/hapishane-istatistikleri sitesinde açıklanan sayılara göre ülkemizdeki hapishane kapasitesi sadece 295 bin 268 kişidir.

Sonuç olarak cezaevlerinin kapasitesi ile içeridekiler arasında 61.597 kişilik bir fazlalık vardır.

Mahpusların 304 bin 799’u hükümlü, 52 bin 66’sı tutukludur.

200’ü LGBTİ+, 11 bin 345’i yabancı, 1453’ü ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsüdür.

***

Sözcü’den Deniz Ayhan’ın haberine göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında toplam 59.429 kişi cezaevindeydi. 

Hükümlü sayısı 34 bin 808, tutuklu sayısı 24 bin 621 idi. 

Özetle, Erdoğan/AKP döneminde hükümlü sayısı 9 kata yakın, tutuklu sayısı ise iki kat artmıştır.

Ayrıca Cumhuriyetin fabrikalarını ve işletmelerini satan iktidarın, yeni fabrika kurmak yerine, 2006 yılından bu yana, toplam 269 tane yeni ceza infaz kurumu açtığı da dikkati çekmektedir.

***

Hapishanelerde dil ve konuşma engelli 19, görme engelli 42, işitme engeli 28, işitme ve konuşma engelli 18 ve ortopedik engelli 162 kişi olmak üzere 269 engelli mahpus vardır.

Hapishanelerdeki mahpusların 5 bin 235’i 65 yaşın üstündedir.

Hapishanelerde 158’i kız çocuğu olmak üzere 12-18 yaş arası 3 bin 432 çocuk tutulmaktadır.

15 bin 364 kadın mahpusun yanında annesi ile kalan 0-6 yaş grubu çocuk sayısı ise 552’dir.

Hapishanede hayatını kaybeden mahpus sayısı, 2019 yılında 107, 2020 yılında 95, 2021 yılında 128, 2022 yılında 101, 2023 yılında ise 108 olarak 5 yılda 539 kişidir.

***

Sevgili okurlarım, bir toplumun çağdaşlığı ve uygarlığı, soyut olarak Hukuk Devleti’nin varlığından, somut olarak ise yollardaki trafikten ve cezaevlerindeki koşullardan anlaşılır:

Biz toplum olarak, 1 Kasım 1945’te, İsmet İnönü Çok Partili Rejim’e geçmeyi ilan ettiğinden beri, Atatürk’ün “Çağdaş Uygarlık” hedefinden bir hayli sapmış bulunuyoruz.

Ülkemizde artık, zaten Parlamenter Rejim’den koparılmış olan Anayasa bile uygulanmamakta, ne AYM’nin ne AİHM’nin kararlarına uyulmakta ne de TBMM, hükümeti denetleyebilmektedir.

Haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, içerideki mahpusların, özellikle de hastaların, engellilerin ve çocukların koşullarını ise hiç sormayın!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları