Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Seküler hilafet (2)

05 Ocak 2024 Cuma

Prof. Dr. Naciye Selin Şenocak’ın 2015 yılında yaptığı “Seküler Hilafet” açıklaması, iktidarın Riyad’daki “Süper Kupa” futbol skandalını ve Atatürkçü tepkileri dengelemek için yaptırdığı Gazze mitinginde Hilafet istekleri gündeme gelince yeniden tartışmaya açıldı.

İçlerinde benim de olduğum pek çok kişi “Seküler Hilafet” kavramını “yaşayan ölü” gibi, zıt niteliklere sahip “Oksimoron” bir tanım olduğunu söyleyerek eleştirdi.

Kendisine haksızlık etmemek için, bu eleştirilere karşı Şenocak’ın yaptığı savunmayı bu yazıdan önce, dün yayımladım.

Bugün, 2015 yılındaki ilk konuşmasını aktararak “Seküler Hilafet” kavramını irdelemeye başlayacağım.

***

Şenocak 2015 konuşmasında şöyle demiş:

“Özellikle altını çizmek istediğim husus, hilafet konusunda, yani hilafetin yeniden gündeme gelmesi gerektiği. 

Ve Türkiye’nin liderliğinde bunun yapılması gerekiyor.

Şöyle ki İttihadı İslam Teşkilatı çerçevesinde Müslüman ülkelerin bir araya geldiği, seküler bir şekilde; yani bahsettiğim dini bir yapılanma değil, dini bir hilafet değil, seküler bir hilafet.

Nedir bu? Müslüman ülkelerinin siyasi işbirliği içerisinde kendilerine karşı yönetilen tehditlerde olsun, gerek onların haklarının korunması olsun, algı problemi olsun, içerideki çarpık yapılaşmayı yeniden düzene sokabilecek bir teşkilat lazım.

Bunun da başını Türkiye çekebilir. Çünkü hilafet kurumu halen bizde mevcut. Büyük Millet Meclisi’nde mevcut.

Hilafet kurumu şöyle olabilir:

Aynen Birleşmiş Milletler’deki gibi Müslüman ülkeleri bir araya gelir.

Beş ülke Güvenlik Konseyi gibi, Türkiye’nin başını çekeceği beş ülke bir araya gelir.

Ve bu ülkelerin karar mekanizmalarında, gerek siyasi mekanizmalarında söz sahibi olur.

Yani hilafet kurumunun yeniden düşünülüp seküler bir şekilde...

Çünkü şöyle de denilebilir:

‘Hilafet gelirse, Şeriat gelir.’

Böyle bir durum söz konusu değil.

Bahsettiğimiz dini bir hilafet kurumu değil.

Bir yapı.

Müslüman ülkelerinin bir arada olduğu bir yapıdan bahsediyoruz.

Siyasi yaptırımı olacak bu yapının.

Birleşmiş Milletler’de doğrudan Müslüman ülkelerini temsil edecek.

Çünkü birlikten güç doğar.

Şu anda Müslüman ülkeleri maalesef bir birlik oluşturmadıkları için, oluşturulan birlikler sadece kültürel ve ekonomik boyutta olduğu için, siyasi açıdan biz çok zor durumda düşüyoruz.

Ve Müslümanlar aslında mağdurken ve bu kadar çok Müslümanlara karşı şiddet, katliamlar yapılırken biz dünya basınında suçlu durumunda kalıyoruz.

Yani bunun önüne geçebilmek için de bu kurumun yeniden düşünülüp seküler bir şekilde yeniden gündeme gelmesi gerekiyor.”

***

Şenocak’ın herhalde iyi niyetle yaptığı “Türkiye’nin başını çekeceği Birleşmiş Milletler benzeri bir yapıyı” savunurken “Seküler Hilafet” konusunda söyledikleri, hem siyasal tarihe hem dinler tarihine hem siyaset bilimine hem Cumhuriyet Rejimine hem de güncel siyasetin gerçeklerine aykırıdır.

Eleştirilere karşı kendisini savunmak için yaptığı açıklama ise çok daha vahim ifadeler içermektedir.

Pazar günü bu noktalara tek tek işaret edeceğim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları