‘Şahsım’ın sadaka devletinden milletin sosyal devletine!

21 Mart 2023 Salı

Kılıçdaroğlu iktidara geldiklerinde başlatacakları yeni dönem için dört ilke açıkladı: Demokrasi... Üretim... Sosyal Devlet... Sürdürülebilirlik...

Hiç kuşkusuz bunlar çağdaş devlet yapısı için en temel ilkeler.

Aslında sadece “yolsuzlukları engelleyeceğiz”, “başta ifade, medya ve muhalefet özgürlüğü olmak kaydıyla, bütün temel hak ve özgürlükleri sağlayacağız”, “yargıyı bağımsızlaştıracağız”, “hayat pahalığını (enflasyonu) engelleyeceğiz” deseydi bile 14 Mayıs 2023 seçimleri için yeterli umut sağlardı.

Çünkü insanlar gerçekten, hayat pahalılığından, geçim derdinden, baskılardan ve adaletsizlikten bunalmış halde.

Ve herkes bu sorunların, iktidarın devleti, kendi şahsi cüzdanı gibi, sadece kendi çıkarları için kullandığından dolayı ortaya çıktığını biliyor.

***

Yukarıda açıklanan dört ilke elbette içlerinin uygulama projeleri ile doldurulması gereken soyut prensipler.

Şimdi bunlara tek tek bakalım.

Demokrasi: Kılıçdaroğlu bu ilkeyi, iktidarın harcamalar konusundaki hesap vermesine dayalı olarak açıklıyor.

Bu konuda “Ulusal Vergi Konseyi” kurulacağını iktidarın harcamalarını bu konseyin denetleyeceğini belirtiyor.

Siyasal etik yasası çıkarılacağını ve Meclis’te Kesin Hesap Komisyonu kurulacağını da bu bağlamda ele alıyor.

Demokratik Rejim’in en temel öğeleri olan Temel Hak ve Özgürlükleri ilginç bir biçimde üretim ilkesi altında dile getiriyor.

Üretim: Sanayiden tarıma, kültüre kadar her alanda üretimin artırılacağını vurguluyor.

İfade özgürlüğünü ve düşünce farklılığını üniversiteler bağlamında dile getiriyor.

Kimsenin farklı düşündüğü için üniversitelerden atılmayacağını vurguluyor.

Sosyal Devlet: Bence açıklanan ilkelerin en önemlisi ve yenilikçisi, Sosyal Devlet ilkesi. Çünkü Anayasa’da yazılı olmasına karşın ülkemizde hiç uygulanmayan bir ilke.

Nitekim Erdoğan/AKP iktidarı döneminde kurulan Şahsım Devleti, devleti kendi malı gibi kullandı...

Halka yönelik olan devlet hizmetlerini, sanki yardımları kendi cebinden yapıyormuş gibi, hem iktidarının çıkarları için kullandı hem de bütün hizmetleri bir sadaka anlayışıyla yaptığı için Devleti de “Sadaka Devleti” haline çevirdi.

Dolayısıyla bu ilkeyi “Şahsım Devleti’nin Sadaka” anlayışından, “Milletin Sosyal Devleti” anlayışına geçiş olarak ifade etmek çok yanlış olmaz.

Elbette Sosyal Devlet anlayışının temel öğeleri olan herkese eşit sağlık, eğitim, konut ve sosyal güvenlik hizmetleri ile, herkese hayatın her döneminde fırsat eşitliği sağlanması da bu ilkenin altındaki uygulama hedefleridir.

Sürdürülebilirlik: Kılıçdaroğlu bu ilkeyi de sadakat yerine liyakate dayalı uygulamalara ve insan sermayesinin kalitesine bağlamış.

Elbette haklıdır.

Zaten asıl sürdürülebilirliğin toplumun Üretim Gücüne ve Demokratik Rejime ve Sosyal Devlet anlayışına dayalı olduğu anımsanırsa, bu dördüncü ilkenin, ilk üç ilkenin doğal sonucu olduğu ortaya çıkar.

***

Türkiye bugünkü korkunç bunalıma, hırsızlıkların, yolsuzlukların, haksızlık ve hukuksuzlukların, yasakların, baskıların, hayat pahalılığının, çağ gerisi eğitimin, insan kayırmacılığının, din kisvesi altında gizlenmesi ve halka yutturulması ile sürüklendi.

Bunun sorumluları da başta din olmak üzere, bütün mukaddes değerleri, siyasete ve kendi çıkarlarına alet eden sağ politikacılar, Demokratik Rejim karşıtı sağ askeri darbeler ve emperyalistlerdir.

Dilerim Kılıçdaroğlu da aynı tuzağın içinde boğulmaz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları