Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İki 12 Eylül (13.09.2012)

13 Eylül 2012 Perşembe
\n\n\n

Dün, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 32nci, 12 Eylül 2010 Anayasa-Yargı referandumunun 2nci yıldönümüydü.

\n

Türkiyenin Sorunuaçısından tarihimizdeki bu iki 12 Eylül olayının da sorumluluğu büyüktür:

\n

Birinci 12 Eylül, 12 Eylül 1980 darbesi, birkaç açıdan Türkiyenin Sorunununbüyümesine katkıda bulunmuştur:

\n

1) Kürt kimliğini toptan inkâr etmiştir.

\n

2) Pek çok demokratla birlikte Kürtlere, çeşitli haksız ve adaletsiz uygulamalar ve hatta işkenceler yapmıştır.

\n

3) Sorunu çözmeye katkıda bulunacak demokratik mekanizmaları zedelemiştir.

\n

4) Sorunun demokrasi ve insan hakları çerçevesinde irdelenmesine ve çözümüne katkıda bulunacak sivil toplum örgütlerini tasfiye etmiştir.

\n

5) Bireysel temel hak ve özgürlükleri, devlet denetimi adına sınırlamış ve kısıtlamıştır.

\n

6) Bütün bunları Atatürkçülükkisvesi altında yaptığı için, akıl ve bilim yolu olan Atatürkçülüğe büyük bir zarar vermiş, toplumu bir arada tutan en önemli faktörlerden birini yok etmiştir.

\n

7) Toplumun ve siyasetin din temeline göre örgütlenmesine zemin hazırlamış, böylece sorun çözme yöntemi olarak demokratik süreçlerin işlemesini engellemiş, dogmatik, tekilci, baskıcı yöntemlerin önünü açmıştır.

\n

***

\n

İkinci 12 Eylül, birinci 12 Eylülden tam otuz yıl sonra, birinci 12 Eylülün ürünü ve devamı olarak, adalet mekanizmasını tümüyle siyasal iktidarın etkisine açık hale getiren Anayasa Referandumu ile Türkiyenin Sorununundaha da büyümesine yol açmıştır:

\n

1) Yargı mekanizmasını tümüyle siyasal iktidarın etkisine açık hale getirerek, adalete olan güveni sarsmış, böylece sorunun çözümünde hukuk yollarının etkin bir biçimde kullanılmasının önünü kesmiştir.

\n

2) Siyasal iktidarın sık sık politika değiştirmesi ve adeta birbirine zıt olan bu politikaların hepsini, baskıcı ve otoriter bir biçimde dayatması sonunda, yargı, birbiriyle çelişen ve hiçbiri evrensel ve ulusal hukuk sistemi ile uyumlu olmayan kararlar almak zorunda bırakılmış, böylece sorunun hukuk yoluyla çözümü iyice engellenmiştir.

\n

***

\n

Aslında bu iki 12 Eylül arasındaki etkileşim ve Türkiyenin birinci 12 Eylül ile içine sokulduğu süreç, Zülfü Livanelinin 9 Eylül günü Vatanda yayımlanan makalesinde, çok güzel ve çok açık bir biçimde özetlenmiştir.

\n

Bu nedenle bu yazıdan bazı satır başlarını okurlarımla paylaşmak istiyorum:

\n

Yazının başlığı bir edebiyat tınısı taşımaktadır:

\n

Ressam Kenan Evrenin son tablosu.

\n

Livaneli yazısının girişinde, son günlerde meydana gelen Afyondaki patlama, kilim armağanı, Uludere, düşen ya da düşürülen uçak, Şemdinlideki durum, Hatay kampları olaylarına gönderme yaptıktan sonra şöyle diyor:

\n

Bu durum siyasetiyle, medyasıyla, askeriyle, siviliyle, yargısıyla, eğitimiyle toptan iflas etmekte olan bir ülke tablosudur ve bu tablonun ressamı Kenan Evrendir.

\n

Daha sonra bu satırlarının gerekçesini açıklıyor:

\n

Benim derdim Artık ölmek istiyorum ama ölemiyorumdiyen yaşlı bir adamla uğraşmak değil.

\n

Bir anlayışa, bir bakış açısına, ülkemizi mahveden bir zihniyete dikkat çekmek istiyorum ve Kenan Evrenle başlayan depolitizasyon ve cahilleştirme sürecini itham ediyorum.

\n

Bu satırlardan sonra bu depolitizasyon ve cahilleştirme sürecini, büyük bir yetkinlikle ve ayrıntılarıyla anlatıyor.

\n

Keşke olanaklı olsa da yazıyı aynıyla alıntılayabilseydim.

\n

Mutlaka okunması, hatta kesilip saklanması gereken belge niteliğinde bir yazı yazmış Livaneli.

\n

Yazısına şu satırlarla son veriyor:

\n

Şu anda motorları durmuş bir uçak gibi hem sarsılıyoruz hem düşüyoruz.

\n

Eğlence alışkanlığıyla afyonlanmış halk yine göbek atmak, yine dizilerle uyuşturulmak, yine maçlarda birbirini doğramak istiyor ama bu sefer camları döven fırtına çok kuvvetli.

\n

Kulaklarını tıkasa bile gümbürtüleri duyuyor.

\n

İşte Kenan Evren zihniyetinin ülkeyi getirdiği nokta bu.

\n

***

\n

İkinci 12 Eylülün de birincinin bir sonucu olduğu ve bu tabloya son rötuşları yaptığı düşünülürse, her iki 12 Eylülün Türkiyenin Sorunuaçısından oynadığı büyük roller ve taşıdıkları büyük sorumluluklar daha iyi anlaşılır.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları