Fenerbahçe geçen akşam Galatasaray’a 3-1 yenildi ama taraftarlar hiç üzülmesin…

Siyasal maçı kazandı:

Meclis, Cumhurbaşkanı’nın geri yolladığı şike yasasını aynen kabul etti; artık Cumhurbaşkanı’nın önüne gelen metni imzalamaktan başka seçeneği yok!

Böylece tutuklu yargılanan sanıklara salıverilme yolu açıldı.

Hiç kuşkusuz bu iyi bir şey…

Herkesi mağdur eden uzun tutukluluk sürelerinin, küçük bir grup için bile olsa, ayrıcalıklı özel muamele yapılarak dahi gerçekleştirilse, önlenmesi, bir yargısız infazın düzeltilmesi sevindirici…

Üstelik Fenerbahçe camiası gibi geniş bir taraftar kitlesini de memnun edecek, siyasal getirisi olan bir karar.

***

Bu karar içerdeki öteki tutuklularca nasıl algılandı acaba merak ediyorum:

Türkiye’de organ naklinin öncüsü, zamanında Meclis’i de etkileyerek organ naklini kolaylaştıran yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi için başarılı çalışmalar yapan Prof. Mehmet Haberal ne düşünüyordur acaba?

Örneğin, cerrah kimliğiyle “Ben bile organ naklini kolaylaştırmak için uğraşırken, kulis yaparken, bu kadar kısa sürede bu kadar etkili ve sonuç alıcı çalışmalar yapamamıştım” diyor mudur?

Ya da tutuklu kimliğiyle, “İçerdeki hekimlerin, öğretim üyelerinin, gazetecilerin, yazarların, komutanların değeri, şike soruşturması sanıkları kadar değilmiş demek” diye hayıflanıyor mudur?

Ya da “Cerrah olup organ nakli yaparak hayat kurtarmaya çalışacağıma, üniversite kurup öğrenci yetiştireceğime, futbolcu veya kulüp yöneticisi olsaydım, hem daha zengin, hem daha ünlü, hem daha mutlu, hem de şimdi özgür olurdum” diye düşünüyor mudur?

Ya Ahmet Şık ve Nedim Şener:

“Cinayetleri, katilleri, çeteleri, emniyeti, cemaatleri inceleyeceğimize spor yazarı olsaydık, futbolda uzmanlaşsaydık, kulüplerde yöneticilik yapsaydık daha iyi olurdu” diyorlar mıdır?

Rahmetli İlhan Selçuk gençliğinde iyi futbol oynarmış…

Yarı şaka yarı ciddi, övünerek anlatırdı:

“Futbola devam edebilseydim şimdi yıldız olabilirdim!” derdi.

Bir hastalıktan dolayı futbolu bırakmak zorunda kalmasaydı acaba şimdi hayatta olur muydu?

Sevgili Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, ünlü gazeteciler değil de ünlü spor adamları olsalardı…

Yurtdışındaki görevden gelip teslim olan komutan…

Denizlerdeki devriye görevinden dönüp tutuklanan amiral…

“Keşke biz de asker olacağımıza müteahhit olup kulüp yöneticiliği yapsaydık” diye düşünüyorlar mıdır?

***

Şike soruşturması sanıkları hakkındaki yasa önerisinin altında imzası olan parti yöneticileri…

Bu öneriye kabul oyu veren milletvekilleri…

“Seçilmiş milletvekilleri bile içerde tutuklu yargılanırken, tutukluluk süreleri binlerce kişi için ayları, yılları aşarken, sadece şike olayına müdahale etmek milli iradeye, ettiğimiz yemine ne kadar uyar” diye vicdan muhasebesi yapıyorlar mıdır?

Necip medyamızın onurlu mensupları bu olayı Cumhurbaşkanı ile Meclis, AKP ile Fethullah Gülen cemaati, Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan arasında bir çekişme, bir rekabet olarak görmek yerine, evrensel hukuk kuralları açısından ele almayı hiç denediler mi acaba?

Yasa tasarısının ardında kararlı olarak duran ve hasta yatağından talimat veren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, acaba bu küçük azınlığın dışında kalanların hakları ve hukukları ile ilgili değil midir?

\n\n