Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Demokrasi katledilirken...

22 Mayıs 2016 Pazar

Demokrasi, Türkiye’de oldum olası, sağ iktidarlar tarafından “Çoğunluk Diktatörlüğü” olarak saptırılır ve yozlaştırılır...
Türkiye’de sağ, ne temel insan hak ve özgürlükleri, ne muhalefet, ne medya, ne ifade özgürlüğü dinler:
Seçilmiş olan sağcılar için bunların hiçbir anlamı yoktur.
Nasıl olursa olsun, seçim sırasında ne baskılar, haksızlıklar, hukuksuzluklar yaşanmış olursa olsun, sandıktan çıkanlar, kendilerini “seçilmiş” olarak niteler...
Ve “seçilmiş” olmayı, her türlü temel hak ve özgürlüğü, Demokrasi’nin bütün kurum ve kurallarını, sınırlamak ve kısıtlamak yetkisi için yeterli görürler.
Dinci iktidarlar için ise zaten demokratik hak ve özgürlüklerin, kendileri dışındakiler için bir anlamı yoktur; onlar kendi anladıkları tekilci ve tekelci toplum modeli peşindedirler.

***

Türkiye uzun bir süredir bu “Çoğunluğun Diktatörlüğünü”, Silivri’de somutlaşan “Çoğunluğun Zulmü” olarak zaten yaşıyordu.
Elbette diktatörlüklerin ve zulümlerin en kötüsü “Çoğunluğun” diktatörlüğü ve zulmüdür, çünkü onlara karşı sığınacak pek fazla da yer kalmamıştır toplumda...

Nitekim Silivri zulmü, Türkiye’nin en güçlü kurumu olarak bilinen ve görünen Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (elbette o sırada başında olanların onayı ve içindekilerin de yardımıyla) yerle yeksan etti.
Tabii, TSK’nin yanında, üniversitelerin, bürokrasinin ve medyanın sözü bile edilemezdi; onlar da doğrudan kurban edildiler.
Ama bütün bu süreç sırasında tek bir gruba, seçilmişlere dokunulmadı...
Her ne kadar hapisteyken seçilen birkaç milletvekilinin hakları teslim edilmediyse de, muhtemelen “ucu iktidara da dokunur” diye, Meclis’te olanlar bu zulmün dışında tutuldu.

***

Şimdi iktidar, tek kişinin şahsında konsolide olur ve baskı rejimi, sınırlarını artık iyice genişletirken, zulüm Meclis’e de sıçratıldı:
Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı!
Maç ortasında kural değiştirildi.
Demokrasinin en mukaddes, en dokunulmaması gereken özelliği, milletin seçtiği temsilcilerin güvenceleri yok edildi.

***

Beni üzen nokta, bütün bunları Türkiye’de defalarca yaşamış ve bir sonuç vermediğini görmüş olmamız!
1994 yılında Çiller bu modeli, Sevgili Erdal İnönü’nün harika karşı oy yazısına karşın, denedi...
Ve sonuç başarısız oldu!

***

Kişisel iktidar hırslarının tatmini için, toplumun kaderi ile böylesine oynamanın maliyeti çok yüksek oluyor:
Ve bu maliyeti sadece sorumlular değil bütün millet ödüyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları