Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çatlak!

22 Kasım 2011 Salı
\n

\n\n\n

1970’li yılların ortasında Türkiyenin Toplumsal Yapısı adlı kitabımda Gelenekçi Liberaller ile Devletçi Seçkinciler ayrımını yaptığım zaman çok eleştiri almıştım...

\n

Hem Ortodoks Marksistler, hem muhafazakârlar, hem liberaller hem de gardırop Atatürkçüleri karşı çıkmıştı bu paradigmama!

\n

Oysa bugünkü AKP iktidarı odağında yaklaşık on yıldır devam eden muhafazakâr-liberal-cemaat ittifakı, ne denli doğru bir çözümleme yaptığımı göstermiş bulunuyor.

\n

***

\n

Daha sonra aynı paradigmayı 1990’lı yılların sonunda yazdığım 21. Yüzyılda Türkiye adlı kitabımda da koruyarak geliştirdim.

\n

Aradan geçen yıllar zarfında artık haklılığım anlaşılmış, eleştirilerin dozu da azalmış, hatta bazı yazarlar bu yaklaşımımı benimseyerek Türkiyedeki siyasal kamplar hakkında yaptıkları kendi analizlerini de bu paradigmaya dayamaya başlamışlardı.

\n

Aslında Türkiyenin Osmanlıdan gelen ve Cumhuriyet döneminde devam eden toplumsal yapısı açısından çözümleme mantığım çok basit bir olguya dayalıydı:

\n

Osmanlı İmparatorluğu Sanayi Devrimini ıskalayarak endüstrileşme sürecinin dışında kaldığı için toplumsal sınıflar klasik Batı çizgisinde, yani sermaye sınıfı ve işçi sınıfı ekseninde gelişememişti...

\n

Nitekim yeni Cumhuriyetin kuruluşu da bu nedenle bir sınıfsal devrimle değil, bir Kurtuluş Savaşı sonunda Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kafalarındaki çağdaş ulusal-endüstriyel-demokratik devlet modeline göre oluşturulmuştu.

\n

Kökleri daha Osmanlı dönemindeki Batılılaşma çabaları sırasında atılan bu modelin uygulayıcılarına Devletçi Seçkinciler demiştim.

\n

Toplumda sermaye birikimi olmadığı ve bunun doğal sonucu olarak burjuvaziyle birlikte işçi sınıfı da gelişemediği için bu kadro, mevcut feodal yapının bir bölümü ve sivil-asker bürokratlarla ittifak içinde, Atatürk devrimleri adı verilen çağdaş Cumhuriyet modelini uygulamaya başlamıştı.

\n

Bu harekete karşı iki muhalefet gelişti:

\n

Birinci muhalefet çizgisi, din-tarım imparatorluğunun feodal yapısının devletle bütünleşemeyen kesimlerinden, din ve gelenek kökenli olarak ortaya çıktı.

\n

İkinci muhalefetse bu devrimlerin devlet eliyle yapılmasına karşı çıkan ademi merkeziyetçi, liberal, yoksul ve sınıf bilincinden yoksun kalabalıklara dayalı yazarlardan ve politikacılardan geldi.

\n

Bu iki çizginin Cumhuriyete karşı muhalefeti Gelenekçi Liberal cephe ittifakını doğurdu.

\n

İşte bu iki karşıt cephenin mücadelesi alttan alta, (ayrıntılar için benim kitabıma bakılabilir) bütün Cumhuriyet döneminde sürdü...

\n

Ve günümüzdeki AKP iktidarı odağında, dışardan da destek alarak topluma egemen oldu.

\n

***

\n

Elbette Türkiyedeki toplumsal ve ekonomik gelişme çağdaş sınıflar çizgisinde ilerledikçe bu cepheler de dağılacak ve ilişkiler sermaye sınıfı-işçi sınıfı ilişkileri eksenine oturacaktı, ama olaylar tam böyle cereyan etmedi:

\n

Teknolojik gelişmeler, Sovyetlerin yıkılması ve Küreselleşmenin ABD öncülüğünde tüm dünyaya egemen kılınması, sermayenin yaygınlığını ve gücünü arttırırken işçi sınıfının hem sübjektif hem de objektif gelişmesini durdurdu.

\n

Bu nedenle başta İdris Küçükömer olmak kaydıyla, pek çok sosyal ve siyasal bilimciyi yanıltan klasik Batı modeli çözümlemeleri ülkemizde hâlâ tam geçerli değil...

\n

İttifaklar hâlâ siyasal-ideolojik düzlemde gerçekleştiriliyor.

\n

Üstelik sınıfsal gelişmelerin Küreselleşme bağlamında duraklaması bir yana, sahneye yeniden ırk ve din kavramları yani kimlik siyaseti egemen oldu.

\n

***

\n

2011 seçimlerinden hemen önce başlayan ve seçimlerden sonra artarak süren, AKP-cemaat birlikteliğiyle liberaller arasındaki çatlak işte böyle bir sürecin sonunda ortaya çıktı.

\n

Önce cemaatçi yazarlarca yol ayrımı olarak dile getirilen, sonra özgürlüklerin sınırını25 kuruşa simit yok artık diyerek çizen Başbakan Erdoğan tarafından bizzat ifade edilen Gelenekçi Liberal cephe içindeki bu çatlak, bugüne kadar olduğu gibi bugün de sınıfsal temellerden yoksun...

\n

Artık sınıfsal farklılıkların yerini alan din ve ırk farklılıkları ekseninde oluşan, üstelik de demokrasi ve insan hakları temelinde ortaya çıkan siyasal bir sürtüşme!

\n

***

\n

Bakalım iki yüzlü emperyalizm bu çatlak çerçevesinde hangi yüzünü çevirecek Türkiyeye:

\n

İnsan hakları ve demokrasi şampiyonluğu yapan yüzünü mü...

\n

Yoksa Benim emrinde olduğun sürece her türlü otoriterliğe ve totaliterliğe izin var yüzünü mü?

\n

Ve bu çatlak çerçevesinde yaşanacak itiş kakışlar daha ne kadar mide bulandırıcı davranışa ve yazıya yol açacak!

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasal herestetizm 22 Aralık 2024
Güç zehirlenmesi 20 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları